Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 15. Taraflar Konferansı'na (COP15) video mesaj gönderdi. Erdoğan, insanlık olarak iklim değişikliği, çevre felaketleri, kirlilik, su ve gıda güvenliği ile biyolojik çeşitlilik kaybı gibi sınamalarla karşı karşıya olduklarını belirterek, "Son dönemde dünyanın farlı köşelerinde yaşanan ve ciddi kayıplara yol açan tabii afetler bu sorunların ulaştığı vahim boyutları gösteriyor.
Tabii afetler çevreye ve ekosisteme verdiği zararlar yanında insanların can ve mal güvenliğini de doğrudan tehdit ediyor. Şu gerçeği hepimiz biliyoruz; tabiattaki her şey zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır. Tahrip olan biyolojik çeşitlilik, kirletilen çevre, yok olan gıda ve su demektir. Bu durum ise çatışmalara yol açmakta ve insanları göçe zorlamaktadır. Medeniyetler beşiği olan Akdeniz'i büyük bir mülteci kabristanına çeviren sebeplerden biri de çevrenin tahrip olmasıdır. Geleceğimizi etkileyen bu tehdit karşısında elbette öncelikle adım atması gerekenler iklim değişikliğine yol açan sıkıntıların ortaya çıkmasında tarihi mesuliyeti bulunanlardır. Ancak iklim değişikliği ve çevre kaynaklı sorunlarla mücadele sadece belli ülkelere havale edilemez. Ekonomik gücü, coğrafi konumu, tarihi sorumluluğu ne olursa olsun tüm ülkelerin elini taşın altına koyması şarttır" dedi.
'ANADOLU, YÜZLERCE BİTKİNİN ANA VATANIDIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferansın temasının 'Ekolojik Medeniyet: Tüm Canlılar için Ortak Geleceğin İnşası' olarak belirlenmesinin isabetli olduğunu belirterek, "Türkiye 'yaratılanı sev yaratandan ötürü' anlayışıyla zengin biyolojik çeşitliliğini hem karada hem de denizlerinde korumakta kararlıdır. Bunu yaparken yaşam hakkına sadece biz insanların değil tüm canlıların sahip olduğu anlayışını esas alıyoruz. 2030'a kadar biyolojik çeşitlilik kaybını en aza indirmeyi temel alan, 2020 Sonrası Küresel Biyoçeşitlilik Çerçevesi sürecinin bu amaca hizmet edeceğine inanıyoruz. Üç farklı iklim kuşağı ve üç biyocoğrafi alan üzerinde yer alan Türkiye orman, dağ, step, sulak alan, kıyı ve deniz ekosistemlerine ve bunların farklı form ve kombinasyonlarına sahiptir. Dünyadaki 8 bitki gen merkezinden 3'ü Türkiye'de kesişmektedir. Anadolu buğdayın, mercimeğin, nohudun, zeytinin, elmanın, kirazın ve daha sayamadığımız yüzlerce bitkinin ana vatanıdır" diye konuştu.
'ÖNCÜ ROL OYNAYACAĞIZ'
Avrupa kıtasında yaklaşık 12 bin bitki türü bulunurken, Türkiye'nin yaklaşık 4 bini endemik olmak üzere 12 bin bitki türüne ev sahipliği yaptığını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projemiz sayesinde biyolojik çeşitlilik envanterimizi çıkardık. Envanteri yapılan türlerden 428'i yerel endemik, 3 bin 275'i de endemik tür olup bu türler dünya üzerinde sadece Türkiye'de bulunuyor. Bu kapsamda biyoçeşitliliğin korunmasını, sürdürülebilirliğinin teminini ve ekonomiye entegrasyonunu uzun vadeli ve gerçekçi politikalarla planlıyor ve hayata geçiriyoruz.
Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'ne atfettiğimiz önem çerçevesinde gelecek sene 16'ncı Taraflar Konferansı'na ev sahipliği yapacak ve 2022-2024 yıllarında sözleşme dönem başkanlığını deruhte edeceğiz. Bu süreçte yurt içinde ve yurt dışında biyolojik çeşitliliğin korunması için gerekli adımların atılmasında da öncü rol oynayacağız. Sözlerime son verirken karşı karşıya olduğumuz bütün küresel imtihanlara adil, hakkaniyetli ve vicdanlı çözümlerin bulunacağına olan inancımı tekrarlıyor, zirvenin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum."