Hayretle okuyorum…
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, Avrupa Şampiyonası’nda ikinci olan Sırbistan Kadın Voleybol takımının oyuncularını kabul edip kutlamış.
Dikkat edin ne için kutluyor…
Sırbistan takımı ikinci olduğu için…
Vay be… Avrupa’da ikinci olmak bile nasıl bir şeymiş…
Düşünün, Sırbistan bizim kızları yense, başkan neler yapacak o sarayda.
Bol dedikodulu bir kabul töreni
Törenin ayrıntıları ilginç…
Sohbet sırasında, ikinci olan milli takımının oyuncusu Tijina Boskoviç’e, “Sen kesinlikle Vargas’tan daha iyi oyuncusun” demiş…
Tabii karşısındaki Cumhurbaşkanı…
Memleketinde bir nevi “Tek adam…”
Öyle olunca kimse de çıkıp şunu diyememiş:…
“İyi de sayın Başkan Melissa, turnuvanın MVP’si seçildi. Yani turnuvanın en değerli oyuncusu… Kadın bize 41 sayı çaktı…”
Bu defa Coach Santarelli’ye sarıyor: "Niye öyle ortaya çıkıp oynuyorsun?"
Sayın başkan onunla da kalmamış.
Bu defa bizim milli takımının Coach’ın sarıyor.
Neymiş, “Şampiyon olduktan sonra ortaya fırlayıp niye böyle oynayıp durdun…”
Hoppalla! Hayatımda ilk defa yenilen bir milli takımın Cumhurbaşkanının, yenen takımın “Coach”una, “Niye mutlu olup oynadın?” diye hesap sorarken görüyorum.
Meğer daha önce Sırp takımı için böyle mutlu oynamamış
Sebebi de şuymuş.
Milli Takım çalıştırıcımız Santarelli, daha önce Sırbistan takımını çalıştırıyormuş, onların başarısında böyle oynamamış.
Ne yapalım sayın Başkan…
Demek ki adam burada daha mutlu.
Kendini daha fazla takımı ve bulunduğu ülke ile özdeşleştirmiş.
Yani şimdi bunun için sizden bir de özür mü dileyeceğiz?
Hırsla diyor ki: “O Ebrar ve Melissa’yı bir daha böyle eğlendirtmeyeceğim”
Hayret vallahi…
Koskoca Cumhurbaşkanının hırsına ve öfkesine bakar mısınız?
Okurken gözlerime inanamadım aynen şöyle diyor:
“O Ebrar ve Vargas bir daha böyle eğlenemeyecek…”
Yani alenen, “Sizi bir daha şampiyon yapmayacağım” diyor.
Sırp kadın voleybolcularına: “Türkleri yenin, benden her birinize 200 bin euro”
Belçika’daki yenilginin rövanşını Paris’te almak için adeta yemin etmiş.
Bunun için neler verebileceğini de şimdiden ilan ediyor:
“Kadın Voleybol Takımımız Paris Olimpiyatları’nda şampiyon olursa, oyuncularımızın her birine 200 bin euro prim vereceğim…”
O 200 bin euro cepten mi, örtülü ödenekten mi?
Tam güçlü tek adam yani…
Devletin hazinesi onun kesesi, o da bol keseden veriyor.
Bunun için kanun mu çıkarır, yoksa örtülü ödenekten mi verir bilemiyoruz.
Zaten hesap soracak kimse olmadığı için, hiç de önemi yok.
Başkan fena hırslanmış.
Okurken gözüm Külliye’ye döndü
Tabii bu haberi okuyunca gözüm Külliye’ye döndü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadın voleybolcularımızı Külliye’ye davet etmedi.
Bence hemen davet edip, takımı Sırbıstan’ın gözü dönmüş cumhurbaşkanı karşısında tek başına bırakmadığını göstermeli, gereken cevabı vermeli.
Biliyorsunuz Aleksandar Vucic, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iyi dostudur. “Avrupa’da Erdoğan’a en hayran Cumhurbaşkanı odur” desek yanlış olmaz.
Yani en azından dostça uyarmakta yarar var.
Cumhurbaşkanı, “Bak İskender, o iş pek öyle kolay değil” der mi?
Aleksandar, bizim dilimizde İskender’in karşılığı…
Mesela şöyle bir cevap verebilir:
“Boş yapma İskender…”
Diyebilir mi? Niye diyemesin ki…
Bir kere içinde Abdulhamid ismi yok. Adamın adı İskender.
Yani "Abdulhamid"ci trollerin hedefi olma riski sıfır.
"Sen 200 mü veriyorsun, benden de takıma 500 bin"
Ayrıca bir taşla iki kuş.
Hem Türkiye’de Ebrar’a saldıran magandaların çok ince ve zarif bir şekilde ağzının payını vermiş olur.
Hem de İskender’e, “Hop arkadaş meydan boş değil. Burası Türkiye ve karşında Tayyip Erdoğan var. Paris’te meydanı öyle sana boş bırakmayız. Sen oyuncularına 200 bin mi verdin, ben 500 bin veriyorum…”
Yakışmaz mı bize…
Sırp başkan çok hırslanmış…
Biraz ateşini almak lazım…
Yoksa dostluk zarar görecek…
Yok Cumhurbaşkanı kendisi topa girmek istemiyorsa, hiç olmazsa İletişim Başkanlığı çakmalı smacı…
Yani set sayısı böyle bitmemeli…
Son tezahürat: Hişt hişt! Sakin ol, sinirlerine hakim ol!
(*) NOT: Sayın Cumhurbaşkanı, yazdıklarımı ciddiye almayın. Sadece hırslanan bir siyasetçiyle ilgili bir mizah yazısı bu… Türkiye-Sırbistan ilişkileri güçlüdür. Bir Erik Dalı şarkısı yüzünden İkinci Kosova Savaşı yapacak değiliz herhalde:)
Neticede biraz eğlendik sayın Başkan, hepsi bu…
Paris’te Olimpiyat’taki rövanşta salona gelirseniz, Türk seyircilerden en fazla şu tezahüratı duyacaksınız:
Hişt hişt! Sakin ol, sinirlerine hakim ol!
Hepsi sempatik kızlar ve oğlanlardır, tribündeki ay yıldızlı gençlerin…