Türkiye Acil Tıp Derneği (TATD) tarafından Antalya'da gerçekleştirilen ulusal kongrede, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin ardından ilk saatlerden itibaren bölgeye koşan acil tıp uzmanları bir araya geldi.
Kongrede afet ve deprem ana temayı oluştururken, ülkenin her yerinden gelen bine yakın acil tıp uzmanı, çeşitli oturumlar ve kurslarda, vatandaşların hastaneye ulaşmadaki ilk kapısı olan acillerde karşılaştıkları vakalara dair en güncel, bilimsel değerlendirmeleri birlikte tartıştı.
Kongrede ayrıca, depremden en çok etkilenen 10 ilin acil tıp uzmanlarının bir araya geldiği, 'Deprem Çalıştayı' da gerçekleştirildi. Çalıştayda, bölge acillerinde devam eden sorunlar, alınması gereken önlemler değerlendirildi.
Büyük oranda hasar gören sağlık tesislerinin olduğu bazı illerden çevre illere dağılan hasta başvuruları nedeniyle, Adana Şehir Hastanesi gibi kimi bölge hastanelerinin, büyük bir hasta yükü ile karşı karşıya olduğu vurgulandı. Ayrıca deprem travmasını yaşamış, yakınlarını kaybetmiş pek çok acil hekimi ve sağlık personelinin de halen nispeten daha küçük iller olmasına rağmen bazı acillerde günlük 2 bini bulan hasta başvurusu ile baş etmeye çalıştığı belirtildi.
Bölge halkının poliklinik hizmetlerini alabileceği sahra hastanelerinden haberdar olmadığı için, en ufak bir sağlık ihtiyacında acillere başvurduğu ve bunun da, acillerdeki kritik hastalara verilmesi gereken hizmeti aksatabildiği, buna yönelik halkı bilgilendirici yönlendirmeler yapılması gerektiği kaydedildi.
"10 İLİMİZE KALP MASAJI YAPIYORUZ"
TATD Afet Grubu Sekreteri Doç. Dr. Sarper Yılmaz, çalıştay sonrası Demirören Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, bölgede depremden etkilenen hekim ve sağlık personellerinin barınma sorunlarının halen tam olarak çözülemediğini, orada yaşayan veya görevlendirmeyle sonradan gelen hekimlerin, kalacak yer sıkıntısı nedeniyle ailelerini başka illerde bırakmak zorunda kaldıklarını kaydetti.
Doç. Dr. Yılmaz, "Hastaların kalbi durur ve kalp masajına başlarız. Biz, 6 Şubat'ta 10 şehirde deprem oldu diye kabul etmiyoruz, 10 şehrin kalbi durdu ve o 10 şehre 6 Şubat'tan beri kalp masajı yapıyoruz. Biz, bunu iyileşme dönemi, geriye dönüş süreci diyoruz. Bu süreci adım adım yönetmeye, analiz etmeye çalışıyoruz. Bu depremin doğrularını, yanlışlarını, eksiklerini ne kadar iyi ortaya koyabilirsek; gelecekteki depreme o kadar hazırlıklı olacağız. Çünkü bir deprem, aynı zamanda bir sonraki depremin hazırlıklarının başlaması da demek. Bu nedenle bu 10 ilimizde acil servislerden gözlerimizi açmış bölgeye bakıyoruz" dedi.
"10 İL BÜYÜK BİR YIKIM YAŞADI"
Doç. Dr. Yılmaz, "Yıkımın yüksek olduğu üç ilden insanlar en yakın illere ve uzak şehirlere göç etti. Yakın illerdeki hasta potansiyeli iki katına çıkmış durumda acil servislerimizde. Uzak şehirlere baktığımızdaysa, hala depremden fiziksel ve psikolojik olarak etkilenmiş hastaların başvuruları devam ediyor. Aslında 10 il büyük bir deprem yıkımı yaşadı ama 81 ille birlikte bunu yönetmeye çalışıyoruz. Özellikle deprem bölgesinin çevresindeki illerde hasta sayısı çok artmış durumda. Deprem bölgelerinde de şehrin popülasyonunun düşmesine rağmen, başvurular oransal olarak yüksek" diye konuştu.
DOKTORLARIN KOŞULLARINI ANLATTTI
Bölgede sadece sağlık tesislerinin değil, sağlık çalışanlarının da zarar gördüğüne dikkat çeken Doç. Dr. Yılmaz, şunları söyledi: Bizlerin hala burada sağlık hizmetini eski kapasitesi ile verebilmemizin imkanı yok aslında. Oradaki sağlık çalışanlarının, özellikle bizim acil hekimlerimiz ve diğer branşlarımızın bir an önce en temel ihtiyaçlarının çözülebilmesi lazım. Sağlık çalışanlarının çoğu, şehir dışından gelip gidiyor. Ailelerini farklı bir şehirde bırakıyorlar güvenlik nedeniyle; kendileri o şehirde belli bir süre çalışıp sonra tekrar ailelerinin yanına geri gidiyorlar. Örneğin bir acil tıp uzmanı arkadaşımız, ailesi Ordu'da yaşıyor.
"BÖLGE HALKI SAHRA HASTANELERİNİ BİLMİYOR"
10 ilde özellikle üçünde daha fazla olmak üzere, sağlık tesislerinin çoğunun zarar gördüğünü vurgulayan Doç. Dr. Yılmaz, acil servislerin çoğunda, özellikle de Maraş, Hatay ve Adıyaman gibi 3 ilde, vatandaşların gidebilecekleri diğer sağlık tesislerini yeterince bilmediği için acilleri 'yönlendirme tabelası gibi' kullandığına dikkat çeken Doç. Dr. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Orada bir sürü sahra hastanesi var. Hem yurtdışından hem yurt içinden gelen ekiplerin kurduğu. Ama bölge halkımız bilmiyor, o yüzden sürekli eskiden bildiği yerlere gidiyor. Bunu öğrenebilecekleri en kolay yöntem de acil servislere gelip ben nerede tedavi olabilirim diye sormak. Bu bile kendi başına bir iş yükü zaten. Gerçekten kritik bir hastayı yönetirken, o alanın kalabalık olması anlamına geliyor bu. Oransal olarak 1,7; 2 katına çıkmış durumda acil hasta sayısı"
"AKREP YILAN SOKMALARI, GÖZ ENFEKSİYONLARI ARTTI"
Doç. Dr. Yılmaz, son olarak da bölge halkı arasında acile başvurularda, akrep ve yılan sokmalarının dikkat çekmeye başladığını kaydederek şu uyarılarda bulundu:
Bizim çevresel aciller dediğimiz başvurularımız arttı. Örneğin yılan sokması, akrep sokması gibi, ya da vatandaşların her zaman temiz suya ulaşamaması nedeniyle, göz enfeksiyonları. Çevresel acil dediğimiz o hasta profilimizde belirgin bir artış görüyoruz. Bu sürecin özellikle havaların ısınmasıyla beraber yaşam şartlarının zorlaşması nedeniyle, acillere de çok ciddi bir hasta başvurusu olarak yansıyabileceğini düşünüyoruz.
Örneğin kışın, karbonmonoksit zehirlenmesi çok yaşadık deprem sonrası süreçte. İnanılmaz derecede soba zehirlenmesi vakaları görüyorduk acillerde. Mevsim değiştikçe, hava koşulları değiştikçe, yılan, akrep sokmaları ile karşılaşmaya başladık. O yüzden tüm bunlarla ilgili ne yapılabilir, nasıl önlemler alınması gerekli, çözümü ne olur, bunlara dair bir rapor hazırlayıp bakanlığa vereceğiz.