Fazıl Say, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orsektrası'nın (CSO) yıllık programında yer alan konserlerinin Kültür Bakanlığı'nın talebi sonucu programdan çıkartılması üzerine Başbakan ve Kültür Bakanı'na hitaben bir açık mektup yayımladı.
Mektubu resmi Facebook sayfasında
da yayımlayan Fazıl Say’ın açık mektubu
şöyle:
“Sayın Başbakan, Sayın Kültür Bakanı ve Tüm Yetkililer,
Size bu mektubu Pekin’den yazıyorum, bu akşam Çin’de konserim var.
Programda kendi eserlerim var. Ben Japonya’da turnedeyken, 3 eserim
Ankara’da programdan çıkarılmış, olay Türkiye’de ve dünyada tepki
ile karşılanmış. Hoş bir durum değil. Size söylemek istediklerim
var. Umarım okursunuz ve bir insanı anlamaya çalışırsınız...
Ne zaman gerçekten “güçlü” olunur biliyor musunuz? Hem doğuyu, hem
batıyı, hem de ikisinin sentezini en iyi şekilde varettiğinizde.
Ankara’da çalınması yasaklanan “İstanbul Senfonisi” eseri işte bu
yüzden dünyanın her yerinde çalındı. Daha geçen hafta Tokyo Senfoni
Orkestrası çaldı. İstanbul Senfonisi, 80 kişilik batı orkestrasının
en önünde, Ney, Kanun, Bendir ve Kudüm ile çalınan bir eserdir.
İstanbul’u müzik ile anlatır. Eserin sözleri yoktur. 2010’daki ilk
seslendirilişinden sonra dünya üzeri 50’den fazla orkestra bu eseri
repertuvarına almıştır. Hemen hemen tüm Türk orkestraları da
çalmıştır. Bu eser ile ben 2013 ECHO Klassik ödülünü kazandım,
klasik müzikteki en mühim ödüllerden biridir. Daha da önümüzdeki
tarihte nice çalınışları olacak.
Bununla gurur duyabil. Korkma bundan, bu eser sadece bir müzik
eseri. Gel bu bütün dünyada şaşkınlık ve öfke yaratan “yasakçı”
tutumunu değiştirebil. Yıkıcı olma. Gel bu eseri Ankaralılar da
dinleyebilsin. Bırak kim neyi seviyorsa sevsin. Destek ol buna.
Fazıl Say’ın 56 eseri var. 3 tanesi Ankara’da çalınamadı diye hiç
bir şey değişmiyor Fazıl Say için. Dünya, bu “yasakçı” tutumu
ayıplıyor sadece. Türkiye’de de kimse daha iyi hissetmiyor bir
müzisyene boykot uygulaması getirildiğinde. Sen de iyi
hissetmiyorsun. Gel bunu değiştirebil. Kaybeden sadece bu kararı
veren oluyor. Korkma el uzatabilmekten. Hatta “bu eseri orkestramız
olmayan şehirlerimize de götürelim” diyebil. Uzat elini. Merak etme
değeri bilinir. Katar’da bile dünyanın en pahalı opera
prodüksiyonları yapılıyor...
Farklı yaşam tarzları korku ve tehtid altında kalırsa, bu çok
sağlıksız bir toplum dokusu yaratmakta. Ne ezen mutlu olur ne de
ezilen. Bırak Türkiye sanatta da dünya ile yarışsın. Gel operaları,
tiyatroları, orkestraları kapatma, bırak izleyen izlesin, seven
sevsin, halk karar versin neyin iyi olduğuna. Hatta, daha iyi
olması için bütçelerini bile arttır, dünya yarışında varolsunlar,
bırak ne yapıyorlarsa yapsınlar, 21. yüzyıldayız, özgür bir
dünyadayız, pozitif kılabil dünyayı, “Türkiye’de iyi sanat
yapılıyor” dedirt tüm dünyaya.
Korkma sanattan sanatçılardan, karşındaki “askeri güç” filan değil,
karşındaki müzisyen, tiyatrocu, dansçı... İnsan... Sade
vatandaş...
Yıllardır karşı karşıya geldik. Bu hükümet ile bir türlü
anlaşamadık. Başka sansürler, konser iptalleri, hep bizi karşı
karşıya getirdi. Hep tuhaf karşılandı. Kimse mutlu olmadı. Gel
Antalya’da dünya çapında bir müzik festivali yaratmış bu ekibi
işine geri koy, o festivali biz yarattık, emeğimizle, düşüncemizle,
yaratıcılığımızla, hakkımızdır. Hatta bu başarılı ekibe başka
imkanlar bile tanı, “gelin diğer başka şehirlerimizde de yeni
festivaller yaratalım” diyebil. “Gelin beraber büyüyelim”diyebil.
Korkma bundan.
Fazıl Say’ın dünya üzeri her yıl 100-130 konseri var. İstersen
incele. “Kimdir bu?” diye bir kere olsun bak, anlamaya çalış. Bir
Türk vatandaşı. Tüm eserlerinin konusu Türkiye olan bir sanatçı.
Her yıl 30’dan fazla ülkede 100-130 konseri var. Bak, 3-4 konserimi
iptal edince ne benim için bir şey değişiyor ne de başkası için.
Sadece şaşkınlık ve küçümseme ile karşılanıyor bu tutum. İstediğin
bu mu? Bu ülke on yıllarca bu yanlışlar yüzünden kaybetmedi mi?
Dünya’da pek çok sanatçı var, aralarında dinlere inananı,
inanmayanı, budist olanı, deist olanı, ateist olanı var. Kimse
sanatçıları bu yüzden sorgulamıyor. Açık olabilelim.
Türkiye’nin dünya üzerinde tanınan birkaç sanatçısı var. Ve bu
noktaya şans eseri gelinmiyor, yarışmalar kazanılıyor, ödüller
kazanılıyor, dünya üzeri yüzlerce şehirde binlerce konser vererek
on yıllar süren bir emeğin karşılığında bir yere varılıyor ve hiç
kolay değil o noktaya varmak.
Lütfen bir kere olsun anlamaya çalışın.
Saygılar,
Fazıl Say”