Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile AKP hükümetinin darbe
girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülen, yaşamakta olduğu
ABD’nin Pennsylvania eyaletine bağlı Saylorsburg kasabasındaki
çiftlik evinde basın toplantısı düzenledi.
Gülen, “Askeri müdahaleye hiçbir zaman olumlu gözle bakmadım.
Demokrasi bu yöntem ile sağlanmaz” dedi.
"BİRİNE ALERJİ DUYAN KİŞİLER BU NEDENLE BAŞKALARINA SEMPATİ DUYABİLİR"
Gülen basın toplantısında bir gazetecinin “Türkiye’deki bu girişimde size takip çevrenizin bir rolü oldu mu” sorusuna verdiği yanıtta, “Ben takipçilerimi bilmiyorum aslında. Yapılan şeyden dolayı sempati duyanlar olabilir. Ben tüm samimiyetimle söylüyorum takipçilerimin yüzde birini bile tanımam, takipçilerimi tanımam ki rolleri var mı bileyim. Birine alerji duyan kişiler bu nedenle başkalarına sempati duyabilir. Bu CHP olabilir, MHP olabilir, siz olabilirsiniz, ben olabilirim” dedi.
“ÇOĞU ZAMAN DÜNYADA LİDERLERİN DE KENDİLERİNE GÖRE MUHALİF ÇIKARMALARI OLMUŞTUR, SUİKAST TEŞEBBÜSLERİNDE BULUNMALARI DA OLMUŞTUR”
Gülen, kendisine yöneltilen “Bazı medya organlarında bu olayı esasında Erdoğan’ın ordu içindeki gücünü arttırmak için böyle bir senaryoyu uygulamaya koydurduğuna ilişkin yorumlar var. Siz ne düşünüyorsunuz” sorusunu da, “Bu bir senaryo demek bir mümin için yalan olur, iftira olur. Ama bazıları öyle bir yorumda bulunur ki geçmişte yaşananlara göre yorumda bulunurlarsa ben ona bir şey diyemem. Daha önce yaşanmış olaylardır bunlar. Çoğu zaman dünyada liderlerin de kendilerine göre muhalif çıkarmaları olmuştur, suikast teşebbüslerinde bulunmaları da olmuştur ama kalkıp bundan dolayı bunlar bu işi yaptı demek başkaları gibi bizim iftiraya düşmemize sebebiyet verir. Ben de öyle bir şeyden Allah’a sığınırım” diye karşılık verdi.
KERRY’NİN AÇIKLAMASINA GÜLEN: “DAHA ÖNCE BÖYLE İSTEKLER OLDU”
Genel olarak Pennsylvania’da yaşadığı yeri basına kapalı tutan ancak Türkiye’de yaşanan darbe girişiminin sorumlusu olarak gösterilmesinin ardından kapılarını basına açan Gülen, “Bu sabah Dışişleri Bakanı Kerry sizinle alakalı, ‘Bizden bir iade istemi olmadı. Bu konuda bir kanıtları varsa getirsinler bakalım’ dedi. Sizin bu konuda yorumunuz var mı” sorusuna, “Daha önce böyle istekler oldu aslında. 17 Aralık, 25 Aralık hadisesi nedeniyle yine taraftarları yaptı dediler. Ben o konuda da söyleyeyim, yeminle içlerindekilerin binde birini tanımam. Ama onlar beni tanıyabilirler, dünyada da tanıyanlar var haddim olmayarak. Tanınacak bir insan değilim, sıradan bir insanımdır. Ama ektiğiniz şeyler, yazdığınız çizdiğiniz şeyler, bazen de bir takım arkadaşların yaptıkları şeylerde siz de içinde bulunduğunuzdan dolayı, size mal edilmesi nedeniyle tanınabilirsiniz. Yani sizi tanımış olabilirler. Adliyedekiler, emniyettekiler böyle tanımış olabilirler. Ben buradaydım o zaman. Kanaati acizanem, evvela askerleri emniyetçiler ile derdest ettirdiler, sonra adliyeciler ile onları mahkum ettirdiler. Zannediyorum askeri vesayet altına aldılar.
“17 – 25 Aralık hadisesini sanki cemaat yapmış gibi gösterdiler. Aslı astarı yoktu. O da bir iftiraydı”
O mesele bittikten sonra bu defa, tam onlar gibi düşünmeyen,
biat etmeyen, bir yönüyle vaat ettikleri şeyler açısından
demokrasi, insan hakları, Avrupa Birliği dediler. Ben referandum
zamanı buradan arkadaşları teşvik ettim. Bu yönlerinden dolayı
yanlarındaydık. Ancak onlar yanlarında kendileri dışında yanlarında
birini istemedikleri için sonradan size yakın emniyetçiler,
adliyeciler bu işi yaptılar dediler. 17 – 25 Aralık hadisesini
sanki cemaat yapmış gibi gösterdiler. Aslı astarı yoktu. O da bir
iftiraydı. Biraz önce onlara hakkında iftiradan sakındığım gibi, bu
iftirayı da aynı çirkinlik ile karşılıyorum” dedi.
“FBI BİRİNİ YAKALADI GALİBA. BURADA ORMAN İÇİNDE KALMIŞ BİR
ŞEYLER YAPMAK İÇİN”
Gülen, “Bir sizin buradaki günlük güvenliğiniz açısından
endişeniz var mı? İki demokrasinin Türkiye’deki geleceği açısından
endişeniz var mı” sorusunu “Buradaki emniyet açısından sorunum yok.
Önceden ufak binada kalıyordum, sonradan yangın ihtimaline karşı
uyardılar, FBI’da birini de yakaladı galiba. Burada orman içinde
kalmış bir şeyler yapmak için. Orada mütevazı bir yerim vardı.
Burada da kendi dünyama göre bir odam var. Türkiye’deki demokrasi
endişesi, şu anda o nurlu ufukları açık, engin düşünen insanlar,
kendi objektiflerinden, kendileri değerlendirdikleri zaman
Türkiye’de demokrasi var mı yok mu buna kendilerinin cevap
vermesini isterim. Ben seneler önce bir panelde ‘demokrasi’
dedim.
“ONLARDAN EVVEL CUMHURİYETÇİ OLDUĞUMU
SÖYLEDİM”
Ben bugün mevcut iktidarı intizam eden o gazeteler tarafından
taarruza maruz kaldım. ‘Demokrasi geriye dönüşü olmayan bir
vetiredir esasen’ dedim. Cumhuriyete de öyle baktım. Onlardan evvel
cumhuriyetçi olduğumu söyledim. O zaman cumhuriyetin ve
demokrasinin aleyhindeydiler. Laikliğin de aleyhinde
konuşuyorlardı. Fakat o mevzuda vahitleri bulundukları için biz de
belli ölçüde muhakkakken sevenler, sayanlar oylarını o istikamette
kullanmışlardı. Ama şu anda Türkiye’de demokrasi var mı yok mu? O
demokrasinin gelecek için vaat ettiği şeyler nelerdir? Bunların
cevabını o nurları engin ufuklarına bırakıyorum” diye
yanıtladı.
“ÖZLÜYORUM AMA GERÇEK O Kİ, ÇOĞU ZAMAN İÇİMDEN BURADA
KALMAK GEÇİYOR”
Uluslararası basına açık olan toplantıda Gülen, “Dün darbe
teşebbüsünün başarılı olduğu gibi göründüğü bir an oldu. O an
ülkenize dönmeyi düşündünüz mü? Bu darbe teşebbüsü başarılı olsaydı
ülkenize döner miydiniz? Biliyoruz ki vatanınızı özlüyorsunuz”
sorusuna Gülen, “Özlüyorum ama gerçek o ki, çoğu zaman içimden
burada kalmak geçiyor. Asude iki senedir bu binadan dışarı
çıkmadım. İnzivada yaşıyorum. Bana fazla ilişmiyorlar. Dolayısıyla
insanın hürriyetine ilişilmemesi, hürriyet çok önemlidir insan
için, belki Hürriyet insan demek. İslam hukuk sisteminde de, modern
hukuk sisteminde de korunması gereken 5 – 6 şey var, bunlardan bir
tanesi hürriyettir. Kendimi burada hür hissettiğimden dolayı
darbeler görmüşüm, askeri darbelerde tavzif görmüşüm. Dolayısıyla
da 28 Şubat hadisesi olduğu zaman buradaki Meyo Kliniği’ne tedaviye
gelmiştim. Sonrasında Haziran fırtınası oldu, kıyamet kopardılar o
mahkemeden beraat etmiştim. O zaman ortada kaldım. Burası da temiz
bir yer, çevrede de temiz insanlar var, bende burada bir iki
arkadaş ile öyle kalakaldım işin doğrusu. Ancak sıla hasreti, vatan
sevdası, kaldığım yerler, onları özlemiyor değilim. Fakat insan hür
iradesi ile bir şeyler yapacağı yerde kalmayı tercih eder herhalde.
Mülasam da ona bağlı devam ediyor. Sonra ikincisi, darbe yapanlar
beni hep tazyik ettiler, preslediler. Bunların da aynı şeyi
yapmayacağını nereden bileyim. Gittiğim zaman aynı insanlar derdest
edebilirler. Güvenli olmaz. En yakın olan insanların bile fazla
alternatife tahammüle yoktur. Haset ve kıskançlık dediğimiz şeyler,
bazen küfrün ötesinde, dalaletin ötesinde insana kötülükler
yaptırır” yanıtını verdi.
“Hakkında hep Allah’a, ona da bana da istikamet versin diye
duada bulunuyorum”
Gülen, “Bir zamanlar müttefikiniz ve dostunuz olan Cumhurbaşkanı
Erdoğan ile Türk halkına göndermek istediğiniz bir mesajınız var
mı” sorusuna, “Erdoğan benim mesajımı kabul etmez. Onu hakaret
sayar. Zaten daha işin aslı astarı belli olmadan, neyin ne olduğu
ortaya açıkça çıkmadan, ben kendim dinlemedim de dinleyen
arkadaşlar naklettiler, meseleyi bize fatura etmek suretiyle acı
acı konuşuyor iki gündür. O yüzden en iyi mesajlarımı bile hüsnü
kabule yanaşmayacağını düşünüyorum. Hakkında hep Allah’a, ona da
bana da istikamet versin diye duada bulunuyorum. Türk halkına
söyleyeceğim ise şu olur, biz askeri darbelerden, 27 Mayıs’ta daha
askere gitmemiştim, Edirne’de bir camide imamdım o zamanlar. O
darbeyi de yedim. 12 Mart muhtırasında da aldılar içeriye. O zaman
mahkemede aklandım. Sonra 12 Eylül’de, 6 sene kadar takip ettiler
ardından takipsizlik verildi. Yine 28 Şubat’ta işte burada Haziran
fırtınası diyeceğimiz olayda, Nuh Mete Yüksel dava açmıştı, burada,
New Jersey’de gittim bir savcıya ifade verdim, ondan da beraat
ettim. Yargıtay o mevzu da onayladım. O açıdan darbelerden hep
darbe yemiş biri olarak, Türk toplumunun darbelere sıcak bakmaması
tavsiyesinde bulunabilirim. Darbeler ile demokrasinin
gelmeyeceğini, cumhuriyetin korunamayacağına, Türkiye’nin dünya ile
entegre olamayacağına inananlardan biriyim. Bu açıdan da, şahsen
hep darbelere karşı oldum. Fakat bildiğiniz gibi terminolojide de
darbe farklı şekillerde kullanılmaya başladı. Hani birileri
hakikaten o suistimalatı, irtikabı, ihtilası, rüşveti falan
yapmıştı, yapmamıştı o beni alakadar etmez, muhakemelerim mevzu
fakat öyle bir konuda üzerlerine giden adliyecilere ve
emniyetçilere de darbeciler dediler. Orada da meseleyi bize
mallettiler yani. Bu türlü darbenin de aleyhindeyiz. Kimseye karşı
öyle bir darbe yapılsın, onu da istemeyiz” karşılığını
verdi.
Gülen, “Bu teşebbüsten sonra ABD hükümetinden size veya
yakınlarınıza bir mesaj geldi mi” sorusunu “Hayır, öyle bir şey
olmadı” diye yanıtladı.
Fethullah Gülen başka bir soruya verdiği yanıtta da, “Zannediyorum
daha evvel bahsettiğim gibi bir hazımsızlık var. Sempati duyan
insanların dünya çapında yaptıkları önemli bir iş var. Yoksa ben de
hayranlık ile seyrettim, böyle SS’ler gibi bazı müesseselerin
basılması, Hitler’in adamlarının yaptıkları gibi bazı müesseselere
girilmesi, kapıların kırılması, hakaret görülmesi televizyonda
seyrettim. Takdir ile karşıladığım bir şey oldu, oradaki
arkadaşların bir teki bile sesini yükseltmedi. Başkalarına o türlü
şeyler yapılsaydı, onlara yapılsaydı, onlara ait medyadan birisine
yapılsaydı kıyamet koparırlardı. Nitekim Hürriyet gazetesindeki bir
adamı dövdüler, tartakladılar. Gazeteyi bastılar. Başka bir yayın
müessesinin bayrağını indirdiler aşağıya. Orada toplandılar,
bağışlayın, yuhaladılar. Ancak orada burada görünenlerin onda biri
bile olmadı. Öğretmen kadınlar, hekimler, belki hamile, belki
çocuğu kucağında götürürlerken, ne kendileri tarafından ne beyleri
ne kardeşleri tarafından onlarla aynı çizgiyi paylaşan kişiler
tarafından olumsuz bir çizgi olmadı. Bu da yürünen yolun doğru
olduğunu gösteriyor. Ben şahsen takdir ile karşıladım. Ve
zannediyorum o mezalim devam ediyor, o baskılar devam ediyor. Belli
bahaneler ile, kuvvetli şüphe gibi hukuk literatüründe olmayan
bahaneler ile derdest edilip götürülürken gülümsediler. Hapislere
girdiler, bu da milletimizin karakterli insanlar olduklarını
gösterdi. Yani çok karakterli insanlar. Tarihin sayfalarına
döküldüğü zaman o taraf bu taraf, analizler yapılacaktır, kimin ne
olduğu ortaya çıkacaktır. Şunu da açıklamakta yarar var belki, bu
baştaki zat ile iki kez görüştüm. Biri parti kuracağı zaman yanıma
geldi, ‘Necmettin Erbakan’dan ayrılacağım. Samimi bir Müslüman
görünümünde olduğu için ben de o zatı tamamen karşısına almamasını,
aynı zamanda temkinli davranmasını, Türkiye’de hala askeri vesayet
var, temkinli olmasını, ona güvenerek söyledim. Unutmuşum ben, 20
senelik mesele bu. Benden ayrılırken, asansör biri ile iniyor,
yanındakine önce bunların hakkından gelmek lazım demiş. Yani ta 20
sene evvel kendilerinin dışında her hangi bir hareket, cereyan,
insanları Cennet’e, iyiye, güzelliğe götürecek bir hareket dahi
olsa, yanlarında olmasını hazmedemediklerini sonradan bana
söylediler. Daha sonra bu hislerini içlerinde tutuyorlarmış. 17 –
25 Aralık hadisesinde ki, bu meselenin aslı bazı şeyler çalma,
rüşvet alma, gecekondudan gelip böyle saraylar yapmak, beş on yerde
evler yapmak. Ben bunları bilmiyordum. Medyaya düşünce gördüm
bunları. O montaj, dublaj dedi. Başkalarının elinde de bunlar var.
Onları yapan insanları da bizden görerek, onlara karşı darbe
yapılmış olarak gördüler. O vakit ne yapalım edelim bunları terör
örgütü içerisinde gösterelim dediler. Bunu güvenlik konseyinde
imzaladılar, dünyanın başka yerlerine de dosyalar halinde
gönderdiler. Mahşeri vicdanının buna inanacağını sanmıyorum.
Onların yaptıkları belli. Bu insanların yaptıkları belli. Ben
burada bile bir sürü okul olduğundan bahsediyorlar, bir tanesi
inşaat halindeyken götürdüler, gezdirdiler. Birine gitmedim yani
öyle. Görünmeden hoşlanmayan bir tipim. Ancak konuştuğunuz,
yazdığınız şeylerden ilham alan kişiler, buna layık mıyım değil
miyim onu Allah bilir, yaptıkları şeyler yapıyorlar. Fakat bu
hazmedilemiyor. Kendileri dışında başka kimseyi hazmedemiyorlar. Bu
Cennet’e götürme hareketi olsa bile tahammülleri olmadığı için sizi
değişik namlar ile karalamak istiyorlar. Bu durum da onların
hazırladığı bir senaryo mu, bir jaluzi aralığından bak (DHA)