Yeniçağ gazetesinden Esfender KORKMAZ'ın bugünkü yazısı
Ekmek kuyrukları yaşanır mı?
Son yıllarda spekülatif sermayenin her zaman iştahını kabartan ve bu nedenle yükselen ekonomiler dediği ülke paraları dolara karşı değer kaybetti.
Türkiye ile karşılaştırmak için kur şoku öncesi 2017 Kasım ayı ile dünkü kurları karşılaştırdım. 4 yılda hangi ülke parasının dolara karşı ne kadar değer kaybettiğini hesaplarken TL'yi birkaç defa değiştirmek zorunda kaldım. Zira TL uçan kuştan nem kapıyor.
BAE Türkiye'ye yatırım yapacağım dedi, TL 13 liradan 12 liraya geriledi. Aslında BAE gibi Arap ülkeleri şark kurnazıdır. Onların eline düştüysek, kurtuluş yok demektir. Mamafih mutabakat zaptı ve işbirliği anlaşması var ve fakat ortada proje yoktur.
Yükselen ekonomilerden Arjantin İMF gözetiminde krizle boğuşuyor. Arjantin'den sonra son dört yılda dolara karşı dünyada en fazla değer kaybeden ülke parası TL'dır.
2013 ve sonrasında Türk ekonomisi dünyada kırılganlıkta ilk sıraya çıktı. Siyasi iktidar bunu görmezden geldi. 2009 finansal kriz yılında Gelişmekte olan ülkeler ortalama yüzde 1,9 oranında büyüdü. Dünya ortalama olarak yüzde eksi 1,6 oranında daraldı. Ama Türkiye daha fazla yüzde eksi 4,7 oranında daraldı. İşsizlik oranı yüzde 14'e çıktı. O yıl krizin etkilerini üretici ve tüketici olarak yaşadık. Ama o günkü Başbakan Erdoğan kriz teğet geçti dedi.
Bu gün Cumhurbaşkanı TL krizini de, kurtuluş savaşı olarak ilan etti ama halk ekmek savaşı veriyor. Önceki gece akaryakıt istasyonlarında saatler süren kuyruklar oluştu.
Yaşadıklarımızdan bir kısmı;
Yayıncılık durma noktasına geldi Siyasi iktidar SEKA'yı 2005 yılında özel sektöre devretti. Özel sektör o yıllarda TL'nin aşırı değerli olması nedeni ile üretim yerine kağıt ithalatını tercih etti. Türkiye kağıtta dışa bağımlı oldu. Şimdi kur bu kadar artınca, ithalat durdu, matbaacılar da depolarındaki kağıdı kur daha da artacak diye bekletiyor.
Müteahhitler taahhüte girmek istemiyor. Çünkü Türkiye demiri ithal ediyor. Bu günkü demir fiyatları ile ihaleye girenler, kur artışı ile iflas korkusu yaşıyor. Tahhütler durdu.
Şekerde sıkıntı var… Marketler yarım kilo veriyor. Zeytinyağı satışı sınırlı, 2 teneke yapılıyor.
Döviz piyasasında panik var. Piyasadaki anlık volatilitenin yüksek olması sebebiyle bazı döviz büroları satışı durdurarak sadece alım işlemi yaptı.
Fırıncılar zorda unun çuvalı 300 lira oldu. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Türkiye 2020'de 9.7 milyon ton buğday ithalatı yaptı ve buna 2.3 milyar dolar ödedi. 2021de buğday ithalatı 11 milyon ton olur. Dünyada yükselen hububat fiyatlarından dolayı 240 dolara alınabilen bir ürünün şu anki fiyatı 330 dolardır. Yani içerde kurlar artarken, dışarıda da buğday fiyatları artıyor.
Ekmek üreticileri de ekmek fiyatları daha da artmazsa fırınlar kapanır diyor.
İkinci Dünya Savaşı'nda ekmek karneye bağlandı. Hepimiz endişe ediyoruz. İlan edilen bu ekonomik kurtuluş savaşında da ekmek karneye bağlanacak mı ?
Konuştuğum birçok sanayici de, üretimde kısıntıya gittiğini söyledi. Zira bu günkü satış fiyatları ile elde edeceği TL ile, depodan çıkardığı ithal malı yerine koymanın imkansız olduğunu biliyor.
Tüketici endişe ediyor. Zira TÜİK'in yayınladığı kasım ayı Tüketici Güven Endeksi 2009 kriz yılının da altına düştü.
Siyasi iktidar artık bilmelidir ki dünya işlerini dini sloganlara ve naslara bağlayarak, algı yaratarak, halkın gözünü kapatamaz. Bir an önce ya istikrar önlemleri almalı veya erken seçime gitmelidir.