Cumhuriyet gazetesi yönetici, yazar ve çalışanları hakkında
açılan dava İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce büyük salonda
görülüyor. Sanıkların savunmaları tamamlandı, uruşmaların 5.
gününde sanık avukatlarının talepleri alındı.
Mahkeme heyetinin ara kararı açıklaması bekleniyor. Savcının
mütaala vermeden yarım saat süre istediği belirtiliyor...
İşte, avukatların savunmaları:
17.16-Avukatların savunmaları tamamlandı. Savcı mütalaa vermeden yarım saat süre istedi.
16.40 - Av. Fehmi Demir: İddianameyi hazırlayan Savcı Murat İnam sadece buradakileri özgürlüğünden mahrum etmedi, tüm halkın adalet duygusunu rencide etti. Tutuklamalar hukuka uygun değildir. Hepiniz biliyorsunuz, buradakilerin hiçbiri kaçmayacak.
Tutuklama kararında hiçbir gerekçe yok. Sanıklar yalvarıyorlar "Bana suçumu verin" diye, biz de yalvarıyoruz "Gerekçeyi verin" diye.
16.30 - Avukatlar son beyanlarını
sunuyorlar. Sonrasında savcı mütalaa verecek.
16.25 - Av. Fehmi Demir: Gazeteciler
özgürlüklerinden yoksun kaldıktan 9 ay sonra nihayet kendilerini
ifade etme ve yanıt verme olanağı bulmuşlardır. Bu sözde
yargılamanın sonuna kadar tek bir söz söylenmese dahi, iddianamenin
hukuki bir metin olduğunu söyleyecek tek kişi bulamayız. Bu
iddianame hukuki metin değildir. Silivri davalarından biliyoruz.
Once medya algı olusturur, kisiler itibarsizlastirilir, gece yarisi
evler basilir ki kamuoyu icin inandirici olsun. Acaba Türk yargısı
tüm bu olaylardan sonra, ki bu olaylara katılmış polisler,
savcılar, yargılanıyorlar- ders çıkarmış mıdır? Cem Küçük daha dün
gazetede, bu davanın yargıcı gibi beyanlarda bulunuyor. Bir kısım
arkadaşımızı infaz ediyor. Böyle tanık olabilir mi? Dürüst
yargılama olabilir mi?
16.20 - Av. İlkiz: Verin hepsini bize.
Ne zaman isterseniz gelirler yine. Sabuncu çok izin yaptı,
Günay'ın daha fazla cezaevi anısı olmasın, Ahmet Şık da daha fazla
cezaevini mesken tutmasın.Verin hepsini. İlkiz tahliye talep
etti.
16.10 - Av. Fikret İlkiz: BM Çalışma Grubu, en uygun çözümün, bir an önce serbest bırakılmasını ve uluslararası hukuka uygun olarak tazminat ve diğer haklarının verilmesini talep etmektedir. Ve hükümetten sonuca bilişkin bilgi istiyor. Yani ne sonuç çıkarsa çıksın, hükümetin bunu Çalışma Grubu'na iletmesini istiyor. Hiçbir şey olmasa bile bugün ne karar çıkarsa çıksın hükümetin görevi bunu çalışma grubuna bildirmektedir.
16.00 - Av. Fikret İlkiz devam ediyor: Bu rapordaki soru şu: Hürriyetten yoksul kılma hangi durumlarda ihlaldir? Çalışma grubunun özellikle tutuklamayla ilgili 5 ayrı kategorisi var. Bunu değerlendirirken de "Cumhuriyet Vakfı'nın senedi AİHS'e dayanır. Vakıf Senedi, "Onları AİHS'e göre hareket etmeyi emreder." diyor. Karardan okuyorum: "Cumhuriyet 1924'ten bu yana tüm engellere rağmen kendisini basın özgürlüğünü savunmaya adamıştır. Gazete beyanını AİHS'ten almakta, insan hakları ve demokratik Türkiye için mücadele etmektedir. Bu nedenle haber yaparken gazete çalışanlarının çeşitli risklerde aldığını görüyoruz. Cumhuriyet için bağımsızlığın her şeyden önemli olduğu 1924'ten bu yana savunmuştur. Okurları ile ayakta kalır" 2 Şubat 2017'de Çalışma Grubu Hükümete ulaştığı zaman, Hükümet süre stedi. 11 Nisan 2017'de Hükümet görüşünü bildirdi. Hükümetin görüşü AYM'ye verdiği görüşün birebir aynısıdır. Bunun üzerine hükümete uyguladığınız tedbirler "orantılı mıdır, demokrasiye uygun mudur, yasallık ilkesine sahip midir" diye sordular. Hükümet, "Biz gözaltı süresini mecburen 30 gün yaptık. Gözaltı süresini 4-5 günle sınırladık" dedi. Avukatları ile görüşemiyorlar diye sorulduğunda ise “Hayır avukatları ile görüştüler” yanıtını verdi. Hatta bizde bu anlamda bir sınırlama yoktur, 15 Temmuz’un gerekçesi ile uyumludur önlemlerimiz dediler. Anayasa mahkemesi bir gün karar verirse hükümet görüşünü bu dosyaya sunacağız.
15.52 - Hakan Kara: Eylül 2016'da Cumhuriyet olarak basın alanında Alternatif Nobel Ödülü aldık, Kasım 2016'da tutuklandık. Cumhuriyet, araştırmacı gazetecilik konusu ve çevreye verdiği önem dolayısıyla aldı bu ödülü. Türkiye aldı. Alternatif Nobel Ödülü; çevre, savaş, kadın hakları, fakirlik, açlık, hastalıklar konusunda çaba gösteren insanları ödüllendiriyor. Ödülü veren Doğru Yaşam Vakfı, insanların doğaya uygun yaşam sürmeyi teşvik eden, çok saygın bir grup. Türkiye'de ilk defa Cumhuriyet'e verildi. Ödül verildikten bir ay sonra tutuklandık. Alternatif Nobel Ödülü bize gerçekten yakıştı. Böyle ödüller çok verilmiyor. Aldık müzemize koyduk. İşte Birleşmiş Milletlere başvuruyu bize bu ödülü veren Grup yaptı.
15.50 - Avukat Fikret İlkiz: Hakan
Kara'ya söz verilsin. Alternatif nobel hakkında bir açıklama
yapacak.
15.45 - Avukat Fikret İlkiz: Size BM raporu
çevirisi sunuyorum. O raporda sözü geçenler bu salonda tutuklu olan
arkadaşlarımız. 81 ülkenin tanıdığı bu konseyi tanıyoruz ve ne
isterse yerine getirmeliyiz.Toplantıda 181 ülke bakana bu davayı
sorabilir. Raporda bu tutuklama keyfidir denilirse o zaman bu
başvuru doğrudan doğruya BM yüksek komiserliğine gider. Bu
"şikayet" mekanizmasına, hakkı ihlal edilenler, insan hakları
grupları ya da ihlal hakkında bilgisi bulunan kişi ve gruplar da
başvurabilir. "Bu tutuklama keyfidir" denirse bu başvuru doğrudan
BM İnsan Hakları Konseyi'ne yapılır. Konsey başvuruyu kabul ederse
çalışma grubu oluşur. Bu çalışma sonucunda hangi ülke hükümeti
olursa olsun yanıt vermek zorundadır.
15.30 - Avukat Alp Selek: 60 yıla yakın
avukatlık yaptım. Olağanüstü tüm durumlarda vekillik görevimi
yerine getirdim ama ilk kez böyle iddianame gördüm. Böyle yoktan
suç yaratan iddianame hayatımda görmedim. Böyle sualler
sorulmasını hala anlamıyorum. Bu tür sualler bu davanın bir
amacının olduğunu gösterir. 'ByLock'la telefon görüşmesi yapma var.
Ben buna hiç önem vermiyorum. Size her telefon geldiğinde "Bana
şöyle telefon geldi, ByLock'cu olup olmadığını bilmiyorum" diye
savcılığa bildirmeniz gerekir. ByLock suçlamaları ile 5-10
milyon insan sanık konumuna getirilebilir. Vakıf iddiaları
için İstanbul ağır asliye ticaret mahkemesi kurulsun orada açılsın
bu davalar. Müvekkillerimin hepsinin beraat etmesini
istiyorum.
15.23 - Öğle arasından sonra duruşmaya tekrar
başlandı. Mahkeme Başkanı, saat 21.00'a kadar ara karar
verebilmek için savunmaların kısa tutulmasını istedi.
14.25 - Avukat Bahri Belen'in savunmasının
ardından duruşmaya 1 saat ara verildi.
14.22 - Avukat Bahri Belen sözlerini şöyle
tamamladı: Hakimlere savcılara kızamıyorum çünkü tahliye veren
hakimler, tahliye isteyen savcılar ihraç ediliyorlar ve haklarında
davalar açılıyor. Sizin de işiniz zor. Hakimlik ve savcılık
tarihine bir not düşülmesi, ülkemizde hukuk güvenliği ve
adalet için umut olacak bir karar talep ediyorum.
13.45 - Avukat Bahri Belen: 17/25 Aralık'a kadar hizmet hareketi olan cemaat 15 Temmuz'da darbeci oldu. Bizim bildiğimiz iktidarın parçası olduğudur. Din şurası yapıldı, "Milletimiz bizi affetsin" dediler, suç duyurusu yapılabilir mi? Olamaz hatta FETÖ biz hükümetin ortağıyız ama yeni devlet sistemi kuracağız bu da islam devleti olacak. Bunu da cezalandıramazdınız. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, ordu, istihbarat, polis ve MİT'in bilmediği örgüt yapısını ben mi bileceğim de bilerek isteyerek yardım edecegim? Can Dündar bunlardan korktuğu için değil devlet onun canını koruyamayacağını söylediği için yurtdışına gitti. Devlet yasak koymadı Can Dündar 'ın gitmesine. Ayrıca Can Dündar 'ın bu iddianamede yargılandığı suçtan derdest olan başka bir davası da var. Bu mükerrer.
13.30 - Mahkeme Başkanı, Güray Öz vekili
Av. Adil Demirci'ye "Müvekkilinizin bir rahatsızlığı var mı?" diye
sordu. Demirci soruya "Bu gerekçeye dayanamayacağız" diye yanıt
verdi.
13.15 - Avukat Can Atalay: Dünkü söylenenler,
kızgınlıklarımız tek başına tutukluluk gerekçesi değildir. Siz olay
örgüsü ile bağlısınız özgürlüğünü talep ediyorum. Atalay, Ahmet
Şık'ın özgürlüğünü talep ederek savmasını bitirdi.
12.54-Avukat Can Atalay: Ahmet Şık gözaltına alındığı gün Sabah'ta Nazif Karaman'ın haberinde 'Ahmet Şık'a şu soru sorulacak' diye yazıyor ve savcı o soruyu soruyor. Ahmet Şık da "Siz mi soruyorsunuz, Nazif Karaman mı soruyor?" diye soruyor bunun üzerine. 2015 yılı haberleri için neden iki sene bekleniyor? Başsavcılık görevini ihmal mı etmiş yoksa açık ve yakın bir tehlike yok mu?
12.53-Avukat Can Atalay: Savcı bize sorgu bittikten sonra söyle bir haber var cevap vermek ister misiniz dedi Ahmet Şık:Siz mi soruyorsunuz Nazif Karaman mı?
12.50-Avukat Can Atalay:Tipik bir Ahmet Şık sorgusu oldu ve tutukluluğa sevkten farklı bir gerekçe gösterildi .
12.47-Avukat Can Atalay: İfade Terörle Mücücadele Şubesi'nde Savcı tarafından alındı.Yasak sorgu yöntemidir.Tutanakta imzası olmayan sivil biri ifadeyi takip etti. Twitler meselesi en acı ve eğlenceli olanı.Aynı konuda Anadolu Adliyesi'nde 7 Kasım'da ifade verdik çıktık. Şikayetçi Antep'ten gazeteci.
12.45 - Savcı bu soruya: Kağıt işleri uzun sürüyor, cevabı verdi.
12.44- Avukat Can Atalay:Savcı önce 301 den başlamaya heves etti...Avukat Tora Pekin ise bu sırada, "Önce 301 den başlayamazsınız izin aldınız mı" sorusunu yöneltti.
12.40 - Avukat Can Atalay: Ahmet Şık, tutuklanana kadar el konulan bir eşya yok. Neden bunları anlatıyorum. Ahmet Şık'ın bu davaya dahil edilmesinin nedeni bir tweet.
12.36 - Ahmet Şık müdafi Avukat Can Atalay: Dosyaya ilk bakışta herhangi bir yargıcın Ahmet Şık ile ilgili tahliye kararı vermesi gerekirdi...
12.34-Verilen aranın ardınndan avukat Tora Pekin söz aldı. Pekin: Musa Kart'ın çizdiği karikatürlerin karşıtı şeylerle nasıl suçlanabildiğini biz kelimelerle anlatmaya çalışıyoruz.
12.25 - Duruşmaya ara verildi.
12.15 - Avukat Uğur Yetimoğlu: Okur
kitlesi ve dünya görüşünü değiştirmekten bahsediliyor ama bununla
ne kast edildiği belli değil. Savcıların, Cumhuriyet'in kurucu
değerlerini koruma gayreti göstermeleri gözlerimizi yaşartıyor.
11.57 - Hikmet Çetinkaya'nın
avukatlarından Av. Burak Oder: 'Bylock'lu telefondan
aranmış olmanın delil olduğunu anlatmayacağım, nasıl bir algı
yaratılmak istendiğini anlatacağım. Delil diye karşımıza
konulanlar, kendi vukuu dışında bir vakıayı anlatma kabiliyetine
sahip değiller. Müvekkilime sms atılmış. Eğer sms ile örgüt
yaratılacaksa bayramlarda bir sürü sms atılıyor. Hikmet
Çetinkaya iddianameye göre 'Bylock'cu bir polis memuru ile
görüşmüş. Numarayı aradık karakol çıktı. Çetinkaya, davada
yardım ettiği iddia edilen örgütlerden aldığı tehditler nedeniyle
koruma altındadır, o nedenle polisi aramıştır. Hikmet Çetinkaya'yı
arayan numaralardan biri 0850 li numara. Bu bile iddianameye
girmiş.
Çizer Yıldıray Çınar'ın gözünden Avukat Kaan Karcıoğlu
11.55 - Hikmet Çetinkaya'nın
avukatlarından Kaan Karcıoğlu: Savcılık ciddi bir
soruşturma yapmış olsaydı takipsizlik kararı verilecek ve adliye iş
yükünden de kurtulmuş olacaktı. Müvekkilimiz 15 Temmuz'dan önce
yazdığı yazılarda tehlike konusunda uyarıcı olmuştur.
11.50 - Bülent Utku vekili Av. Ayhan
Erdoğan: Tahliye talebi konusunda dün söylediklerimiz
yeterlidir. Başkaca bir şey demiyoruz.
11.45 - Kadri Gürsel'in
avukatlarından Vecihi Tokuç: Kadri Gürsel'in sınıf
arkadaşıyım. Vereceğiniz karar kamu vicdanını
rahatlatsın. Yargılanan gazeteci yok sözü kamu vicdanını
rahatsız ediyor. Bu salonda gazeteciler, gazetecilik faaliyetleri
nedeniyle yargılanıyor.
11.15 - Avukat Köksal Bayraktar: Basın
hürdür, sansür edilemez. Basın da düşünce özgürlüğüne
sahiptir. Anayasa'da var. Yeni basın kanunu sansür edilemez'i
kaldırdı. Ama ben bugün mahkemenin de basın hürdür dediğini
biliyorum. İnsanın düşüncesi sınırlanamaz. Düşünce özgürlüğü var
ise basın özgürlüğü vardır, ikisi birbirinden ayrılamaz. Ben bugün
bu davada basının hür olması gerektiğinin iddia makamınca da ortaya
konmasını diliyorum. Basın Kanunu'nda yayın danışmanı yok
dediniz. Yeni Basın Karunu 11. madde eser sahibi sorumludur
diyor. Ama iktidar mutlaka birilerini cezalandırmak istediği
için sorumlu müdür yanına yayın müdürü vb. de eklemiş. Kadri
Gürsel'in gazetedeki statüsü Basın Kanunu çerçevesinde
belirlenmiştir ve serbest bir statüdür, sorumluluğu
yoktur. 'Nerede bizim silahlarımız, top, tüfeğimiz?'
İddianamedeki suçlamalar bunu düşündürüyor. Basın bayramı 114
yıldan bu yana kutlanıyor. Bu dava, bu bayramın kutlanması için
sebep olsun. Basın bu suçları işlemeye elverişli değldir.
Çetin Özek "İşlenmek istenen suça elverşli cebir şiddet gerekir"
der. Ellerinde silah yok. Müvekkilim IPI üyesidir. IPI'ya 120
ülke üyedir. 1500 gazeteci temsil ediliyor ve bu insanları temsil
eden kişilerin arasına Kadri Gürsel seçildi. Av. Köksal Bayraktar
sözlerini tahliye talebi ile bitirdi.
11.10 - Av. İlkan Koyuncu: Biz buraya
Norveç'ten gelmedik. Bugün buradan adalet fışkırsın demiyoruz,
bunun olmayacağını biliyoruz ama hiç değilse bir kırıntı
bekliyoruz. Ancak hukuksuzluktan da ölüyoruz. 9 aydır
tutukluyuz. Cemaat örgüttür diyen Kadri Gürsel sanık,
Fethullah Gülen'in kitaplarını okudum diyen tanık. 9 aydır tutuklu
olan biziz.
11. 05 - Av. İlkan Koyuncu: Kadri Gürsel 2016 Mayıs'inda Cumhuriyet'te yazı yazmaya başladı. Sadece 12 Temmuz'da bir yazı yazdı. Ne 'FETÖ', ne darbe geçiyordu. Müvekilimi arayanlardan biri Nazlı Ilıcak. Programına müvekkilimi konuk almış. Ilıcak'ın telefonu Turkuaz medyaya ve Sedat Albayrak adına kayıtlı. Onların ifadesi neden alınmamış?
Kadri Gürsel'e dair bylock suçlamalarına dair: Muvekkilim sadece aranmış, sms atılmış.
11.00 - Kadri Gürsel vekili Av. İlkan Koyuncu: İddianamede somut suçlama yok. Önce kendimizi suçlayıp sonra savunacağız. Müvekkil vakıfta hiçbir zaman görev almamıştır.Yenigün haber ajansında bir görevi yoktur. Basın kanunu kapsamında suç duyurusu da yok.
10.55 - Kadri Gürsel'in avukatı İlkan Koyuncu konuşuyor: İddianamede 2013 sonrasında bir takım usülsüzlükler olduğu iddia ediliyor. Müvekkilim 2013 öncesinde Milliyet gazetesinde çalışıyordu. Vakıf yönetiminde de hiç yer almamıştır.
Çizer Yıldıray Çınar'ın gözünden Av. İlkan Koyuncu Cumhuriyet davasında savunma yaparken
10.50 - Av. Ali Rıza Dizdar, "Bu dosyada kişilerin özgürlüğünün kısıtlanmasını gerektiren herhangi bir delil toplanmamıştır. Derhal beraat verilmeli" dedi. Mahkeme başkanı, derhal beraat koşullarının oluşmadığını, yargılamanın devamını gerektiren olgular olduğunu söyleyerek talebi reddetti.
10.45 - Cumhuriyet davasının 5'inci duruşması başladı. İsim yoklaması yapıldı.