Fatih ALTAYLI / GAZETE HABERTÜRK
Bir İftardan İzlenimler
Cumartesi akşamı Huber Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iftarına
katıldım, birkaç yüz gazeteciyle birlikte.
2013’ten bu yana Cumhurbaşkanı’nın hiçbir etkinliğine davetli
olmamıştım.
Huber’e de yıllar önce Demirel döneminde bir kez gitmiştim.
O Huber Köşkü ile bu Huber Köşkü’nün alakası yok.
Yenilenmiş, büyütülmüş, bahçesi süper bakımlı olmuş, Köşk ise
işlevsel hale getirilmiş.
Bahçesine şahane manzaralı bir de süs havuzu yapılmış.
Otomobilimizi otoparka bıraktıktan sonra golf arabalarıyla yemeğin
yapılacağı yere getirildik.
Saat gibi işleyen bir düzen vardı.
Bir büyük masada Cumhurbaşkanı ve gazete-televizyon sahipleri
otururken, yönetici ve yazarlar 20 kadar masaya
dağıtılmışlardı.
Görebildiğim kadarıyla Sözcü ve Cumhuriyet hariç tüm gazetelerden
davetliler vardı.
Cumhurbaşkanlığı danışmalarıyla sohbet ederken Huber’in çok
değiştiğini ve çok şık hale geldiğini söyledim.
“Abdullah Gül döneminde yapılmış hepsi. Bizim dönemde hiçbir ekleme
yapılmadı” dediler.
Sofralar abartılı değildi.
Dikkatimi çeken şık bardakların tamamında Cumhurbaşkanlığı forsu
olduğu halde, tabak takımlarında fors olmamasıydı.
Bir diğer kendimce ilginç gözlemim, benim alıştığımın aksine
çatalların sağa, bıçakların ise sola koyulmuş olduğuydu.
İftarlıklar lezzetli ama son derece sadeydi. Özellikle kuru
patlıcan dolmasını çok beğendiğimi söyleyince yanımda oturan Murat
Bardakçı, “Beştepe’deki yemekler daha iyi” dedi.
Cumhurbaşkanı iftara, oruçlar açıldıktan sonra katıldı. Öncesinde
Katar’la ilgili bazı görüşmeleri varmış. Ezanın ardından namazını
kıldıktan sonra yemeğe katıldı.
Doğan Grubu, başta patronu ve bazı yöneticileriyle Cumhurbaşkanı’na
çok yakın olma çabası içindeydiler.
İktidara yakın medyadan, eski seyahatlerden tanıdığım arkadaşları
uzun süredir görmemiştim.
Onlarla sohbet ettik biraz. Kendi mahallelerindeki tartışmalardan
şikâyetçiydiler.
“Kavgaların fikirle, davayla hiçbir ilgisi yok. Tamamen kişisel
çıkar için bu kavgaları çıkarıyorlar” diyordu hepsi.
Bu arkadaşların büyük bölümü sakal bırakmış. “Beyefendi sakal veya
bıyık bırakmayanlarla dalga geçiyor, o yüzden bırakıyoruz”
dediler.
Bu gazetelerden birinin çok sevdiğim genel yayın yönetmeni sakal ya
da bıyık bırakmamış. “Evde istemiyorlar. Arada kaldım” dedi.
Bir diğer AK Partili gazeteci ise, “Bıraktım ama hanım isyan
ediyor. Sonunda keseceğim mecburen” dedi. Oysa yakışmıştı
sakal.
Cumhurbaşkanı müthiş bir sigara karşıtı olmasına rağmen, iftar
sonrası kalabalık bir grup hemen sigara içmek için bahçenin gizli
bir köşesine koştu.
Bunlar arasında daha önce defalarca sigarayı bıraktığını beyan
edenler de vardı.
Hepsiyle dalga geçtim. Cumhurbaşkanı istedi diye sakal bırakanlar,
belli ki sigarayı bırakamıyorlardı.
Türkiye’nin en iyi tekke musikisi yapan müzisyenlerinden oluşan saz
heyeti yemek boyunca çok güzel bir musiki icra etti.
Murat Bardakçı bir ara heyete katılıp tanbur çalmaya başlamıştı ki,
Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüye çıkıp konuşmasına başladı ve Murat’ın
da hevesi kursağında kaldı.
Cumhurbaşkanı detayını önceki gün gazetelerden okuduğunuz sert bir
konuşma yaptı.
Ardından da herkesle tek tek tokalaşarak geceyi noktaladı.
Altaylı'nın yazısının tümünü okumak için:
http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/1536393-vicdaniniz-sizliyor-mu