Rahatsızlığı nedeniyle ödül törenine katılamayan Münir Özkul'un
kızı Güner Özkul ödül töreninde yaptığı konuşmada,
"Cumhurbaşkanımıza gerçekten çok teşekkür ediyorum. Babam gibi
sanatçılar ve yarattığı karakterler bütünün ortak paydasıdır. Ödül
bizim için büyük anlam ifade ediyor. Babamı ortak bir payda olarak
gördükleri için teşekkür ediyoruz" dedi.
ORHAN GENCEBAY: DEDEDEN KALMA SÖZÜMLE 'BERHUDAR' OLUN
DİYORUM
Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü'nü müzik alanında alan
Orhan Gencebay yaptığı konuşmada, "Dededen kalma sözümle berhudar
olun diyorum. Sağ olun var olun. Yaşamım ağırlıklı olarak Türk
müziği ile geçti. Hepiniz sanatla mutlaka ilgileniyorsunuz.
Özelikle bundan sonra yardımlarınızı esirgememenizi rica ediyorum.
Çok duyarlı olduğunuzu biliyorum. Ve bu konuda en duyarlı kişilerin
başında da biliyorum ki sayın Cumhurbaşkanımız gelmektedir. Bizim
sektöre çok büyük katkıları olmuştur.
Türk musikisinin dünyada yerini alması ile ilgili projemiz var.
onun başındayım. Buna ihtiyacımız var. korsanlığın ve telif
konularının bizlere çok büyük zarar veriyor. Bunları aşacağımıza
inanıyorum insan hakkına saygı duymadan yaşamın olması mümkün
değildir. Yaşamımdaki en anlamlı ödül olan bu ödül, beni olağanüstü
heyecanlandırdı. Devletimizin en yüce makamının elinden bu ödülü
almak ayrı bir gurur, şeref ve onurdur benim için" diye
konuştu.
"BU SÜREÇTE ÇOK YARA ALDIK, ÇOK KAYIPLAR VERDİK ÇOK MEVZİ
KAYBETTİK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dünyadaki güç dengelerinin
bilim, teknoloji sanat alanlarını da kapsayacak şekilde batıya
kaydığı bir dönemde biz hala kendimiz olmayı müktesebatımızı
korumayı hamd olsun başardık. Yeterli değil bunu arttırmaya devam
edeceğiz. Bu süreçte çok yara aldık, çok kayıplar verdik çok mevzi
kaybettik" dedi.
"MÜNİR ÖZKUL, 75 YILI BULAN SANAT HAYATINA SAHİP BİR SANAT
ÇINARIMIZDIR"
Erdoğan, "Sayın Münir Özkul, 75 yılı bulan sanat hayatına sahip bir
sanat çınarımızdır. Hem tiyatroda hem sinemada geleneksel temaşa
sanatlarımızı başarı ile temsil etmiş olmasıdır. Mizahı ve sevgiyi
en samimi, yalın hali ile sanatına yansıtmış olan sayın Münir
Özkul'u yeni nesiller arasında da biliniyor, seviliyor olmasını
buna bağlıyorum. Sayın Özkul kimi zaman fakir ama gururlu. Öyle bir
aile babası. Kimi zaman vefakar, cefakar öğretmen olarak
hafızlarımızdaki yerini daima muhafaza edecektir" diye
konuştu.
"GENCEBAY BİR DÖNEM ÇOK AVAMİ OLARAK TELAKİ EDİLEN İTİLEN,
KALKILAN MÜZİK TÜRÜNÜN EN KIYMETLİ
TEMSİLCİSİDİR"
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Orhan Gencebay bir dönem
çok avami olarak telaki edilen öyle görülen veya gösterilen, itilen
kalkılan adeta boğulmaya, yok edilmeye çalışan bir müzik türünün en
verimli en kıymetli temsilcisidir. Sayın Gencebay'ın müziği
köklerini, tınısını bu coğrafyadan alan, insanımızın günlük
hayatındaki sevdaları, isyanları, üzüntüleri, beklentileri hatta
ümitleri konu edinen bir özelliğe sahiptir. Onun sevdasını da
isyanını da doğru anlamayanlara inat milletimiz kendisine sahip
çıkmış sanatını bağrına basmıştır. Geçmişte başkalarının yanında
Gencebay'ı ve müziği eleştiren ama muhtemelen yalnız kaldığında
yine onu dinleyenlerin olduğunu da biliyorum.
HATTA BAZI ÖZEL YAŞADIKLARIM VAR Kİ BURADA BUNU SÖYLEMEM
YANLIŞ OLUR
1990'lı yıllardan sonra bunu özelikle çok farklı yaşadık. Hatta
bazı özel yaşadıklarım var ki burada bunu söylemem yanlış olur.
İnsanı hakikaten şaşırtıyordu. Çünkü bunlar sanata ve sanatçıya da
değer vermeyi anlayamamış kadar ne yazık ki bir yanlışın
içindeydiler. Bugün sayın Gencebay'a verdiğimiz bu ödülün geçmişte
kendisine yapılmış haksızlıkların da telafisi manasına geldiğine
inanıyorum."
"MERİÇ'İN KIZINI DİNLERKEN DOĞRUSU GÖZLERİM YAŞARDI KUBBE
ALTI SOHBETLERİ AKLIMA GELDİ"
Erdoğan, 'Bilgi sonu gelmeyen bir fetihtir' diyen merhum Cemil
Meriç üstadımızı anlatmaya ne zamanımız ne de gücümüz yeter. Az
önce kızını dinlerken doğrusu gözlerim yaşardı. Kubbe altı
sohbetleri aklıma geldi. Milli Tıp Talebe Birliği'ndeki hafta sonu
sohbetler aklıma geldi. Bizi ümrandan uygarlığa taşıdığı sohbetler
aklımıza geldi" dedi.
'Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Yönetmeliği'
kapsamında, hizmet ve eserleri ile Türk kültür ve sanat hayatına
önemli katkılarda bulunan, ülkemizin kültür ve sanatının yücelmesi
için çalışan, özgün eserleri veya hizmetleriyle üstün kabiliyet
gösteren Türk vatandaşı ve yabancı uyruklu kişi veya kurumlara,
Devlet adına onurlandırmak ve özendirmek amacıyla Cumhurbaşkanlığı
Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri verilmesi öngörüldü.
Bu çerçevede; Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga,
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Doç. Dr. İbrahim Kalın,
Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı Lütfullah Göktaş,
Cumhurbaşkanlığı Danışmanı H. Hümeyra Şahin, Kültür ve Turizm
Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, Yunus Emre
Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Hayati Develi ile Yazar Alev Alatlı'dan
oluşan Değerlendirme Kurulu'nun önerisi üzerine, Cumhurbaşkanı
Erdoğan, 2015 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük
Ödüllerinin; Yorumladığı farklı karakterler ve tiplemelerle
geleneksel temaşa sanatlarımızın birikimini modern sinema alanına
etkili ve estetik bir dille aktarması, toplumun farklı kesimlerini
sanatın evrensel gücüyle duygu, mizah ve sevgi ortak paydalarında
bir araya getirmesi, uzun yıllar emek verdiği meslek hayatı boyunca
hem sanat dünyasında edindiği saygın konum, hem de gençlere olumlu
bir rol model olması nedeniyle Sinema alanında Münir Özkul'a;
Edebiyatı kendi başına soyut bir uğraş olmaktan çıkarıp hayat ile
birleştirerek anlamlandıran, fikirlerine kalemiyle estetik
kazandıran, 'Yumurtayı hangi ucundan kırmalı?' diye tereddüt
edenlere 'Kafa karıştıran kelimeler'den uzak durup ilkesel düşünme
ve ahlaklı yaşamayı gösteren, ektiği tohumlar ve yeşerttiği
fidanlar nedeniyle Edebiyat alanında, 'Gül yetiştiren adam' Rasim
Özdenören'e; Halk ezgilerinden sanat musikisine, yerel tınılardan
evrensel seslere, müziğin her alanında edindiği yüksek birikimi
geniş bir bakış açısı ve alçakgönüllü bir duyarlılıkla toplumla
paylaşması, sofistike hisleri sade bir yorumla
kitleselleştirebilmesi, kendine özgü tarzı olan çok sesli müzik ile
çok farklı kesimlerde ortak duygular oluşturabilmesi nedeniyle
Müzik alanında Orhan Gencebay'a; Milletlerin hayatında tarih yapımı
kadar tarih yazımının da önemini fark ederek bu doğrultuda
saygıdeğer çalışmalar yürütmesi, bir kayıt medeniyeti olan
Osmanlının toplumsal ve iktisadi hayatını belgelerin diliyle ifade
etmesi, tarih araştırmalarında usûl ve arşive verdiği önemle
haleflerinin ufkunu genişletmesi, çığır açan nitelikli eserleri
nedeniyle Sosyal Bilimler ve Tarih alanında Sayın Mehmet Genç'e;
Medeniyetin somut görünümlerinden olan eskimez yazıyı bugünlere ve
yeni nesillere taşıması, ilim, irfan ve hikmeti divit ve mürekkep
ile satıhta tecessüm ettirmesi, Mekke'de nazil olan, Kahire'de
okunan, İstanbul'da yazılan Mushaf-ı Şerif'i gönüllere nakşederek
Hattın büyük üstatları arasında yerini alması nedeniyle Geleneksel
Sanatlar alanında Hüseyin Kutlu'ya; Ömrünü, 'Bu Ülke'yi
'Mağaradakiler' arasından çıkarıp irfana ve umrana taşımaya
vakfetmesi, Doğu'nun çocuklarını Batı'nın tehdit ve fırsatlarına
karşı hazırlamak için çaba sarf etmesi, aydınımızı ve gençlerimizi
'idraklerimize giydirilmiş deli gömlekleri'nden kurtulup
'düşüncenin bütün kutuplarını kucaklama'ya çağırması, gönül gözüyle
görüp felsefe ve hikmeti yazıya dökmesi nedeniyle Kültür ve Sanat
Vefa Ödülü'nün merhum mütefekkir Cemil Meriç'e; verilmesini uygun
gördü. (DHA)