Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Adana Uğur Mumcu Meydanı’nda düzenlediği mitinge katıldı.
Mitinge katılanların sayısını açıklayan Erdoğan "Buraya Aydın’dan geliyoruz. Aydın 65 bin kişiydi. Şimdi Adana’dayız, resmi rakamı aldım, 80 bin. Malum, Millet İttifakı var ya. Onlar da buradaymış galiba. Dün buradaydılar, ne yaptılar? Ben, Adanalı işini bilir diyorum. İnşallah haftaya pazar günü Adana, biz Ankara’dan balkon konuşması yaparken, Adana da buradan yapacak" dedi.
'DEPREM BÖLGESİNDEKİ LİSE ÖĞRENCİLERİMİZE BİR MÜJDE VERMEK İSTİYORUM'
Kahramanmaraş merkezli depremlerde meydana gelen enkazların tamamının kaldırıldığını belirten Erdoğan, "837 bin çadırın yanı sıra 100 bin konteynerin kurulumunu tamamladık. Ayrıca 142 bin konutun ve köy evinin inşa sürecini başlatırken 59 bininin temelini attık. Bizde laf yok, icraat var. Deprem bölgesinde 657 bin yeni konut yapacak, bunun 319 binini de 1 yıl içinde teslim edeceğiz. Adana, bu depremi nispeten az can kaybı ve hasarla atlatan bir şehrimiz. Ama biz Adana’da sadece depremin yol açtığı yıkımları telafi etmeyi değil, gelecekte yaşanacak afetleri de dikkate alarak daha kapsamlı bir kentsel dönüşüm planlıyoruz. Muhalefet, kentsel dönüşümden anlamaz. Böyle bir şeyi de kabul etmez ama biz geleceğe hazırlığımızı yapıyoruz. İnşallah Adana'yı burada yaşayan her bir kardeşimin güven ve huzurla evinde oturduğu bir yer haline getireceğiz. Bunun için sizden biraz sabır biraz da destek istiyoruz çünkü bu büyük yükün altından ancak devlet ve millet el ele vererek kalkabiliriz. Allah’ın izniyle bunu başarabileceğimize de yürekten inanıyorum. Bu vesileyle deprem bölgesindeki lise öğrencilerimize bir müjde vermek istiyorum. Deprem bölgesi illerimizdeki devlet üniversitelerimizde bu öğrencilerimiz için genel yerleştirme dışında yüzde 25 dışında ayrı bir kontenjan ayıracağız. Bu öğrencilerimiz, ülke genelindeki sıralamanın dışında kendi aralarındaki puan önceliğine ve tercih sırasına göre ayrılan ilave kontenjanlara yerleşebilecek. Ayrıca özel üniversitelerin tamamındaki her programda bu öğrencilerimiz için birer kişilik yer tahsis edilecek. Toplamda 21 bin 560 öğrencimizin yararlanacağı bu kararların 2023- 2024 eğitim- öğretim yılında üniversiteye yerleşecek. Gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum."
'14 MAYIS’TA O SANDIKLAR PATLAR'
Adana’ya her gelişinde şehrin sevgisi, coşkusu ve heyecanından ayrı ayrı etkilediğini kaydeden Erdoğan şöyle dedi:
"Tende bir canım var. Bin canım olsa kurban olsun sana bini de Adana. Evet, Adanalı olmak demek her doğan güne yeni bir heyecanla, yeni bir enerjiyle başlamak demektir. Adanalı olmak demek harbiliği ve mertliği göğsünde bir madalya gibi taşımak demektir. Adanalı olmak demek bu bereketli topraklar üzerinde emeğiyle, alın teriyle çalışmak, üretmek sonra helalinden bunun keyfini sürmek demektir. Adana türküsünde ne diyor? Adana yollarında pamuklar dallarında. Allah canımı alsın, o yârin kollarında. Biz de diyoruz ki rabbim bize de son nefesimize kadar Adanalı kardeşlerimize hizmet etmeyi nasip etsin. Çünkü bizim yârimiz, yoluna kurban olduğumuz, ona hizmet etmeyi şeref bildiğimiz milletimizdir. Biz hep milletimizle birlikte yürüdük. Bunlar ise hep milletin karşısında yer aldılar. Dün milleti vesayetle, terör örgütleriyle, darbecilerle, ekonomik tetikçilerle tehdit ediyorlardı. Bugün de kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi davranmayan, kendileri gibi yaşamayan herkesi ne diyorlar, ‘Hesap soracağız’ diye tehdit ediyorlar. Kamu görevlilerini, öğretmenleri, polisleri, ne kadar kamu görevlisi varsa hepsini tehdit ediyorlar. İş insanlarını tehdit ediyorlar. Bu ülkeye hizmet veren iş adamlarını tehdit ediyorlar. Çalışanları, emeklileri, kadınları, gençleri tehdit ediyorlar. Sanatçıları, sporcuları, sivil toplum kuruluşlarını tehdit ediyorlar. Çünkü bunların zihniyeti, millete parmak sallayan, baskı kuran, zulmeden tek parti faşizmi zihniyetidir. Şimdi siz Recep Tayyip Erdoğan diyorsunuz ya. Sizi de tehdit eder ha. Çünkü eli boş. Tehdit edecek kişiler arıyor. Bunlar iktidarı, milletin gönlüne girmede değil, içeride ve dışarıda birilerinin arkasına saklanarak zorla elde etmede arayan milli irade düşmanıdır. İşte burası milli irade. Bunların milletin değerlerine, kazanımlarına, hayallerine tahammülü yok. Hatta bunların bizatihi milletin kendine tahammülü yok. Öyle kibirliler ki. Her fırsatta göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalı, makarnacı diyerek millete hakaret etmekten çekinmezler. İnşallah sizler 14 Mayıs’ta bu milli irade düşmanlarına hak ettikleri dersi sandıkta vermeye hazır mısınız? Bunun için sizden bir ricam var. Seçim gününe kadar. Çevrenizdeki hala tereddütlü en az 1 akrabanızı, komşunuzu, eşinizi dostunuzu bulmalısınız. Kendisine benim selamımla gidip 14 Mayıs’ın niye önemli olduğunu anlatacaksınız. Gönlünü kazanıp destek sözü almadan da bırakmayacaksınız. Ayrıca telefon rehberinizi karıştırıp her akşam 5-10 kişiyi arayarak seçim günü sandığa gidip oyunu bizden ve Cumhur İttifakı’ndan yana kullanmasını isteyeceksiniz. Buna hazır mıyız? Bunu başardığımızdan emin olun 14 Mayıs’ta o sandıklar patlar, patlar. Ben bu Adana’ya güveniyorum."
'AK PARTİ'YE LGBT SIZABİLİR Mİ?'
Türkiye'de 21 yılda her şeyi değiştirdiklerini belirten Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
"Bir tek muhalefet kaldı. Yalanla, iftirayla, çarpıtmayla, daha kötüsü tehdit ile kaos tüccarlığıyla muhalefet yapılamayacağını bunlara bir türlü öretemedik. Her seçim öncesi olduğu gibi, 14 Mayıs'a doğru da yine azdılar. Daha ortada fol yok yumurta yok ama bunların kibri arşa değmiş durumda. Bir yandan cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık, makam mevki dağıtıyorlar. Diğer yandan terör örgütü mensuplarına cezaevlerindeki salma, kamudan attıklarımızı yeniden devlete doldurma taahhüdünde bulunuyorlar. Beri taraftan, ülkenin kaynaklarını tefecilere, emperyalistlere peşkeş çekme sözü veriyorlar. Hele bir durun ya. Siz önce kapalı kapılar ardında kimlere ne sözler verdiğinizi bir açıklayın. Siz önce döktükleri kanlar ve yaptıkları ihanetler ortada olan PKK ve FETÖ'ye sırtınızı nasıl dayadığınızın hesabını bir verin. Siz önce, ellerindeki tüm araçlarla, sizleri destekleyen emperyalistlere hangi taahhütlerde bulunduğunuzu bir söyleyin. Siz önce kurduğunuz kumar masasına ülkenin ve milletin hangi çıkarlarını sürdüğünüzü bir anlatın. Siz önce, toplumun temel taşı aile yapımızı gözümüzün nuru evlatlarımızın geleceğini LGBT'cilere nasıl peşkeş çektiğinizi bir itiraf edin. Şimdi ben soruyorum. Burayı çok iyi düşüneceğiz. Bu CHP LGBT'ci mi? Bu İYİ Parti LGBT'ci mi? HDP LGBTC'ci mi? Diğerleri de ses çıkarmadığına göre onlar da LGBT'ci mi? AK Parti'ye LGBT sızabilir mi? MHP'ye sızabilir mi? Cumhur İttifakı'na sızabilir mi? Aradaki fark bu. Velhasıl, her gün 40 kılığa bürünmeyi de biraz delikanlı olup öğrenin be. Öğrenemezler. İşlerine gelmez fakat benim milletim 14 Mayıs'ta, haftaya pazar bunlara bunu da ne yapacak? Sandıkta öğretecek. Her gün yeni bir rezilliğine şahit olduğumuz koalisyon masasının böyle bir derdinin olmadığını çok iyi biliyoruz. Oradakilerin her biri kendilerine verilen rolü oynuyor. Biri bölücülerle yaptıkları pazarlığı gizlemek için milliyetçilik oynuyor diğeri sapkınları perdelemek için milli görüşçülük oynuyor, masaya 2 belediye başkanı monte etmişler, kendi şehirlerine hayırları yok ama maşallah ortalığı karıştırmada pek mahirler. İçlerinde en hareketlisi de bölücü örgütün güdümündeki partinin içerideki ve dışarıdaki elemanları. Başımıza 40 yıllık CHP'li kesildiler. Tarih boyunca Kürt kardeşlerimize en büyük zulmü yapan CHP'ye, Kürt kardeşlerimizin oyuyla iktidarı teslim etmek için gece gündüz çalışıyorlar. Ya bizim derdimiz Kürt kardeşlerimizle değil, onlar bizim kardeşimiz. Türkü'yle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Yörüğüyle biz yaradılanı Yaradan’dan ötürü severiz. Bizim farkımız o. Ama Kandil'deki terör örgütünün başları var ya. Oradan Bay Bay Kemal'e destek selamları gönderiyor. Hele hele çıkmış, Bay Bay Kemal ne diyor? 'Selo'yu bırakacağız' diyor. Ya benim Diyarbakır'daki 51 Kürt kardeşimin ölümüne neden olan bu ahlaksızı nasıl bırakırsın ya? Bu ülke hukuk devleti. Hukuk devletinde böyle bir şey yok. Hukuk devletinde adalet çalışır. Bu adaletin olduğu yerde sen böyle bir şeyi nasıl söylersin? Yok, İmralı'nın da kapılarını kıracaklarmış. Bunlar her şeyiyle anarşist. Bunların kendileri terörist. Nasıl sen kalkar da hukuk devletinde bu kapıları kırmaya yönelirsin? Arada bir ağır hakaretlerle Bay Bay Kemal'e ayar vermeyi de ihmal etmiyorlar ama artık o kadar kusur, kadı kızında da olur. Bizden ayrılanları zaten saymıyorum çünkü artık onlar etkisiz eleman durumunda, sığıntı. Asıl lokomotif olan Bay Bay Kemal'e gelince. Hani gülerek ağlanacak halimize diye bir söz var ya. Bir söz bunu zaten tam anlatıyor. Bu kişinin durumu da tam öyle. Yaptıklarına, söylediklerine bakarken gülmesine gülüyoruz da aslında bu kişinin de kurduğu masanın da durumu pek öyle gülünecek gibi değil."
'FETÖ'CÜLER BENİ VE AİLEMİ ÖLDÜRMEYE GELDİLER'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz'da FETÖ'cülerin kendisini ve ailesini öldürmeye geldiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Havalimanına indiğimde benim milletim, on binler Atatürk Havalimanı'ndaydı. Üzerimizde savaş uçakları uçuyordu. Meğerse Bay Bay Kemal 1,5 saat önce oraya gelmiş. Sonra ne diyor, 'Haberim olsa ben de beklerdim' diyor. Peki sen oradan belediye başkanının evine gittin. Oradaki kahveyi yudumlamaya başladın. Baktın ki Erdoğan ve ailesi nasıl öldürülecek onu izlemek için kahve yudumluyordun. Bir gün de bir doğru konuş ya. Böyle bir şey yok. Ama sen ne kadar yalan konuşursan Bay Bay Kemal bil ki benim milletim o kadar doğru konuşuyor. Bunlarda teröre mavi boncuk dağıtımı var, güven ve huzur yok. Burada her şey var ama millet yok. Ama hiç merak etmeyin. 14 Mayıs'ta hepsi de siyaset arşivinin tozlu raflarındaki yerini alacak. Biliyorsunuz önce Bay Kemal idi, sonra Bay Bay Kemal oldu. Seçimden sonra da vay vay Kemal olarak siyasi hayatına veda edecek. Şimdi, Adana'dan öyle bir ses verin ki yankısı seçim gecesine kadar dinmesin. Hazır mıyız? Pazar günü Türkiye Yüzyılının müjdesini tüm dünyaya duyuruyor muyuz? Pazar günü, Türkiye Yüzyılı için doğru adımlarla 'Yola devam' diyor muyuz? Pazar günü Adana'da tarihimizin rekorunu kırıyor muyuz? Hep söylediğimiz gibi biz 21 yıldır bu ülkede sadece eser ve hizmet siyaseti yaptık. Kimsenin kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine bakmadan herkesi demokrasi ve kalkınma atılımlarımızla kucakladık. Ülkemiz adına verdiğimiz mücadelede karşımıza çıkan engelleri Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle aştık. Ülkemize eser vermekten, milletimize hizmet etmekten alıkoymak isteyenlerin önümüze çıkardıkları engelleri sizlerle beraber aştık. Kimsenin ne bizi korkutup yolumuzdan döndürmesine ne de yaptığımız eser ve hizmetlerin önüne geçmesine izin vermedik."
'EN ÇOK SALDIRIYA UĞRADIĞIMIZ ALANLARDAN BİRİ EKONOMİ'
Ekonomide yaşanan sıkıntılar konusunda dertleşmek istediğini belirten Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Ülkemizi büyütürken, geliştirirken, güçlendirirken en çok saldırıya uğradığımız alanlardan biri ekonomi. Biz, küresel finans krizi ülkemizi teğet geçecek dediğimizde birileri felaket tellallığı yapıyordu. Ardından gezi olaylarıyla başlayan sürecin her aşamasında ekonomimiz de hedef alındı. Sokakları karıştırdılar. Terör örgütlerini ve darbecileri kullanarak istediklerini elde edemeyince bu sefer doğrudan aşımıza, ekmeğimize, boğazımızdaki lokmaya kan doğramaya kalktılar. Hatırlarsanız, dünyada eşi benzeri görülmemiş şekilde sosyal medyada Türkiye ekonomisini mahvetme naraları atıldı. Muhalefet tarafından yine aynı dönemde Türkiye'ye yatırım yapmayın çağrısı yapıldı. Türk ekonomisini kötülemek için batılı kanallara şikayet dahil her türlü ihaneti sergilediler. Biz milli güvenliğimize yönelik saldırılara cevabımızı nasıl kendi savunma sanayimizi kurarak, sınır ötesi harekatlarımızı yaparak cevap verdiysek ekonomimize yönelik tuzakları da kendi ekonomi politikalarımızı hayata geçirerek göğüsledik. Elbette sıkıntılar çektik ama hamdolsun hepsi çökertildi. Salgın gibi küresel bir felaket dönemini ülkemiz için fırsata dönüştürmeyi başardık. Kur hareketleri üzerinden yaşanan dalgalanmaları, milletimizin her kesiminin refahını, kendi kaynaklarımızdan elde ettiğimiz gelirlerle yükselterek dizginledik. Karadeniz gazı, bu gayretlerimizin en önemli sonuçlarından biridir. Şimdi buna Gabar'da bulduğumuz petrolü de ekledik. Güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir kaynaklarda Avrupa'da ilk sıraya çıktık. Savunma sanayi ürünlerimize harcadığımız kaynak ve vakit artık kazanç olarak geri dönmeye başladı. Organize sanayi bölgelerimizdeki fabrikalarımız, endüstri bölgelerimiz, ülkemizin her köşesine yayılan üretim tesislerimiz harıl harıl çalışıyor. Bu şekilde ülkemiz hem dışa bağımlılıktan kurtuluyor hem de çok ciddi gelir kaynağı elde ediyoruz. Peki, bu şekilde elde ettiğimiz milyarlarca doları ne yapacağız? Biliyorsunuz hükümetlerimizin ilk dönemlerinde tüm gücümüzü ülkemizin altyapı eksiklerinin tamamlanmasına verdik. Okul, hastane, konut, baraj, yol, köprü, tünel yaptık velhasıl. Hamdolsun altyapımızı önemli ölçüde tamamladık. Artık elimizdeki kaynakları milletimizin refahını yükseltmek için daha fazla kullanma imkanına sahibiz. Halihazırdaki tabloya göre, önümüzdeki dönemde 100 milyar doları bulacak bir kaynağı bu şekilde milletimizin emrine vereceğiz. Bununla çalışana, emekliye, kadına, gence, engelliye, üreticiye, ülkemizdeki her kesime destek olabileceğiz. Yani Bay Bay Kemal gibi Londra'nın tefecilerinden 300 milyar dolar alacakmış. İnandınız mı? İnanıyor musunuz? Ya böyle bir yalancıya bu güzelim ülke teslim edilir mi? Fakat biz ne yapıyoruz? Doğal gaz ve petrol gelirlerimizin bir kısmıyla aile ve gençlik bankası kuracağız. Bizimki artık kaynağımız ortada. Bu banka vasıtasıyla ev hanımlarımızın emekliliğine, primlerinin üçte birini ödeyerek katkı sağlayacağız. Gençlerimizin eğitimden istihdama kendi işini kurmadan evliliğine kadar attıkları her adımda yanlarında yer alacağız. Evlenecek gençlerimize 150 bin lira, faizsiz, ilk 2 yılı ödemesiz 4 yıllık kredi vererek düğünlerindeki ilk hediyelerini biz takmış olacağız. Her hanede en az 1 çalışan olmasını sağlayacağız. Her bir hanemizin asgari bir gelir seviyesinin altında kalmamasını temin edeceğiz. Kadını ve genciyle aile yapımızı güçlendirecek daha pek çok adım atacağız. Bunun için 14 Mayıs'ta Türkiye yüzyılına sıkı sahip çıkmamız gerekiyor."