Yeniçağ gazetesinden Evren Devrim Zelyut'un "FED Erdoğan'ın dolar planını bozacak!" başlıklı yazısı
Amerikan Merkez Bankası (FED), Federal Açık Piyasa Komitesinin (FOMC) 14-15 Aralık tarihlerinde düzenlenen son toplantısına ilişkin tutanaklarını yayımladı. Tutanaklar doların küresel değerini belirleyecek önemli ipuçları içeriyor. Hatırlarsanız önceki yazılarımızda dolar/TL değerini sadece Erdoğan'ın yaptığı işler belirlemez demiştik. Türkiye'de faizleri enflasyonun altına çektiler ve kur uçtu. Ama şimdi kuru uçuracak bir etki de doların üreticisi FED'den geliyor. Amerikan Merkez Bankası'nın kapatmaya hazırlandığı dolar musluğu kuru yakından etkileyecek.
FED son toplantısında bu para musluğunu kısma işini erkene alacağına dair sinyaller verdi. Salgından önce Amerikan ekonomisinde parasal varlıklar 4,4 trilyon dolardı. Salgınla beraber ekonomi canlı klasın diye 4,4 trilyon dolar daha basıldı. Bu para firmalara tahvil alım programı ile verildi. Yani Amerikalı firmadan bir borç senedi, tahvil alındı, ona FED tarafından matbaada basılan para verildi.
Para miktarı bu kadar kısa sürede artıp enflasyon olunca, FED bu paranın çekilme işini erkene aldı. 2008 krizinde de 900 milyar dolardan başlayarak aynı şekilde para basılmış ama bu para miktarı yıllar içinde artmıştı. 2015 yılına geldiğimizde 4,5 trilyon dolara ulaşmış bir parasal taban vardı.
Bu tarihten sonra, önce tahvil alımı yani firmalara para verme işlemi durmuş, sonra da bilanço küçültme işi başlamıştı. Böylece para miktarı 2019 yılına geldiğimizde 3,9 trilyona kadar gerilemişti. Ancak ABD'nin Çin ile ticaret savaşı FED'in Amerikan firmalarına desteğini tekrar başlatmış, 2020 Mart ayında rakam 4,4 trilyon dolara çıkmıştı.
Geçmişte sırayla, yani önce para vermeyi kesip sonra faiz artırmak ve bilanço küçültmek varken; şimdi bunların hepsini aynı anda yapmaktan bahsediyorlar. Mart ayında ilk faiz artar derken, bilanço küçültme Temmuz'u bulur diye düşünürken, bütün bunların yapılması için tarih Mayıs ayına geri çekiliyor gibi.
Bunun bizle ne alakası var? Çok alakası var. FED bastığı paraları geri çektikçe küresel olarak dolar kıtlaşacak, değeri otomatik olarak artacak. Bu Türkiye'de kur hareketlerini daha sert kılacak.
Amerika'da enflasyonun düşmesine imkan yok. Mal tedarik süreleri kısalıyor, talebin Omikron'a rağmen canlı kaldığını görüyoruz, emek piyasasından insanlar hastalık korkusu ile çıkıyor, onları işe çevirmek için girişimciler daha yüksek maaşlar verecek. Bu da enflasyonu yukarı çekecek. Bütün bu etkenler FED'i daha hızlı davranmaya itiyor. Daha sert şekilde para miktarı azalacak.
Erdoğan; G.Kore, BAE, Katar swap hatları; Şubat ayı Suudi Arabistan ziyareti ile ülkeye nakit sokarak kuru tutmaya, içeride örtülü faizle zaman kazanmaya çalışıyor. Yaza kadar böyle geçerse Haziran gibi hem tarımsal üretim artar hem de turizm geliri ile kura basılır diye umuyor. Kendince doların önüne bir baraj kuruyor. Ancak FED paraları sertçe geri çekmeye başlarsa bu plan tutmaz. Amerika'dan gelecek dalga Erdoğan'ın barajı ile durdurulamaz. Bütün ülkeler FED eylemlerine karşı faiz artırıp barajlarının boyunu yükseltirken, Erdoğan faiz indirerek Lira'yı koruyan barajın boyunu, gücünü düşürdü.
Erdoğan enflasyonu düşürmek yani üretimi artıracak işler yerine seçmene algı çalışması yapmayı tercih etti. Faiz indiriyorum diyerek gönüllere girdi ama indirdiği faizin aslında enflasyonu yükselttiğini, komutla faizin inmeyeceğini, üretmeden bir ekonominin ayağa kalkamayacağını hep görmezden geldi.
Bahar aylarında kurdaki hareket yeni bir panik yaratır mı? Böyle bir paniği durduracak artık silah var mı? Bu işin siyasi sonuçları ne olur? Enflasyon üç haneye ulaşır mı? İşte bunlar artık yeni risklerimiz.
Gözünüzü kapatarak ya da bizi teğet geçer diyerek üzerinize gelen FED dalgasından kurtulamazsınız. Kurda daha sert hareketlere herkes hazır olmalıdır…