Yeniçağ gazetesi yazarı Evren Devrim Zelyut'un "Kripto para işine dikkat edin" başlıklı yazısı
Aklımıza gelen umarız başımıza gelmez. Ama biz bu köşeden devleti ve yatırımcıları ikaz edelim. Kripto para işi birazcık seksenli yıllardaki bankerler skandalına benzemeye başladı. Şimdi bu işlerle uğraşanlar bana kızacaklar "Vay efendim bankerler ile kripto borsaları arasında nasıl bir bağlantı olur?" Açıklayalım:
İktisadi tarihe bakarsanız büyük skandalların ve hırsızlıkların iki ana gerekçesi vardır, birincisi yapay şekilde düşürülmüş faiz ortamıdır. Böyle bir durumda tasarruf sahipleri paralarını değerlendirmek için cazip ürünleri arar, bulur ve işlem yaparlar. Ama bu ürünler ya da ürünlerin satıldığı yerler her zaman güvenli olmayabilir. İkinci gerekçemiz yasal düzenleme ile alakalı. Ekonomide hem düşük faiz hem de borsaların denetim ve yasal düzenlemesine dair boşluklar varsa burada karşınıza 'çakallar' çıkabilir.
Bugün Türkiye'de namusu ile çalışan kripto para kurumlarına diyecek bir sözümüz yok. Lakin sepette hangi yumurtanın çürük hangisinin taze olduğunu anlamak görevi devlete düşmektedir. Buradan SPK ve BDDK'ya çağrı yapalım ve milyar doları geçmiş bu piyasanın acilen denetlenmesi ve işleme kurallarının oluşturulması gerektiğinin altını çizelim. Aksi takdirde düzenleme olmadan faaliyet gösterilirken kendisini vahşi batıda sanıp on binlerce yatırımcıyı mağdur edebilecek fırsatçıların eninde sonunda ortaya çıkma ihtimalinin güçlü olduğunu unutmayalım.
İşsizlik rakamlarının söylediği
Dün TUİK işsizlik rakamlarını açıkladı. Buna göre "15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2022 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre 178 bin kişi azalarak 3 milyon 579 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,5 puanlık azalış ile %10,7 seviyesinde gerçekleşti." Ancak bizim dikkat ettiğimiz en önemli rakam olan geniş tanımlı işsizlik rakamları hala %20'nin üstünde kaldı. Rapora göre, "Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2022 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre 0,9 puan azalarak %21,8 oldu."
Salgının zirve dönemlerinde 2021 Şubat ayında %28 olan rakamın, tatmin edici bir düşüşten uzak bir şekilde %21 olduğunu görüyoruz. Bu da doğal bir durum, çünkü Türk firmaları dışa bağlı bir model içinde üretmek için dolar ve dış girdi bağımlısı iken gereken yatırımları yaparak üretimlerini artıramazlar.
Sanayiyi bağımsız kılmak yerine onlara kredi vererek dışa bağımlı tutan, verimsizlik ve dış rekabet yeteneği olmadığı için aslında çoktan ölmüş olan firmaları yardımlarla yaşayan ölüler haline getiren AKP modeli sayesinde işsizlik düşmeyecektir.
Türk halkı son yirmi yılda dünyanın en adaletsiz gelir dağılımına muhatap oldu. Yaratılan büyük milli hasıla AKP oligarşisine transfer edildi. Dağılımın ne kadar bozuk olduğunu TUİK raporlarında yayımlanan Gini Katsayı değerlerine bakarak görebilirsiniz. Bu bozukluğun üstüne işsizlik eklendi. Yani adaletsiz bir şekilde kuşa dönmüş olan gelirler de gitti. Halkın yaşadığı sıkıntı bununla da kalmadı. Azalan, sıfırlanan gelire ek olarak satın alınan mal ve hizmetlerin fiyatı her kalemde %100'den fazla arttı. Bunun sonunda kişisel iflaslar karşımıza çıktı.
2020 yılında kredi kartı ve bireysel kredi borcunu ödeyemeyip yasal takibe düşen kişi sayısı 690 bin idi. 2021'de bu rakam 1 milyon 704 bin kişi oldu.
2022 Ocak ayında ise 222 bin kişi bu kervana katıldı. İşsizlik vurdukça vatandaş ödemelerini yapamıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın'ın bildirdiğine göre, 2021 yılında 2 milyon 776 bini mesken olmak üzere toplam 3 milyon 449 bin 344 abonenin elektriği kesilirken 951 bini konut olmak üzere toplam 1 milyon 93 bin 581 abonenin ise doğalgazı kesildi. Toplamda 4,5 milyon kişi enerji faturasını ödeyememiş.
Rakamlar nasıl bir trajedi içinde olduğumuzu çok net bir şekilde gösteriyor. İşin kötü tarafı şu: Enflasyon tam gaz yukarı giderken ekonomin başındaki sayın Nebati enflasyonun Aralık ayında düşeceğini söylüyor. Yani daha önceleri baharda, sonra yazda, daha sonra yaz sonu beklenen enflasyon düşüşü bu sefer yıl sonuna kaldı. Kötü diyoruz çünkü enflasyonu çözmekle görevli olan makam sorunu ortadan kaldıracak işler yapmak yerine sürekli umut vererek geleceği işaret ediyor. Ama o gelecekte bir gün gelecek, peki o gün gelmeden enflasyonu düşürmek için bugünden yapılması gerekenler nedir? Boş boş konuşmak algı çalışması yapmak mı? Yoksa tarım ve sanayideki sorunları çözmek için harekete geçmek mi?
Sayın Nebati tarımsal üretimi artırmak için kooperatifçiliği mi kalkındırıyor? Yeni yasalarla aracı baronları mı temizliyor? Çiftçi borçlarını mı affediyor? Onlara gübre, mazot, tohum destekleri mi veriyor?
Sayın Nebati sanayide dışa bağımlılığı kırmak için milyar dolarlık yarı mamul üretim tesisleri mi kurmayı mı planlıyor? Kur geçişkenliği yani kur arttıkça dış girdi ile pahalı mal üretimini engellemek için ne yapıyor?
Nebati üzerine gelen FED dalgasını bile hafife alıyor. 2013 yılında Amerikalılar 2008 krizinde bastıkları paraları geri çekmeye başlayınca Türkiye'de kur 1,7'den 2 üzerine atmıştı. Erdoğan bunu gezi olaylarına bağlamıştı. Oysa finans alanında küresel bir değişimi ıskalayarak ekonomideki gelecek sorunlara kapıyı açmış, an itibari ile yaşadığımız sorunların temelini o zamanlar atmıştı. 2013 yılında kurların FED nedeni ile artacağını idrak edip dışa bağlı modeli değiştirmek yerine, gezi parkındaki insanları suçlamak gibi bir patikaya girmişti.
Şimdi 2022 Mayıs ayında FED yine küresel bir finansal makas değiştirecek, her ay 95 milyar dolar para çekilecek. Faizler artacak. Bu kura baskı yapacak, kuru tutmak için daha çok faiz verilecek ve eninde sonunda Hazine buna devam edemeyecek. İşte o gün hem kur hem faiz çok sert hareket ederek ekonomiyi tahrip edecek.
Zaman kazandığını sananlar sadece sorunları erteliyor. Bu sorunların ağır yükü günü geldiğinde hepimizi ezecek.