Anayasa Mahkemesi, gazeteci Fatih Altaylı'nın 'Nihat Özdemir Olayı' başlıklı köşe yazısı ile 'Olaylar ve Gerçekler' adlı televizyon programında kullandığı sözlerin, Özdemir'in maddi ve manevi varlığını koruma hakkını ihlal etmediğine karar verdi.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, iş adamı Nihat Özdemir, köşe yazısında ve televizyon programında, hakkında gerçek dışı açıklamalarla kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiasıyla Altaylı aleyhine tazminat davası açtı.
Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, davayı reddetti. Temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ret kararını onarken, karar düzeltme talebini de kabul etmedi.
Özdemir, bunun üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu kabul eden Yüksek Mahkeme, Özdemir'in olay nedeniyle haklarının ihlal edilmediğine karar verdi.
Kararda, kişisel itibarın korunmasını isteme hakkı ile basın ve ifade özgürlüğü arasında bir denge kurulması gerektiği belirtildi.
Kararda, Altaylı'nın Özdemir hakkındaki iddialarına da yer verildi. Buna göre Altaylı, Özdemir hakkında Çankaya Köşkü'ndeki bir inşaat işinde yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla kovuşturma yapıldığını, Mavi Hat isimli petrol boru hattı işine yönelik dava açıldığını ve Özdemir'in vergi vermediğini ileri sürdü. Kararda, bu iddialar nedeniyle başvurucunun kişisel itibarının korunması hakkına müdahalede bulunulduğunun kabul edilmesi gerektiği bildirildi.
Öte yandan ifade ve basın özgürlüğünün, demokrasinin işleyişi için yaşamsal önem taşıdığının vurgulandığı kararda, bu özgürlüğün "başkalarının şöhret veya haklarının, özel veya Aile hayatlarının korunması amacıyla" sınırlanabileceği anlatıldı.
Kararda, ilk derece mahkemesinin, Özdemir'in talebini, söz konusu haberin bir bütün olarak görünür gerçeğe uygun olduğu ve özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı gerekçesiyle reddettiği aktarıldı.
Söz konusu makale ve televizyon programındaki sözlerin bir ölçüde, genel yararı ilgilendiren bir tartışmaya katkı sunduğunun kabul edilebileceği belirtilen kararda, "Bu hususla ilgili olarak, basının genel yararı ilgilendiren bütün sorunlar hakkında bilgi ve fikir yayma fonksiyonuna, kamunun bu bilgi ve fikirleri alma hakkının eklendiği unutulmamalıdır" denildi.
Kararda, ilk derece mahkemesinin, davalı Fatih Altaylı'nın basın özgürlüğü ve bu bağlamda ifade özgürlüğü ile başvurucu Nihat Öztürk'ün şeref ve itibarının korunması hakları arasında bir denge kurma işlemi yaptığı anlatıldı ve şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"İlk derece mahkemesi olaylarla, yayınların içeriği arasındaki öz-biçim ilişkisinin bozulmadığına ve başvuruya konu sözlerde geçen olayların 'görünür gerçekliğe' uygun olduğuna karar vermiştir. Diğer yandan başvuruya konu sözlerde abartıya kaçılmadığı da söylenemez. Ne var ki basın özgürlüğünün kapsamının, demokrasi ile yakın ilişkisinin doğal sonucu olarak, bir dereceye kadar abartıya ve hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiği kabul edilmelidir." (AA)