Türk gerilim yazarı Erol Çelik’in 5. kitabı Cellatlar Kahvesi çıktı. Dramatik yapıya sahip, tarihi bir gerilim romanı olan Cellatlar Kahvesi, Cadı Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı.
Öyküsü, oğullarının gözü önünde, Onur Savaşı'nda birbirlerini öldürmek için dövüşen iki cellatbaşının mücadelesiyle başlar. Onur Savaşı, her cellat için kutsaldır. Makamlarını onurlarıyla tohumlarına bırakabilmenin tek yoludur.
Oğulları, babalarının ölümünü seyretmelidirler ki, Cellatlar Kahvesi'nin kurallarını hamurlarına ekleyebilsinler. Bilsinler ki, bir cellatbaşını ancak başka bir cellatbaşı öldürebilir.
Heyula, Satranç ve Şövalye, 19 Numaralı Koltuk, Ağlatan kitaplarının yazarından, Osmanlının kalbinde yaşanan bir gerilim romanı.
"Kim, celladını karşılarken bu kadar mutlu olurdu ki?"
Cellatlar Kahvesi; sarayın dışında yaşayan zenginlere, soylulara ve komutanlara hizmet eden, bostancıbaşı himayesindeki cellatların toplandığı, saraydan bağımsız, tamamen kurmaca bir kahvehanedir. Erol Çelik, tarihin en gizemli canilerinin hayatlarını, palalarından damlayan kanlar eşliğinde anlatıyor. O bir cellat oğluydu ve oğlu bir cellat olacaktı.
Arka Kapak Yazısı
Galata’daki taş meyhanede bu gecelik müzik susmuştu ama yarın geceden tezi yok, tekrar başlayacaktı. Belki Arap yeni bir dansöz çıkaracaktı sahneye, belki yeni kabadayılar naralar atacaktı. Kim bilir belki de yeni cinayetler işlenecekti. Oysa kesin olan tek şey Kıpti’nin bundan sonraki hayatı tamamen değişecekti.
Kim celladını karşılarken bu kadar mutlu olurdu ki?
Tereddüt etme ağam!
Artık sadece günahlarıyla değil, gölgeleriyle de ölmek zorundaydı.
Yerde cansız bir şekilde kanlar içinde yatan babasının elinden palasını aldığında Onur savaşı çoktan bitmişti. Babasının kanıyla kızıla dönmüş palayı havaya kaldırarak diğer cellatlara gösterdi. “Ben Kızıl Ağa’nın oğluyum,” dedi. “Onun ekmeğini yedim, onun suyunu içtim ve onun silahını kullanacağım.”
O bir cellat oğluydu ve oğlu bir cellat olacaktı.