Banka Dünyası'ndan Cem Sabutay Türkdönmez'in Dolar/TL kurunda Kırmızı Pazartesi başlıklı yazısı
15 Mayıs Pazartesi ve sonrası, bizleri neler bekliyor? Tahminler “Kırmızı Pazartesi”yi işaret ediyor.
Kırmızı Pazartesi Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez tarafından 1981’de yazılan kısa romanın adı. 1982 Nobel Edebiyat Ödülü’nü de kazanan kitap, kasabada yaşayan herkesin işleneceğini bildiği bir cinayeti anlatıyor. Romanın can alıcı kısmı ise göz göre göre gelen felaketi durdurmak için hiç kimsenin kılını dahi kıpırdatmaması.
Birçok uluslararası kuruluşun 2023 Mart-Nisan ayı içinde yayınladığı raporlardaki seçim sonrası Dolar/TL kuruna ilişkin yaptıkları tahminler, bana yazarın bu kitabını hatırlattı.
Kısaca kim ne demiş, bakalım.
JP Morgan – Şu an uygulanan mevcut politikalarda ılımlı bir değişim olursa Dolar/TL kuru 30 TL’na yaklaşabilir. Seçimin kazananı kim olursa olsun mevcut politikalar terkedilir ve geleneksel politikalara dönülürse, kur 24-25 TL seviyesine yükselir ve yılı 26 TL’den kapatır.
Citi – Eğer uygulanan mevcut politikalar kademeli olarak gevşetilirse TL, Dolar karşısında değer kaybeder. Mevcut tedbirlerin hemen gevşetilmesi durumunda ise Dolar/TL kuru önce yukarı yönlü hareket eder, ardından risk priminde öngörülen bir iyileşme ile bir yıl içinde TL yaklaşık %12 değer kazanır. Yani kur önce artar sonrasında ise normalleşme ile TL yeniden değerlenir.
Standard Chartered – Seçim sonrasında mevcut politikalar terkedilir ve geleneksel ekonomi politikalarına dönülürse kur 20 TL, mevcut politikalar devam ederse kur 36 TL olur. Kurumun yıl sonu dolar kuru tahmini ise 28 TL.
HSBC – Seçim sonucu ne olursa olsun TL değer kaybeder. Mevcut durumda TL olması gereken değerinden %30-45 oranında sapmış durumda. Seçim sonrasında kur 24-27 TL aralığına yükselir.
Standard and Poor’s – Artan cari açık ve gevşek maliye politikaları seçim öncesinde döviz kuru istikrarını baltalayabilir ve 2023 yıl sonunda kur 24 TL, 2024 yıl sonunda 27 TL, 2025 yıl sonunda 28 TL, 2026 yıl sonunda ise 29 TL olur.
Morgan Stanley – Seçimi kim kazanırsa kazansın Dolar/TL’de yükseliş beklenmekte. Eğer mevcut iktidar seçimi kazanırsa ve geleneksel politikalara dönülmezse, Rusya ve Körfez ülkelerinden gelecek para girişleri ile halihazırdaki durum üçüncü çeyreğe kadar korunabilir ancak yıl sonunda kurda TL aleyhine keskin bir dönüş oluşacaktır (sonbahara kadar 22 TL, yıl sonunda 27 TL). Seçimi muhalefet kazanırsa döviz girişleri yeniden başlayana kadar kur üzerinde yukarı yönlü baskı oluşacaktır (Temmuz sonu 25 TL, yıl sonu 27 TL). Pek mümkün görülmese de Cumhurbaşkanın değişmemesi parlamentonun muhalefete geçmesi durumunda ise bir belirsizlik ve kurda büyük bir değişiklik olacaktır.
Wells Fargo – ABD’li banka, seçimleri muhalefetin kazanması durumunda 2024 ortasına kadar Dolar/TL kurunun 14 TL’ye düşmesini bekliyor. Mevcut iktidarın seçimleri kazanması halinde ise Dolar/TL kurunu 20 TL olarak öngörülmüş.
TCMB’nin internet sayfasında döviz kuru politikasına ilişkin şu bilgiler yazılı: “Türkiye 2001 ekonomik krizinin ardından piyasadaki arz ve talep koşullarına göre belirlenen dalgalı döviz kuru politikasına geçmiştir. Döviz kurunun bir politika aracı olarak kullanılmadığı dalgalı kur rejiminde Merkez Bankası nominal veya reel herhangi bir kur hedefi belirlemez.”
Bununla birlikte TCMB’nin son bir yılda bankalar ve reel sektör nezdinde uygulamaya aldığı birçok düzenleme ile döviz alım satımı, bilançoda döviz bulundurma gibi dövize ilişkin işlemlere sınırlama getirdiği ve aldığı önlemlerle kuru nerdeyse sabit tutmaya çalıştığı herkes tarafından bilinmekte.
Sürdürülemez olan bu durum karşısında son günlerde bankalar tarafından uygulanan alış/satış kurları ile döviz büfelerinin uyguladığı kurlar arasında %4’lük bir fark oluştu. 2001 krizinden bu yana bankalar ve döviz büfelerinin ilk defa iki ayrı kur uyguladıklarına ve makasın gün geçtikçe açıldığına şahit oluyoruz. Bu durum ekonominin sağlıklı işlemesine engel olmakta ve devam ettirilebilmesi de mümkün görünmüyor. Öte yandan makasın daha da açılması durumunda döviz karaborsası oluşabilir.
Yazının başında Marquez’in romanından bahsetmiştik. Yaklaşmakta olan tehlike herkes tarafından görüldüğü ve bilindiği halde önlem alınmaması romanın kahramanı Santiago Nasar’ın bir cinayete kurban gitmesi ile sonuçlanmıştı.
Kitapta geçen bir diyalog ile yazıyı sonlandırmak istiyorum: “Savaşçı balıkçılla düşüp kalkmaya cesaret eden şahini tehlike bekler.”