Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Başbakan Erdoğan'ın Haşhaşi benzetmesine tepki gösterdi.
Başbakan Erdoğan'ın Haşhaşi benzetmesine karşılık Dumanlı, Kerbela hadisesinin sorumlusu Yezid'i örnek göstererek, "O zaman siyasetinin merkezinde oturan goygoycular Yezid'i doldura doldura bir yere getirdiler. Benim korkum şimdi de öyle bir hadisenin yaşanması" dedi.
Ekrem Dumanlı'nın açıklamaları şöyle:
"Çok büyük bir hayal kırıklığı var. Düne kadar yere göğe
sığdıramadığınız, alkışladığınız, alkış aldığınız insan insanları
bunları yakıştırmak büyük yara açıcı şeyler. Ben de büyük bir hayal
kırıklığı içindeyiz. İnsanlar aynı şiddette size cevap mı vermeli.
Araya bu kadar ihtilaf sokmanın, fitne sokmanın sosyolojik, dini
boyutu hiç mi düşünülmüyor bilmiyorum. Neden yapılıyor? Bir,
korkutmak için yapılıyor olabilir. İki karalamak için yapılıyor
olabilir. Haşhaşi benzetmesiyle dibe vurdunuz. Onlarca yıldır
hizmet veren bir kurumlar bunlar. Bunun bir an önce durdurulması
lazım. Artık burada dur, çok ayıp oluyor demesi lazım.
'BUNLAR ÇETE İSE MAYIS'TA HOCAEFENDİ'YLE GÖRÜŞMEK
İSTEMEDİNİZ Mİ?'
Allah bize her gün bize Sıratı Müstakimden ayrılmamamızı istiyor.
Birşeylere kızgın olabilirsin, ben de kızgınım. Ama hakkaniyetten
ayrılmamak lazım. Bunlar çete ise, daha düne kadar hep beraber
çalışıyorduk demezler mi? Mayıs ayında Hocaefendi'yle görüşmek
istemediniz mi? Bu görüşme olmayınca Bülent Arınç'ı göndermediniz
mi? Düne kadar dua beklenen Hocaefendi... Türkçe Olimpiyatları
geçeli ne kadar oldu? İnsanları bu kadar karalamak, Vallahi de
Billahi de vicdanları yaralar. Her yutkunup da söylenmeyen cümle,
Allah'a verilen bir dilekçe. Karınca basmaz beyefendilere Haşhaşi
demek mümkün mü? İki tehlikesi var, insanları
marjinalleştirebilirsiniz. Sağolsun bir sürü goygoycu var etrafta.
Ne oluyor Allah aşkına, bu işin sonu nereye gidiyor. Sokağı
radikalize ettiğiniz zaman, o insanları tutamayabilirsiniz. İki bu
kadar sert konuşursanız, başkası da size Allah korusun Harici
derse, ne diyeceksiniz? Onu da tasvip etmem. Bunun sonu nereye
varacak? Başbakan'ı tanıyan bir insan olarak, artık yeter, elimizi
vicdanımıza koymamalıyız. Bu kadar vebal almaya gerek yok.
Hiçbirimiz kalıcı değiliz. Bıraktığımız iş önemli.
'TARİHTEN KES YAPIŞTIR YAPILAMAZ'
Korkum aslında benim çok büyük. Tarihten böyle kes-yapıştır
yapılamaz? O zaman ben tarihten ben başka birşey söylerim: Yezid,
bir süre tahtta kalan bir insandır. Yezid'i övmüyorum. İstanbul'un
önüne kadar gelen orduda Ebu Bekir de vardır. Ama onu doldurdular.
Önce inanmadı. Hz Hüseyin efendimizin önüne dünyaları koysanız
bakacak biri değildir. Ama Yezid'in sonradan inanması, Kerbela'ya
sebebiyet verdi. Nitekim, 'Benim devlet işlerinde gözüm yok'
demesine rağmen şehit edilmiştir. Fakat Peygamber'in torunu nasıl
şehit edilir diyen Medinelilere de zulüm yapıldı. Ve Medine böyle
başka bir zulüm görmemiştir. Ardından da Medine'ye nasıl böyle bir
şey yapılır diyen Mekkelilere ordu gönderilmiştir. Tayyip Erdoğan,
buradan ders çıkarabilecek kadar akıllı bir insandır.
'HAŞHAŞİ SÖZÜ 28 ŞUBAT'TA BİLE SÖYLENMEDİ'
Ben pazartesi bir yazı yazdım, üzülerek yazdım, kan ağlayarak
yazdım. Sen ben gibi düşünmeyebilirsin, operasyonlara benden başka
bakabilirsin. 28 Şubat'ta mesela ne yapıldı? Yeşil sermaye diye
kampanya yapıldı. Mesela kışlalarda bazı ürünler satılmadı. Ama ben
orada, şu gazeteyi almayın, atın, yırtın, şurayı batırın diyen
duymadım. Mesela Haşhaşi sözü. Bu kadar AK Partili çocuğu var, bu
okullardan mezun. Bu okullar kaç kişiye sigara içmeyi öğütledi.
'12 EYLÜL'DE DOĞMAMIŞ ÇOCUKLAR DARBE UZMANI
OLDU!'
Darbe diyorlar, zamanlama diyorlar. Bu arkadaşlar darbe
görmemişler. 12 Eylül'de annesinin karnında olmayan çocuklar
çıkıyorlar, televizyonlarda darbe uzmanı oldu. 28 Şubat'ta kısa
donla gezen çocuklar şimdi darbeden söz ediyorlar. O zaman 2 bin, 3
bin polis görevden alındı. Bu nasıl darbeki darbe yaptı denilen
insanlar sürülüyor da sürülüyor. Bağırılırak çağırılarak ortam
susturulmaya çalışıyor. Bir gün sular durulur.
'DAHA İLK GÜN HODRİ MEYDAN DEDİK'
Medyada çete, paralel yapıdan bahsediliyor. Bunların üzerine
gidilecek deyip göz korkutması yapıyorlar, operasyon yapılacak
deyip. Bunlar hep bir kara propaganda. Devletin içinde devlet
varsa, ne kadar çeşidi varsa bunlar bulunsun, bunun da kanunda yeri
var. Cezalandırılsın. Ortada somut delil yokken, insanlara yafta
yapıştırmak çok kötü birşey. Efendim bunlar organize. Her kuruluş
kendi içinde organizedir. Bu cemaat paralel devlet derseniz, o
zaman tüm cemaatlere suç atarsınız. Önemli olan insanın nereye
intisaplı olması değil, işini doğru yapmasıdır. Biz daha ilk gün
hodri meydan, varsa üzerine gidin dedik. Bizzat Başbakan'ın
etrafında camianın yaptığı işleri yapan var. Devletin içinde Alevi
de olacak, Sünni de olacak. Önemli o değil, daireye girince o
kimliği dışarıda bırakacak.
'İMAM RABBANİ DE AYNI SEBEPLE HAPİS YATTI'
Ben tarihten bir şey söyleyeyim: İmam Rabbani Hazratleri şöyle
gammazlanıyor: Bu adamın belirli bir kitlesi var, bu insanlardan
size zarar gelebilir diyorlar Cihangir'e. Cihangir de Rabbani
Hazretlerinin talebesi. Orduda çok seveni var deniyor. Bu söz
tanıdık geliyor mu? "Polis içinde çok seveni var". Ve sonunda İmam
Rabbani Hazretlerini hapse atıyor. 1 ya da 3 yıl hapiste yatıyor.
Ve çıktığında da sarayda gözetim altında tutuluyor. Devletin emrine
girmesini istiyorlar, girmeyince de hapse atıyorlar. Abbasi
döneminde de yatıyor, Emevi döneminde de yatıyor. Hapiste kırbaçlar
altında son nefesini veriyor.
'HATADAN HER ZAMAN DÖNÜLEBİLİR'
Afyon Cezaevi'nde de Bediüzzaman'ı karalamak için Haşhaşi
benzetmesi yapmış Afyon savcısı. Ama bugün sevdiğimiz, hatta oy
verdiğimiz insanları bunu söylemesi... Din kisvesi altına girmiş
diyor. Bu tam, Bediüzzaman'a tam olarak söylenmiş sözün tamamıdır.
Bu yakışmıyor ya. Bediüzzaman'ı bilmeyen bir adam, dinsiz bir adam
bunu diyebilir. Ama Allah'la münasebeti olan bir insan bunu
söylememeli. Hatadan dönülmesi lazım. Hatadan her zaman
dönülebilir.
'DOĞRU"LARA DÜN DESTEK VERDİK, BUGÜN DE
VERİRİZ'
Eskiden kolkolaydınız, şimdi ne oldu diyorlar? Türkiye'nin evresini
iyi görmek lazım. Türkiye, askeri vesayetin kaldırılması için
mücadele verdi. Biz de hiç düşünmeden destek verdik, bugün de olsa
gene veririz. 27 Nisan'a destek verdiğimiz gibi, Ergenekon
davalarına destek verdik. AB yolunda atılan tüm adımlara destek
verdik. Kürt açılımına destek verdik. Türkiye'yi daha yaşanır
kılacak tüm adımlara destek verdik. Türkiye yaklaşık 2010'dan beri
attığı bütün adımlardan geri dönmeye başlamıştır adete. AB adımları
yavaşladı, Suriye meselesi çıkmaza girdi. Türkiye kendisine başka
bir imaj çizmeye başladı. Mesela medyada bambaşka bir oluşuma
gidiliyor. Neredeyse daha yaşanır, demokratik işlerdense, böyle
kendi içinde yaşayan bir ülke haline geldi.
'BU SÜREÇTE TÜRKİYE İYİ BİR SINAV VERMEDİ'
İkinci operasyonda savcılara, polislere görev yaptırılmadı. Şimdi
de HSYK'nın yapısı değişiyor. Hukuku bilen insanlar bunu
yaparsanız, yargıya el atmış olursunuz diyorlar. Buna rağmen
ilerlemeye devam ediyorlar. Türkiye'de hukukun uluslararası
standartlarda olması gerekiyor. Senin kararın beğenilmezse
yukarıdan bozulur diye taahhüt ediyorsun. Rüşvet ve yolsuzluk
operasyonu başladığından beri Türkiye iyi bir sınav vermedi.
Polisler, savcılar cemaattendir? Nereden biliyorsunuz? Hadi
sempatisi var? Başka yerden nasıl talimat alır bunlar.
'KUMPAS KURANLAR CEZALANDIRILMALI'
Bu işi kapatalım derken ortaya atılan öyle şeyler var ki. Düne
kadar Ergenekon tarihin en büyük davasıdır diyen arkadaş milli
orduya kumpas kuruldu diyor. 2 bin yıllık orduya kumpas kurulduysa,
en sert cezayla cezalandırılmalıdır. Eğer bunlar buna göz yumduysa,
onlar da cezalandırılmalıdır.
'HEPSİ ARKADAŞIMIZ, DOSTUMUZ'
- Elimde belge var diyen kişi, dün isim vermedi diyor. Merkez
Bankası bile yalanladı. Bunlar herhalde bir telaşla yapılıyor. Hz
Peygamber demiyor mu "Kızım Fatıma bile olsa elini keserim..."
Üzülerek gördüğüm bir tehlike daha var. Kanun mutlaka işler.
Umarım, burada insanlar suçludur demiyorum, kimse de demiyor. Ama
ortada bir şey var, ayakkabı kutusu var, çelik kasalar var. Bir
kere ortada bir şey var. Rahatsız edici bir şeyler var. Bunlar
gizli kalamaz. Kişisel olarak da bunlar dostumuz arkadaşımız.
Muammer Bey, Zafer Bey. Böyle bir şey bekler misiniz deseniz
beklemem derim. Olmuş da olabilir? Hz Peygamber eşine "Yaptıysan
söyle Aişe" diyor.
'BİR MÜMİN 'ÇALMIŞSA ÇALMIŞ' DİYEMEZ'
Sokakta bir refleks var, ne var kardeşim çalmışsa çalmış, işte
çaldıysa da etrafı yapıyor... Ya bir Mümin böyle diyemez. 2008'de
bir yazı yazmışım. Derdim ne? Demek istiyorum ki bu yolsuzluk
işlerinden sakının, sizle ilgili bir dosya çıkarsa bu çok kötü
olur. Şimdi de diyorum. Hukuk karşısında herkes eşit olmalı. Şundan
korkuyorum, rüşvetin, hırsızlığın fetvası olmaz. Küçük çapta
yönetici olarak konuşuyorum: Öldüğümde evim olsa, insanlar mezarıma
tükürse hakkımı helal ediyorum. Sadece yaşamak zorundayız, muhabir
nerede yaşıyorsa orada yaşamak zorundayız. Ama bazı
arkadaşlarımız... Bu işler Allah'ın izniyle çözülür. Ama ne
olursunuz, bu güzel dine bir kısım yanlış, günah olan şeyleri
koymayalım. Hz. Ömer vefat ettiğinde arkasında ne bıraktı? Sadece
yamalı bir elbisesi vardı.
'BEDDUAYSA ŞARTLI BEDDUA, YÜREĞİN YETİYORSA 'AMİN'
DE'
Hukuk işler diyoruz ama şu an hukukun işlediği yok. Başbakan'ın
imam hatip programında söylediği şeyler ortada. Neyini düzelteyim
ben bunu? Beddua beddua... Şartlı beddua bu bedduaysa... Yüreğin
yetiyorsa amin de. Peygamber Efendimiz de beddua etti, Hazreti
Hasan ve Hüseyin'i birer kucağına aldı. Ben yalan söylüyorsam bizi,
siz yalan söylüyorsa sizi dedi... Ben komik buluyorum: Bedduaya
lanet, duaya davet. Ee, sen de lanet ederek beddua ediyorsun. Kimse
kimseye beddua etmiyor. İlla beddua edeceksen şartlı beddua et.
Adamn burasına gelmiş, bıçak kemiğe dayanmış, ne yapsın. Bunu
yumuşatmak lazım.
'CUMHURBAŞKANI'NIN MEKTUBU BİLE KULLANILDI'
Sayın Cumhurbaşkanı güzel bir iş yapmış. Çağırmış bir meslek
büyüğümüzü, Hocaefendi'nin yanına göndermiş. Onlar da gitmişler,
okuduk yazılarından. Gayet sakinmiş... Sonra Hocafendi bir mektup
yazıyor, Cumhurbaşkanı'na. Sonra diyor ki Başbakan'a da gösterin
diye de söylemiş. Ama o bile kullanıldı. Sanki kendisine gelmiş
gibi. Doğru yapılmış bir şeyi, çok alakasız bir toplantıda, çok
alakasız bir şekilde kullanınca yolları da tıkamış oluyorsunuz.
'MİLYONLARCA İNSANDAN HELALLİK ALMAK
GEREKEBİLİR'
Başbakan 'oğlum da olsa' diyor. Peki bunu insanlar nasıl anlayacak?
Bunlar sıkıntılı konular. bütün hesaplar seçime göre yapıyor.
Sandık her şey değildir. Bir de amel sandığı var. Bu kadar sert bir
dil kullanmanın gereği yok. Güya aklı başında adamlar İsrail diyor
ya. Çok ayıp bir şey. Elinde somut bir şey varsa çıkarırsın.
Değilse, milyonlarca insana dış güçlerin maşası dersen, çok büyük
vebal almış olursun. Milyonlarca insandan helallik almak zorunda
kalabilirsin.
'AKİF'E NİYE MISIR'A GİTTİ DİYE SORULABİLİR
Mİ?'
Eee, Hocaefendi niye Amerika'da kalıyor. Ya tarihte de
gönüllü/gönülsüz hicretler vardır. Efendimiz bile Mekke'den
Medine'ye gitti. Medine o zaman putperestlerin, Yahudilerin merkezi
değil miydi? Akif'e niye Mısır'a gitti diye sorulabilir mi? Bu arzu
edilen bir şey değildir.
'HOCAEFENDİ'YE TELEFON AÇMAK SUÇSA, BUNU BAŞBAKAN DA
İŞLEDİ'
Telefon kayıtları yayınladılar.Ne var bunda kardeşim? İnsanlar
Hocaefendi'ye telefon açamaz mı? Bir akıl danışamaz mı? Muazzam bir
fikir adamı var orada, bir kanaat önderi var orada. Şu kadar kitabı
olan, binlerce konuşması olan biri var orada, bir derya var orada.
Bazen paylaşırken hata yapamaz mı? Yanlış bir şey söylemez mi? Önce
şunu sormak lazım: Türkiye'den Hocaefendi'yi oramak suç mu? Suçsa
Başbakan ve Cumhurbaşkanı işlemiştir bu suçu. Kaydeden zaten onu da
kaydetmiştir. 2009'da bir Zaman yazarı, Hocaefendi'yle nasıl
görüşür diyorlar? Hocaefendi'nin orada akrabaları var, açarsın
randevu alırsın. Bu kadar da kolay.
'DİNLEMELER ORGANİZE İŞLER'
Tekniği bilen kolay kolay yapamaz diyorlar. AK Parti'nin en büyük
günahlarından biri de, o kadar kaset olayı oldu, bir tanesi
aydınlatılamaz mı? GEçen gün Deniz Baykal feryat etti. MHP'nin bir
sürü değerli insanları gitti. Bunlar büyük organize işler
gerektirir.
'28 ŞUBAT'IN TEK MAĞDURU OLARAK HOCAEFENDİ
KALDI'
Şu an bir algı çalışması yapılıyor. İnlerine girilecek deniyor. Bir
de Allah var, vicdan var. Kimin bu millete ne kadar hizmet ettiği
Allah biliyor. Bu hizmet dünyanın en barışçı en gönüllü bir
harekettir. 28 Şubat'ın tek mağduru kalmıştır, Hocaefendi'dir.
Bugün neler söyleniyor. Ya bunun 40'ta birini biz size söylemedik.
Beddua beddua... Yav diyor, eğer bizde varsa biz biz biz...'
'EKONOMİ MESELESİNİ OPERASYONLARA BAĞLAMAK
YANLIŞ'
Şimdi ne olacak diye soruyorlar? Türkiye büyük ülke. Fakat bazı acı
gerçekleri görmek lazım. Türkiye kendi kendini yalnızlaştırıyor.
Suriye bizi felç etmiş durumda, Mısır öyle. Körfez ülkeleriyle,
AB'yle, Amerika'yla sıkıntılar var. Zaten Türkiye'yi arzu etmeyen
ülkeler var. Ekonomi meselesi, operasyondan sonra kötüye gidiyormuş
gibi gösteriliyor ama, 16'sında da dolar yüksekti. FED'in aldığı
kararlar var. Türkiye ekonomisinin kırılgan yapısı var diye
raporlar var. Paralar artık ekonomisi dirilen ülkelere doğru
gidiyor.
'TÜRKİYE BUNLARDAN KENDİ DİNAMİZMİYLE ÇIKACAK'
Türkiye bunlardan kendi iç dinamizmiyle çıkar. Bilgisi, donanımı
çok bir ülke. Eninde sonunda, çok badireler aşmış bu ülke bunu da
aşacaktır. Demokrasiler yoluna devam edecektir. (CİHAN)