Evet bugün 68’lileri divana yatırıyoruz.
Sadece 68’liler değil tabi, dün idealleri olan herkes için geçerli.
O ideallerimiz ne oldu?
Kimimiz onlara sadık kaldığımız, hiç değişmediğimiz için övünüyoruz, kimimiz ise değiştiğimiz için.
***
Değişmeyenler değişenlere “Dönek” “Liboş” diyor; Değişenler ise değişmeyenlere “Savaşın bittiğinin farkında olmadığı için ormanda gerillaya devam eden trajik Japon askeri…”
“Bir zamanlar eski tüfektiniz”, şimdiyse antika bir piştov haline geldiniz…”
Böyle diyorlar.
Kimimiz ‘Davayı sattınız’ diyor; kimimiz ise, ‘Asıl biz değişerek davayı kurtardık’ diye düşünüyor.
***
Peki öyleyse biz neyiz?
Hala “Omurgalı, dimdik duran dava insanı” mı?
Yoksa omurgasını esnek bir organ haline getirip, değişen, evrimleşen birer canlı mı…
Hala devrimci misiniz, hala ‘Davanıza sahip’ biri mi;
Yoksa dönek bir liboş mu oldunuz?
***
Aşağıda 24 soru var.
Bu fikri geçen haftaki L’Obs dergisinden aldım ve Türkiye’ye uyarladım.
Merak etmeyin soruları kimseye sızdırmadım.
Yani içiniz rahat olsun, hiçbir etki altında kalmadan cevap verin.
Ayrıca cevaplarınız hiç bir yere kaydedilmeyeceği için kimin ne cevap vereceğini kimse bilmeyecek.
Testi kendiniz yapıp kendiniz değerlendireceksiniz.
O nedenle “Mahalledeki, Mülkiyeliler Derneği’ndeki, 68’liler Kulübündeki arkadaşlar, ne düşünür diye hiç çekinmeyin.
Samimi cevaplar verin.
***
Tek kural şu.
Her soruda sadece bir şıkkı işaretleyeceksiniz.
Çoklu seçme yok yani…
Haydi bakalım şimdi başlıyoruz.
Bakalım içinizdeki o devrimci bugün ne durumda…
Hiç ummadığınız sonuçlar çıkabilir…
Hiç şaşırmayın…
24 SORU 24 CEVAP: KİM DAVAYI SATMADI, KİM SATTI, KİM DÖNDÜ
(*) O günlere dönüp gençleşmek
isterseniz nereye gidersiniz?
(1) Eski Struga Şiir Günlerine
(2) Eski Mülkiye kantinine
(3) 70’lerin Türkbükü’ndeki Eda Pansiyon’a
(4) Coachella’ya
(*) Uzun yaşama rol modeli
olarak kimi seçerdiniz?
(1) Uğur Dündar
(2) Bernie Sanders
(3) İlber Ortaylı
(4) Mick Jagger
(*) Sizin için para ne anlama gelir
(1) Hiçbir şey, sadece bir ölçü birimi
(2) Bir zehir
(3) Bir arzu
(4) Burning Man festivalinde lüks bir karavanda kalma imkanı.
(*) Demir Yolları genel müdürü olsanız hangi reformu yapardınız?
(1) Doktor Jivago filmindeki Pasha Antipov’un bindiği tren gibi lokomotifinin önüne kızıl yıldız koyardım.
(2) Tam devletleştirip, herkese bedava seyahat imkanı sağlardım.
(2) Trenleri, havayolundan daha ucuz hale getirinceye kadar sübvanse ederdim
(3) Çevreyi korumak için 1500 km’den kısa mesafelerde trenle seyahati zorunlu hale getirirdim.
(*) Ülke lideri olsanız suçu önlemek için ne yapardınız?
(1) Sosyalist ahlak aşılardım.
(2) Halk mahkemesinde cezalandırırdım
(3) Hemen oradan uzaklaşırdım
(4) Suçlu insanı anlamaya çalışırdım
(*) Bilgisayarınız bozulursa ne yaparsınız?
(1) Bir kenara atıp, Pulitzer’in “Felsefe’nin Temel İlkeleri” kitabını yeniden okumaya başlarım.
(2) Mahalledeki emekçi tamirciye götürürüm.
(1) Google’daki kullanıcı platformlarından tiyo alıp kendim tamir etmeye çalışırım.
(4) Bozulanı çöpe atıp, daha gelişmiş yeni bir modelini satın alırım.
(*) Finlandiya Başbakanı Sanna Marin gibi çılgınca dans etmek isterseniz hangisini tercih edersiniz?
(1) Nathalie Cardone’nin “Hasta Siempre’nin (Comandante Che Guevara) disko versiyonu
(2) Ankara’nın Bağları
(3) Bee Gees’in “Stayin Alive’ı”
(4) Coldplay’in “Viva La Vida’sının Rio konseri versiyonu
(*) “Yaratıcı yıkım” denince aklınıza ne gelir
(1) 1917 Sovyet Devrimi’nde Potemkin bahriyelilerinin San Petersburg’daki sarayı basarak çarlık rejiminin en büyük sembolünü yıkması.
(2) Marvel kahramanı Captain America’nın bir gün nefer olarak işçi sınıfı mücadelesine katılması.
(3) Berlin Duvarı’nın yıkılması
(4) Köşeyazarlarının ekranımızdaki çöp kutusuna gönderilmesi.
(*) En sevdiğiniz kült film repliği hangisi?
(1) “Dünyada iki tür insan vardır. Dolu bir tabancası olanlar ve kendine mezar kazanlar. Sen mezar kazansın.” (İyi Kötü Çirkin filminden)
(2) “Tüm umudumuzu kaybetmek özgürlüktür. Bırakın devrilelim. Herşey düşeceği yere düşsün. (John Malkoviç Olmak filminden)
(3) “Önce kafasına sıkıp uyarın, bir daha yaparsa ayağına sıkarsınız” (Organize İşler filminden)
(4) “Sokak köpeklerine selam vermek adam olmaya çeyrek var demektir” (Avare filminden)
(*) Çalıştığınız yere parlak ve genç bir eleman gelmişse;
(1) Genç bir emekçi gelmiş deyip, onu yakından tanımak için yemeğe davet eder, işverenin casusu mu yoksa sendikamıza kazandırılacak bir yoldaş adayı mı diye öğrenmeye çalışırım.
(2) Hemen üslerime imzasız bir ihbar mektubu yazarak, bu stajyerin “FETÖ’cü, PKK’cı, alkolik, ahlaksız, deist, fuhuşçu, metalci ve hatta festivalci olduğunu bildiririm..
(3) Ona burada çalışmanın nasıl felaket bir şey olduğunu anlatarak soğutmaya çalışırım.
(3) Ona çok gözde bir mentor tavsiye ederek, buradaki yöneticisinden çok mentorüne bağlanmaya teşvik ederim.
(*) Sizin için hangisi Türkiye’nin sembolüdür?
(1) Paylaşılan aş ve ekmek
(*) Birlikte kaşık sallanan kuru fasulye pilav
(3) Baklava burger
(4) Tek başına yenen unagi suşi
(*) Bugün hayatınızın bir bilançosunu çıkarsanız, neye bakarsınız..
(1) Toplumun bilinçlenmesine ne kadar katkıda bulunduğuma
(2) Küresel sınmaya, kadınlara, çocuklara yönelik şiddete, hayvanlara kötü muameleye karşı mücadelede üzerime düşeni ne kadar yapabildiğime .
(3) Kendimin ve dava arkadaşlarımın mal ve para varlığıma
(2) Geçmişteki ve bugünkü aşk ilişkilerime
(*) Sizin için 68 Mayıs’ı ne ifade ediyor
(1) Emekçilerin katılmadığı bir öğrenci hareketi
(2) Bir halk devrimi
(3) Bir şaka…
(4) Bir cinsel özgürlük
(*) Feminist militanlar
bıyık bırakırsa ne dersiniz
(1) Bu da ne ya
(*) Niye olmasın
(3) Çok tahrik edici
(4) Kahrolsun heteronormatif kafa
(*) Yaşadığınız yeryüzü için bir şey yapmayla kalkarsanız ne yapardınız?
(1) Sınıf çatışmasına son verip, herkesin eşit, adil ve özgürce yaşayacağı bir dünya kurardım.
(*) Dünyayı mahfeden küreselci ülkelere karşı antiemperyalist mücadele verirdim.
(3) TEMA veya Greenpeace’e üye olurdum.
(3) Param varsa hemen bir hibrid araba alır, evde ihtiyacım olan sebzeleri bir “Teyze çifliğinden” temin etmeye başlardım.
(*) Geçmişteki televizyon dizilerinden hangisini yeniden seyretmeyi tercih ederdiniz?
(1) Bizim Aile
(2) Dallas
(3) Friends
(4) Beavis and Buddhead
(*) Bugün Türkiye’nin bulunduğu durumda hangi komedyeni beğeniyorsunuz?
(1) Levent Kırca
(2) Metin Akpınar
(3) Ata Demirer
(4) Cem Yılmaz
(*) Bugün sonu “İzm’le biten” akımlardan hangisi kulağınıza daha güzel geliyor?
(1) Leninizm
(2) Enver Hoxaizm
(3) Makyavelizm
(4) Zen Budizm
(*) Geçmişte aynı duygu etrafında birleştiğiniz arkadaşlarınızla karşılaşsanız nasıl hitap edersiniz:
(1) Yoldaş
(2) Dava arkadaşım
(3) Dostum
(4) Dude (Vayy Kanka)
(*) En sevdiğiniz Beatles üyesi hangisi?
(1) John Lennon
(2) Ringo Starr
(3) Paul McCartney
(4) George Harrison
(*) Eski arkadaşlarla 68 mayıs muhabbeti yaparken, havaya girmek için hangi şarkıyı dinlersiniz?
(1) Bella Ciao
(2) Gün Doğdu Siperlere Dayandık
(3) Zülfi Livaneli’den Leylim Ley
(4) The Cure’dan “Friday I’m in Love”
(*) Bir “Meçhul devrimci abidesi” dikmek isterseniz kimi model olarak kullanırdınız?
(1) Laz İsmail
(2) Kızıldere’de ölenler
(3) Ahmet Kaya
(4) Ayşe Arman
(*) 68’li devrimcilerden en çok hangisini kendinize yakın bulursunuz?
(1) Deniz Gezmiş
(2) Mahir Çayan
(3) Hüseyin İnan
(4) Sinan Cemgil
(*) Devrimci sinema denince aşağıdaki filmlerden hangisi aklınıza gelir?
(1) Potemkin Zırhlısı
(2) Sürü
(3) 400 Darbe
(4) Star Wars
DEĞERLENDİRME
(*) ÇOĞUNLUKLA 1 NUMARAYI İŞARETLİYENLER: HALA SAF VE TEMİZ BİR ‘ESKİ TÜFEKSİNİZ’
Arkadaş kendinden hiç şüphelenme. 1968’de neredeysen vallahi hala aynı yerde dimdik uyakta duruyorsun. Sen bu ülkede devrimci fikriyatın “Kurucu babalarındansın.” Yani “İlk günahtan önceki” çocuksu saflığınla bağlısın devrimin ideallerine. Davana, ideolojine, fikriyatına, zikriyatına bir gün bile ihanet etmemişsin. Ruhunda fanatiklik yok. İnsani tarafın hiç yıpranmamış. Yani, 68 kuşağının en saf ve temiz kalmış “Eski tüfeklerindensin. “
Sen de halinden memnunsan, bize bir şey söylemek düşmez.
“Bandiera Rosso” ile,“Enternasyonal ile, Partizan marşlarıyla yoluna devam eder, dönmeden, sapmadan ilahi sona kadar gidersin.
Sessizce, kimseye zarar vermeden yaşadığını devrimciliğini aynı sessizlikle tamamlarsın.
Kendini kahretme. Neticede devrimci olmak için ille de devrim olması gerekmez. Sen üzerine düşeni yaptın.
Arkandan “İyi insandı” derler. Kıskanılacak bir yanın olmadığı için arkandan kötü laf edecek kimse de olmaz.
Muhtemelen kimse de tek laf etmez.
(*) ÇOĞUNLUKLA 2 NUMARAYI İŞARETLEYENLER: İÇİNİZDEKİ DENİZ VE MAHİR’LER HALA YAŞIYOR
Arkadaş sen hala 68’in devriminin çelik muhafızlarındansın. Para, şan, şöhret kazanmış olsan, o parayı kazanmak için etrafa epey hasar vermiş olsan da, içindeki Deniz’ler, Mahir’ler bugünmüş gibi ayakta.
O gün en büyük düşmanın “Revizyonistlerdi”, bugün “Dönekler…” İçinde hala radikal bir kor yanıyor. Senin için 1 Numarayı seçenler, bile dönekliğin sınırında dolaşan “Pasifistlerdir…” Yani 1 Numaradan devrime fayda yoktur.
Herkes döner sen dönmezsin. Hatta sen dönmüş olsan bile, içindeki Deniz’ler, Mahir’ler, Yusuf’lar, Hüseyin’ler dönemez…
Hiç korkma dostum.
Ana rahmine haklı düştün.
Toprağın kucağına da haklı gideceksin.
Neticede değişmemenin, değişememenin ne kadar büyük bir erdem olduğunu bizzat kendi cismani ve ruhani duruşunla ispat etmişsin.
Kendini ne kadar övsen yeridir, dönekleri ne kadar gömsen de yeridir.
Her gün doğduğunda siperlere yeniden dayanmaya devam ediyorsun…
Biri çıkıp seninle “Bir zamanlar akrep gibiydin kardeşim, ama şimdi savaşın bittiğinden haberi olmayıp ormanda gerillaya devam eden Japon askeri gibisin “ diye dalga geçmeye kalkarsa…
Hiç takma kardeşim…
68’de akrep gibiydin, bugün akrepin ta kendisisin kardeşim.
(*) ÇOĞUNLUKLA 3 NUMARAYI İŞARETLEYENLER: GÖNLÜN NURHAK’DA BEDENİN UPPER CİHANGİR’DE
Aman arkadaş dikkat…Ben söylemiş olayım…Hafiften değişim başlamış. Tedbir almazsan bir, bilemedin iki adım ötesi tam döneklik. Değişiyorsun. Bak oran buran, Saturday Night Fever filmindeki John Travolta gibi oynamaya başlamış. Stayin Alive şarkısı ile dans ediyorsun. Zaten epeydir Upper Cihangir’deki 68 nostaljiklerinin Cuma akşamüzeri ayinlerinde kafan karıştı. Yani arkadaş, yola çıkmışsın, yoldan çıkman da yakındır.
Ama yok “Ben halimden memnunum”, “Çağıma ayak uydurmak istiyorum” falan filan dersen, bunu eski mahallendeki arkadaşlarına sakın söyleme.
Özellikle 2 Numaradakiler fabrika ayarlarını hiç kurcalamıyorlar. Kurcalamayınca da bozulmuyor. Seninse o ayarların artık bozulmuş; İçindeki devrimci Ruhi Su’dan Rolling Stones’a dönmüş bir kere…
Dönemezsin…Dönsen de döndüğün yerde olmayacaksın artık…
Tadını aldın bir kere Upper Cihangir kafelerinin.
Yani iki arada bir deredesin kardeşim…
Gönlün Nurhak Dağları’nda, bedenin Upper Cihangir’de.
Tavsiyem şu: Gelecek yılki testte “4” numaraya geçmek için şimdiden dilekçe ver.
Mazoşizme fazlasıyla eğilimsin. 4 Numarada daha çok dayak yersin ama daha mutlu olabilirsin.
(*) ÇOĞUNLUKLA 4 NUMARAYI İŞARETLEYENLER: ARKADAŞ SEN BASBAYA DÖNEKSİN
Eveettt en iyi anlatacağım grup bu.
Neden mi? Çok basit kendimden biliyorum da ondan.
Arkadaş bak önce şunu söyleyeyim.
Sen bir döö neeek. siin…
Hayır falan deme, bal gibi basbaya döneksin.
Yahu devrimci bir 68 muhabbetini bile “Friday I’m in Love” şarkısı eşliğinden yapan insandan başka ne beklenir?
1960’larda John Lennon’dan başlamış, bugün en çevreci üye olan rahmetli George Harrison’a gelmişsin. 68 denince aklına bu yaşta bile cinsel özgürlük geliyor…
Barikatları unutmuşsun.
Tek devrimci mücadelen Lucca’nın dış mekanında bir masa kapmak için verdiğin kavga…
Maşallah halin vaktin yerinde.
Artık Coldplay’in Rio konserinde 100 bin kişi ile birlikte dans etme lüksün var.
Ne diyeyim keyfini çıkar.
Yapacağın tek şey kendi sözlüğünü kendin yazıp, “Dönek” kelimesinin karşısına, “Dünyayı ileri götüren en büyük motor olan “Değişim” kelimesini yazmak.
Atasözünü “Değişebilmek marifettir, aynı kalmak değil” şeklinde değiştir.
Bu kadar basit yani…
Sonra hergün sana “Dönek”, “Liboş” diye saldıranlara nanik yap, “Viva la Vida’yı” söylemeye devam et…
Üstelik şundan da emin olabilirsin;
“StarWars”, “Kill Bill”, “Geleceğe Dönüş” filmleri, “Potemkin Zırhlısı’dan” çok daha güzel ve eğlenceli.
Cool yani…
***
(*) MUHAFAZAKAR DÖNEKLER İÇİN ÇOK ÖNEMLİ NOT: Değerlendirmeyi beğenmeyenler, kahvaltı masasında, öğle yemeğinde “Şekerim ben buna hiç katılmıyorum” diyenler varsa, ki mutlaka vardır…
Tabii kendi değerlendirmelerini kendileri yapabilirler. Bence çok da eğlenceli olur.
Neticede bir döneğin gözüyle yapılmamış değerlendirmelere de ihtiyacımız var.