Esfender Korkmaz'ın yeniçağ gazetesindeki yazısı
2021 Aralık ayında ortalama dolar kuru 13,5699 oldu. Aynı ay MB 2003-TÜFE bazlı reel kur endeksi de 47,82 oldu. 2016 Eylül ayında aynı endeks 101,39 idi. O zaman kur dengede idi. Dolar kuru da 2,9680 TL idi.
MB reel kur endeksinin 47,82 olması, TL'nin dolar karşısında denge kuruna göre yüzde 52,18 oranında daha düşük değerde olması demektir. Bu durumda Aralık 2012'de doların denge kuru 6,4891 TL'dir.
Merkez Bankası reel kur endeksi ''Nominal efektif döviz kuru (NEK), Türkiye'nin dış ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden oluşan sepete göre, Türk Lirası (TL)'nın ağırlıklı ortalama değeridir. Ağırlıklar ikili ticaret akımları kullanılarak belirlenmektedir. Reel efektif döviz kuru (REK) ise NEK'deki nispi fiyat etkileri arındırılarak elde edilmektedir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından hesaplanan reel efektif döviz kuru endeksleri ülkemiz fiyat düzeyinin dış ticaret yaptığımız ülkelerin fiyat düzeylerine oranının ağırlıklı geometrik ortalaması alınarak hesaplanmaktadır. ''
TL bu kadar değer kaybetti ise bunun tek sorumlusu siyasi iktidardır. Eğer 21 Aralık'ta dolar kuru 6,4891 olsaydı, hepimiz sokakta bayram yapanlara katılırdık. Ama olmadı ve bugün de dolar kuru 14 liraya yaklaştı.
Reel faiz politikası uygulansaydı, TL'yi doların himayesine sokmak ve topluma bu kadar maliyet yüklemek gerekmezdi. Aralık ayı TÜFE beklentisi yüzde 30 üstünde iken MB gösterge faizini yüzde 14'e indirmek kur artışı üstüne körükle gitmek demektir. Yani hükümet bilerek dolar kurunu 18 lira yaptı. Sonra da siyasi, sosyal ve ekonomik maliyeti yüksek kur korumalı mevduatı getirdi.
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı.
1. Merkez Bankası Swap hariç net rezervleri eksi 55 milyar 840 milyona geriledi.
2. Korumalı TL mevduat hesabı tutmadı ve kur artışlarını önleyemedi.
Merkez Bankası 17-24 Aralık haftası verilerine göre;
* Gerçek kişilerin mevduatı 429 milyon dolar azalarak, 146 milyar 510 milyon dolardan 146 milyar 80 milyon dolara geriledi. 429 milyon dolar 5 milyar TL eder. Oysa ki Maliye Bakanı o sırada, kur korumalı 50 milyar TL oldu demişti.
* Tüzel kişiler, kur düşünce borçlarını hafifletmek için 1.6 milyar dolarlık döviz aldılar. Döviz hesapları 91 milyar 281 milyon dolardan, 92 milyar 894 milyon dolara yükseldi.
* Toplam döviz hesapları, 1 milyar 145 milyon dolar artarak 264 milyar 458 milyon dolardan 265 milyar 603 milyon dolara yükseldi.
3. İktisat mantığına ve denenmiş ve yerleşmiş iktisadi kurallara aykırı hükümet, olan güveni daha da düşürdü. Kredi Risk Primi (CDS)oranlarını ve ülke riskini artırdı. Uluslararası piyasalarda TL daha da düşük kurdan işlem görüyor.
Kredi risk primi (Credit Default Swap-CDS) yurt dışında herhangi bir ülke tahvillerini alanlar geri ödeme riskine karşı krediyi sigorta ettirirler. CDS, bu sigorta primini ifade eder. İflas risk pirimi de denir.
Bu şartlarda, kur artışı devam eder, üretimde ithal girdi oranı yüksek olduğu için enflasyon devam eder, 2022'de büyüme düşer ve işsizlik artar.
Ama bunlardan daha riskli olanı Türkiye'de dış borçlarda temerrüt riskinin çok fazla artmış olmasıdır. Bu riski Katar'dan gelecek paralarla da çözemeyiz.
Çok açıktır ki faiz manipülasyonu kurları artırmak için yapıldı. Ama ekonomi yönetimi akabinde ekonomiyi kaosa sokacağını hesaplayamadı mı yoksa ne pahasına olursa olsun kendi projesini mi uyguladı.
Artık bu işin yürümesi hayatın doğal akışına aykırıdır. En doğrusu; ülkeyi daha fazla kaosa sokmadan ya hükümetin istifa etmesi veya erken seçime gitmesidir.