Fazıl Say'ın, "halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağıladığı" gerekçesiyle İstanbul 19. Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı ve karara bağlanan davanın şikayetçisi Ali Emre Bukağılı, savcılık tarafından Say hakkında "yargı görevini yapanları etkileme" ve "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" suçlarından verilen takipsizlik kararına avukatı aracılığıyla itiraz etti.
Bakırköy Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verilen itiraz dilekçesinde, hem usul hem esas yönünden itirazlar yer aldı. Verilen takipsizlik kararının şikayetçi tarafa tebliğ edilmediği belirtilen dilekçede, bunun usul ve yasaya aykırı olduğu, bu nedenle de savcılık makamının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılması gerektiği savunuldu.
"TARAFLARIN İFADESİ ALINMADAN KARAR VERİLDİ"
Tarafların ifadelerine başvurulmadan takipsizlik kararı verildiği ve bunun da yasaya aykırı olduğu belirtilen dilekçede, ''yargı görevini yapanları etkilemek" suçundan verilen takipsizlik kararına ilişkin şu ifadeler kullanıldı:
''Fazıl Say, yargılamanın başından sonuna kadar dünyaca tanınmış bir piyanist olmasının verdiği tüm imkan ve olanakları kullanarak, ayrıca belli siyasi görüşlerin öncüsü, bayraktarı görüntüsüyle bu kesimlerin desteğini alarak çok izlenen TV programlarına canlı yayın konuğu olmuş, iç ve dış basına röportajlar vermiş, sosyal medya üzerinden 'haksız yere yargılandığı' duyuruları yapmış, ilk duruşmaya içlerinde onlarca sanatçının, aşırı sol eğilimli grupların da bulunduğu yüzlerce kişi katılmış, duruşmada sanık sıfatıyla yaklaşık 10 avukatla temsil edilmiş, pankartlar açılmış, sloganlar atılmış ve şüpheli tamamen haksız yere güya bir halk kahramanı haline getirilmeye çalışılmıştır.
Şüpheli, yerli ve yabancı medyaya 'Sadece Ömer Hayyam’ın bir dörtlüğünü twitter'da paylaştığım için beni yargılıyorlar' şeklindeki gerçek dışı söylemleriyle, ifade özgürlüğü sınırlarını aşan beyanlarıyla, mahkemeyi baskı altında tutmaya ve etkilemeye çalışmıştır.''
SORUŞTURMAYI YAPAN SAVCININ ETKİLENDİĞİ İDDİASI
Tüm unsurları ile oluşan suç bakımından hiçbir soruşturma yapılmadan, güncel mevzuata bakılmadan, hatalı değerlendirme ile kovuşturmama kararı verilmesinin yine usul ve yasaya açıkça aykırı olduğu öne sürülen dilekçede, ''adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs'' suçu bakımından da soruşturma ve kovuşturmanın hiçbir aşamasında Say'ın yargıya saygılı olduğu izlenimi doğuran davranışlarının olmadığı, aksi yönde ise bir kısmı şikayet dilekçesinde belirtilen, çoğu kamuoyuna da yansıyan çok sayıda söz ve davranışları bulunduğu savunuldu.
Dilekçede, ''Öyle ki, soruşturmayı yürüten savcı dahi takipsizlik kararının gerekçesinde, 'şüphelinin kullandığı sözlerin Ömer Hayyam'dan alıntı olduğuna' yer vermiştir ki, adil yargılamayı etkileme fiilinin ve bu fiilin neticesinde bir kısım medyaya yansıyan yanlış ve taraflı haberlerin sayın savcının kararındaki etkisini görmek bakımından dikkate değerdir'' görüşüne yer verildi.
''Sayın savcı, sıhhatli bir soruşturma yapmış olsaydı Say'ın oluşturduğu bu yanlış kamuoyu ve yönlendirici propagandanın etkisinde kalmayacaktı'' denilen dilekçede, Say'ın, sanık olarak yargılandığı ve soruşturmaya konu suçu işlediği davada inançlı insanlara ve akşam ezanını okuyan müezzine yönelik son derece yakışıksız ifadeler kullanarak, dini değerleri ve inananları aşağıladığı savunuldu.
Say'ın, insanlara dini inançlarından ötürü fütursuzca hakaret etmenin "ifade özgürlüğü" olarak görülmesini istediği öne sürülen dilekçede, Say'ın, kanunları uygulamakla mükellef olan bağımsız ve tarafsız mahkemeye de karardan önce ve sonra saygı duymadığı iddia edildi.
Dilekçede, görevli mahkemeden, tüm bu nedenlerle savcılık makamının takipsizlik kararının kaldırılması talep edildi. (AA)