Cumhur CANBAZOĞLU / sinemamuzik.com
DAMAR´A VEDA...
Öyle herkese kolay kolay ‘baba’ demezdi bizim halk; bir Süleyman
Demirel, bir Baba Hakkı, Gündüz Kılıç, Orhan Gencebay, biraz Erkin
Koray ve de son olarak Müslüm Gürses.
Kafa kağıdındaki tarih doğruysa Müslüm Baba şu anda 59 yaşında ve
aşağı yukarı otuz yıldır ‘baba.’ Ancak, birçok değer gibi onun
babalığı da aşınmış ve farklı pozisyonda artık.
On yıl öncesine kadar ‘baba gibi’ sağlam, aile büyüğü gibi saygındı
Gürses (Asıl adı Müslüm Akbaş). Kalpten konuşuyordu. Adeta ermişti;
paraya kıymet vermiyor; dünya malına itibar etmiyordu.
Müslümcülük bir yaşam kılavuzu
Alçak gönüllüydü, sansasyonu yoktu. Muhterem Nur’u sevmiş;
1985’te evlenmişti. İlkokul mezunuydu. Halk evlerinde yetişmiş,
Çukurova Radyosu’na sanatçı olmuş, 1968’de İstanbul’a gelmiş ve bir
yıl sonra ilk plağını yapmıştı. Sahneye pavyonlarda ve alemcilerin
mekanı Aksaray civarında çıkabilmişti.
Müziği bilirdi, özellikle de halk müziğini. Bozlaklar ve uzun
havaları iyi söylerdi.
Seksenler’de ise, kadere isyan edenlerin, asilerin sesi olmuştu
birden. Orhan Gencebay’ın, Ferdi Tayfur’un, İbrahim Tatlıses’in
sistem tarafından kucaklandığı günlerde varoşun sesi haline gelmiş,
yaşantısıyla, isyanıyla, acısıyla yeni bir yaşam biçimi sunmuştu
ezilenlere.
Müslümcülük, bir yaşam kılavuzuna dönüşmüştü. Sapına kadar
delikanlıydı Müslümcüler; modernleşmeyi benimsemiyor, bize uzak
modalara isyan ediyor, acılarına ‘damardan’ tercüman olan
‘babalar’ının söylemine sıkı sıkıya sarılıyorlardı...
Orhancılar, Ferdiciler, İbocular ‘ağabeyleri’nden başka popçuları
ve diğerlerini de dinlerken Müslümcüler başka müziğe el
uzatmıyordu. Arabeskin bir alt kültürüne dönüşen Müslüm Gürses,
‘underground’ın Türkiye’de ayakta kalabilmiş tek temsilcisiydi…
Karizmada deprem
Gürses karizmasındaki deprem, özel TV’lerin çoğalması ve
‘baba’nın büyük plak şirketiyle anlaşma imzalamasıyla başladı. Az
konuşan, ağzından çıkan önemsenen adam gitmiş, yerine ekran ekran
dolaşan, kadın programlarından talk şovlara, her tür programa
eyvallah diyen, her sofraya yem olmaya aday biri gelmişti. Aslında,
Gürses gayet samimi davranıyor, dağarcığının el verdiği ölçüde
soruları ciddiyetle cevaplıyor, ancak bu naif duruş ve tolerans,
ekrandaki insan yiyicilere malzeme oluyordu.
Sistem için kolay avdı Müslüm Baba. Rock müzik ile sol müzik nasıl
adım adım adam edildiyse aynısı ona uygulanıyordu. Çocuğu yaşındaki
sunucular onunla alaya yelteniyor, ‘baba’ya ne olduğu belirsiz bir
program yaptırılıyor ve bu yolla reyting aranıyordu.
Yetmeyince, hiç yakışmayan şekilde sansasyona başvuruluyordu;
İsviçre’de kalbinden rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldığı haberi
uçuruluyordu basına; ardından aynı gece İsviçre’de sahneye çıktığı
anlaşılıyordu...
YAZININ DEVAMI İÇİN:
http://www.sinemamuzik.com/HaberDetay.aspx?HaberID=12738