Okan Üniversitesi Yeni Medya Bölümü öğrencileri dergiciliğin geleceğini araştırdı. Hem geleneksel hem de yeni medya dersleri alan öğrencilerin yaptığı araştırma, dergi yayıncılarına ilginç bir perspektif sunuyor.
İşte, o araştırmadan notlar:
"Dergilerin bir süredir büyük sorunları olduğu bilinen bir gerçek. Dergi tirajları tüm dünyada diğer basılı yayınlardan çok daha hızlı düşüyor. Dergilerin satış fiyatını yükseltmek yayıncıların yarasına ancak pansuman yapıyor.
Satış rakamları sürekli ve hızlı düşüşte olduğu için dergiler sosyal medya hesaplarındaki kullanıcı sayıları, web sitesi trafiklerinin yüksekliği, edergi indirme rakamları gibi dijital verileri şahit gösteriyor. Örneğin Amerikan dergiciliğinin kilometre taşlarından Cosmopolitan “hala popüler olduğunu” tirajını açıklamak yerine Amerikan Cosmopolitan’ın yaş günü kutlamasının Snapchat’te 9 milyon canlı yayın gösterimi ve 9 milyar medya gösterimi topladığını söyleyerek göstermeye çalıştı. Bu markalara verilmiş açık bir mesajdı. Dergi yaşıyor, endişeye mahal yok! (Söylemediği şey ise bu partiye ünlü Kardashian ailesinin katıldığı için bu kadar yüksek rakamlara eriştiği)
Dürüst olmak gerekirse dergiler dijitalle hiçbir zaman gerçek bir ittifak kuramadı. Bunun en büyük sebebi ise bakış açısıydı. Basılı yayının dijitale olduğu gibi taşınması hiçbir zaman başarılı olmadı.
Syracuse Üniversitesi’nden Prof. Aileen Gallagher “2016: Tablet dergilerinin nihayet ölebileceği zaman” yazısında ilginç bir noktanın altını çizdi.
“Çaresizce düşen satışları yükseltmeye çalışan çaresiz dergicilik sektörü, bu heyecan verici yeni platformu kullana kullana, basılı versiyonu dijitale aynen kopyalayarak kullandı, işi iyice batırdı.”
Tabletteki kullanıcı beklentisi ve deneyimi, basılı yayından tamamen farklı olduğu için basılı dergi hissini yakalamaya çalışmak bir hataydı. Bu minik perspektif hatasının arkasında yayıncılar tarafından düşen dergi satışlarının ve tirajlarının sebebi olarak gördükleri “dijital”i içten düşman olarak algılamak da vardı.
Peki eğer okurlarını kaybetmeye devam eden dergiler, onları dijitalden yakalamakta başarılı olamadıysa bu dergi devrinin sonuna mı işaret ediyor? Dergiler, dinozorlar gibi yok mu olacak?
Bu soru tüm yayıncıların en çok sorduğu soruların başında geliyor.
Onur Yıldırım’ın Turkcell Teknoloji zirvesinde yaptığı konuşmasında dergicilerin dijitalden korktuğu için bilgi birikimlerini taşımamamlarının altını çizmiş, dergiciler için tek çıkış yolunu şöyle özetlemişti “Dijitale özel, bu dünyada doğmuş dijital DNA'ya sahip ürünler olmadan başarı imkansız”
Dergilerin dijital dönüşümü konusunda çalışmalarıyla makaleleriyle tanınan Onur Yıldırım’a göre bu sorunun yanıtı “Hayır, dergiler yoluna devam edecek”.
2008 yılında Madame Figaro dergisi Türkiye’de yayın hayatına son verileceği yıldı. Dergiler Grup Direktörü Onur Yıldırım çok akıllı bir şey yapmaya karar verdi. Kapanan derginin birikim mirasını çöpe atmak yerine dijitale dönüştürmeye karar verdi. Madame Figaro’nun küllerinden yepyeni bir marka, bugün Türkiye’nin en prestijli kadın portalı Trendus.com doğdu.
Turkcell Teknoloji Zirvesi’nde dergilerin dijital dönüşüm problemini ele almak için hangi perspektiften bakmak gerektiğini Onur Yıldırım şöyle özetledi:
“Dijital medya, geleneksel medyanın dijitale dönüşmesi değil. Geleneksel medyanın başına "dijital" kelimesi eklenmesiymiş gibi içinde bulunduğumuz durumu çok hafifletiyor. "Dijital" geneleksel medyaya ilave bir nitelik değil. Televizyonu, radyoya görüntü eklenmesi olarak tanımlamamız gibi bir şey olur yoksu bu … Dijitali artı bir özellik olarak değerlendiremeyiz. Bugüne kadarki yanılgı buradaydı. Yeni bir teknoloji tüm evreni dönüştürür. Aynı yanılgıya müzik endüstrisi de düştü, fotoğraf makinesi üreticileri de… Bildiğimiz tek şey: İnsanlar müzik dinlemeye, okumaya, haber almaya, izlemeye devam edecek. Biz dergiciler olarak bu teknolojinin yeniden şekillendirdiği dünyayı ve medyayı tekrar tanımlayıp buraya özel ürünler hazırlamalıyız. Tamamen o dijital medyanın kitlesine oradaki insanların dijital medyanın şekillendirdiği algıya hitap eden yeni yayınlar şart.”
Her ne kadar dergi satışları düşse de, tüm dünyada dergicilikle ilgili olumlu bir şey oluyor. Niş dergi pazarı büyümeye devam ediyor. Genel olarak bu dergiler, işledikleri konulara olan heyecanlı ve tutkulu bakışları sebebiyle kendileri de birer sanat eseri sayılabilir.
Niş bir derginin en önemli kozu ne olabilir? magCulture’ın kurucusu Jeremy Leslie, iyi yapılan bir derginin, zamanın tasarım anlayışı ve kültürel adetlerinin yansımasını koruyan bir zaman kapsülü gibi olduğunu söylüyor:
“Bir dergiye koyulacak her şeye karar verirken yeterince iyi olması gerekir, çünkü bir sitede zaman içinde gömülerek yok olmayacak, bir yıl sonra da orada olacak.”
“Bu benim için dijitalle dergi arasındaki en net fark. Dergi dünyasında yeri olanlar her zaman daha düşünülmüş, uzun vadeli, daha dikkatle şekillendirilmiş, üzerinde kafa yorulmuştur.”
O zaman, niş ürünlerin büyüyen başarısını açıklamak için hem print ürünün hem de içeriğinin kendi başlarına değer taşıdığını anlamak gerekir.
İnsaların zamana karşı hassas bilgi tükettiği günümüzde, basılı içerik artık birincil önemini yitirmiş durumda. Bu sebeple bazı dergi yayıncıları sosyal kanallarında ve sitelerinde yükseliş gözlemliyorlar çünkü artık haber içeriği bu şekilde tüketiliyor. Ve hızlı tüketilen içerikten kaçınarak ürünün kalitesine odaklanan niş dergilerin gittikçe daha çok okur kazanmaya başlamasına sebep olur.
Kaynaklar: http://www.samdan.com.tr/roportajlar/2014/11/14/dijital-medyada-basarinin-sirri-1415980170
http://newhouse.syr.edu/faculty-staff/aileen-gallagher
http://rd.org.tr
http://magculture.com "