BirGün gazetesinde bir süreliğine genel yayın yönetmenliği yapacak olan Ece Temelkuran'ın, görevlerini kaleme aldığı köşe yazısı şu şekilde:
"'Şimdilik' Genel Yayın Yönetmenliği
Haber klişesiyle söylersek dün "gündeme bomba gibi düştüm". (Siz
buraya bir gülümseme işareti koyduğumu varsayın.)
Dün ilk kez şu pek mühim "genel yayın yönetmenliği" lafını telaffuz
ettiğim için heyecanlanan çok oldu. Yoksa zaten bir haftadır
gazetedeyim, gazeteyi Yazı İşleri Müdürümüz Barış İnce ile birlikte
gazeteyi yapıyoruz. Bunu da her gün Twitter'da yazdıklarımla az çok
belli etmiştim zaten. Fakat dün bütün gazeteleri masaya koyup,
yanına da BirGün'ü koyup sonra da bütün gazeteleri kaçırılan
pilotlar haberinde atlattığımız görünce gururdan gözlerim doldu ve
söylemeden edemedim:
Evet, BirGün gazetesine elim değiyor.
MUHALİFSEN KUSURSUZ OLACAKSIN
Arkadaşlar -sadece muhabir ve editör arkadaşlar değil, sekreter Deniz'den gazete binasının işlerini yapan Yusuf ve Metin beyler dahil olmak üzere herkes- son bir haftadır deli gibi çalışıyor. Gazetemiz bahçe içinde üç katlı. Tatlı bir binamız var. Diğer gazeteler gibi 'aynalı' değil, cam kaplı bir 'plaza'da çalışmıyoruz. Sayfa üçüncü katta çiziliyor, editörler ikinci katta. Dolayısıyla üç katlı binanın içinde sürekli birileri aşağı ve yukarı doğru koşturuyor. Bir haftada herkesi en az iki kilo zayıflattım. Bağırdık, çağırdık, güldük, koşturduk, kızdık, korktuk, endişelendik, kalbimiz ağzımıza geldi, ama şu anda BirGün'de işler iyi bir gazetede işler nasıl yürüyorsa üç aşağı beş yukarı öyle yürümeye başladı. En azından şu anda buradaki herkes eğer bu ülkede muhalifsen kusursuz olman gerektiğini biliyor. Ve herkesten on kat daha fazla çalışman gerektiğini, "Ana akım medya yazamıyor" diye bir iddian varsa senin en iyi gazeteciliği yapman gerektiğini. Ve bu gencecik çocuklar dün neredeyse ülkenin en iyi gazetesini yaptılar.
Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.