CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KARAR tv ekranlarında Gündem Özel programında Taha Akyol ve Elif Çakır'ın sorularını yanıtladı.
Elif Çakır ve Taha Akyol sunduğu Gündem Özel'in konuğu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Önce şunu ifade edeyim benim bürokrasideki 27 yılım bütçe ile geçti. Bütün mesele şu kaynakları nereye harcayacağınız konusu. Kaynaklar nereye, ne kadar gitmeli, yatırımlar nasıl yapılmalı? Aslında Türkiye zengin bir ülke biz dünyanın faizini ödüyoruz. Bunlar yükseldikçe devletin yapması gerekenleri yapamadığını ve bu alanlara kaynak aktardığını görüyoruz. İmkan var, kaynakları yerli yerinde kullandığınız, üretimi desteklediğiniz zaman çok daha rahat bir şekilde ekonomiyi büyütürüz.
Kanal İstanbul uyarısı
Aklı başında olan hiçbir iş insanı böyle bir yatırıma kaynak alınmasını doğru bulmuyor. Bunun doğru olmadığını herke kabul ediyor. Şimdi siz belli kişilere rant aktarıyorsunuz, iş veriyorsunuz. Biz eğer bu ülkeyi yönetmeye talipsek kaynakların savurganca kullanılmasını istemeyiz. Siz bu ihaleye girenleri getireceksiniz onlar milyonları kazanacak ama diğer tarafta milyonlar işsiz kalacak kesinlikle bunu istemem. Bu ihaleyi kim alırsa ağır bedeller ödeyecek. Her şeyi İstanbul'a aktarırsanız bu olmaz ülkenin dengeli büyümesi ve gelişmesi lazım. Kanal İstanbul gerçekleşmeyecek. Ülkesin seven ülkesine hizmet etmek isteyen hiç kimsenin bu projeye destek vereceğini sanmıyorum.
Bürokratlara çağrı
O mesajdan sonra ertesi gün bütün devlet dairelerinde konuşulan buydu. Biz şu garantiyi veriyoruz siz devletin memuru olduğunuz sürece başımızın üstünde yeriniz var ama siz yasa dışı tekliflere imza atarsanız buna katlanırsınız dedik. Bugüne kadar belki siyasi baskılarla bir kısmı bunları yaptı ama bundan sonra hiçbirinin yapmaması lazım. Geri dönüşler var yağmur gibi de yolsuzluk belgeleri akıyor. Bizden gizledikleri büyük ihalelerin nasıl yapıldığına dair bütün belgeler bize geliyor. Herkes görevini yasal sınırlar içinde yaptığı sürece başımızın üzerinde yeri var. Böyle olduğu sürece hiçbir memur endişe duymasın.
Kamuda işten çıkarımlar olacak mı?
Özellikle işçi pozisyonunda kamuda çalışanlar var. Şimdi 'CHP gelirse hepimizin işine son verecek' algısı var, bu doğru değil. Devlet memurları da geliyor çalışıyor, hiç kimse işinden, aşından olmayacak ama doğru çalıştığı sürece. Bir öç alma intikam duygusuyla yola çıkmak asla doğru değil.
Aslında kürsüye çıkınca zaman zaman heyecanlanıyoruz. Ben sözcüğünü fazla kullandığım için partililerden de zaman zaman eleştiri geliyor. Ama bazı vatandaş 'sen ne yapacaksın?' diye soruyor bunun da bir cevabı olabilir. Ama işin doğrusu biz çerçevesinde bakmaktır. Zaten saygın, sağduyulu düşünen bir ittifakımız var. Belki 'ben' yerine 'biz'in kullanılması daha doğru.
Millet İttifakı'nda sorun var mı?
Gazeteci normalde bağımsız biri olarak düşüncesini ifade edebilir ama telkinlerle yazı yazıyorsa orada sorun var demektir. 6 partinin ortak talebi de demokrasi. Aramızda sorun var mı? Benim gördüğümüz kadarıyla hiçbir sorun yok. E her birimiz ayrı partiyiz ama önemli olan şu biz bu ülkeye demokrasiyi getirecek miyiz? Getireceğiz. En son örneğin tezkerede biz hayır dedik İYİ Parti evet dedi ne yaptık kavga mı ettik hayır.
Cumhurbaşkanı nasıl olmalı?
Başlangıçta zaten seçeceğimiz güçlü bir cumhurbaşkanı ama bu cumhurbaşkanının alacağı kararları ittifakı oluşturan liderlerle birlikte alması lazım.
Cumhurbaşkanı adayı nasıl olmalı?
Devleti tanıması lazım önce bu çok önemli çünkü alınan kararların nasıl süreçler doğuracağını bilmesi lazım. Yine uzlaşmacı olması lazım. Cumhurbaşkanı adayının bütün siyasi partilerle samimi bir görüşme içinde olması lazım. Bunlar uzlaşmacı kimliğinin olması, liyakati koruması, kurumlara müdahaleyi engellemesi, her kuruşun hesabının vatandaşa verilmesi, bütçenin kaynaklarının nereye ne kadar harcandığının hesabını vermesi... Bu pozisyonda bir kişi olursa huzur sağlanacak, atamalar liyakate göre yapılacak, gençlere güven verecek. Gençler özgürlük istiyor, baskı olmasın istiyor, bu gençler bir siyasi partinin kimliği altında da görünmek istemiyor. Ben karamsar değilim. Ülkenin çözülmeyecek sorunu yok aslında.
'Erdoğan Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı adayı olarak istiyor' iddiası
Ben Erdoğan'ın beni karşısına göreceği konusunda onun mutlu olacağını sanmıyorum. Onu şu anda en çok rahatsız eden kişi benim. Bu iddialar ittifakı karıştırmak için ortaya atılıyor.
Belediye başkanları aday gösterilir mi?
Belediye başkanlarımızın görevlerine devam etmelerini istiyorum. Öncelikle belediye meclislerinde çoğunluğumuz yok. Seçildiler önce bir bulundukları kentin güvenini kazansınlar önlerinde bir zaman var.
Cumhur İttifakı seçim startı verdi mi?
Bir iktidar partinin hangi tebdil-i kıyafet yapacak da vatandaşın derdini dinleyecek? Gazeteleri oku ya açarsın vatandaş neyden şikayet ediyor bakarsın. Bir politikacının alkışa değil sağlıklı eleştiriye ihtiyacı var. Eleştiri gelecek ki biz hatamızı görelim.
Muhafazakar kesimle barış oluyor mu?
Bizim muhafazakar dünyayla helalleşmemiz lazım, eksiğimiz var, oturup konuşmadık, derdinizi dinlemedik, Ankara'da oturduk durduk. Şimdi bu yıkılıyor ama karşılıklı güven de oluşmaya başladı. Ama belli bir zaman dilimine ihtiyaç var. Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapma politikası izledik.
Muhafazakar söylemini muhafazakarlara haksızlık olarak görüyorum. En muhafazakar parti bizdik çünkü değişime direniyorduk. Dindar kesimle ilişkilerimiz daha iyi zaten dindar kesim de ülkenin gidişatından rahatsız. Onlar da değişim istiyor. Bütün mesele karşılıklı güveni oluşturmak.