Star'ın başlamadan gündem olan dizisi Avlu, yayınlanan ilk bölümleriyle beğeni topladı. Milliyet Gazetesi yazarı Ali Eyüboğlu, Avlu setini ziyaret etti ve başrol oyuncularıyla röportaj yaptı.
Ali EYÜBOĞLU / MİLLİYET
Oyunculara birer konteyner
Ara sezonda başlayan bir dizi, şayet mevcutlardan farklıysa, seyirci genellikle ödüllendiriyor onu… StarTV’nin ‘Avlu’su onlardan biri… Demet Evgar, Ceren Moray, Nursel Köse, Kenan Ece, TeomanKumbaracıbaşı, Rüçhan Çalışkur ve Şebnem Dönmez’in oynadığı projenin yönetmen koltuğunda Yüksel Aksu gibi mizah ustası biri var. ‘Avlu’nun senaristi de Ahmet Yurdakul gibi usta bir kalem...
Dizi stüdyoda çekiliyor, ama Samandıra’daki plato, hapishane gibi ürkütücü.
Hapisteki 15 kadının dramını anlatan ve sloganı “Bir avluya kaç
hayat sığar?” olan
‘Avlu’da, oyuncuların dinlendiği yerler bile farklı. Limon Yapım,
oyuncularına karavan yerine konteyner tahsis etti. Evgar, Moray ve
Köse’yle kulis olarak kullandıkları konteynerlerinde konuştum.
DEMET EVGAR
‘Kalbi dayanmayanlar ve çocuklar izlemesin’
- Yıllardır dizi çekmeyen Demet Evgar, ne oldu da ‘Avlu’ya “Evet” dedi?
Bir kere kadın işi olması, ekibin bu kadar kuvvetli olması ve Yüksel’in (Aksu) bu dizide oluşu çekti. Çünkü onun kurduğu dünyayı çok seviyorum. Eskiden beri tanıyorum. Hayata bakışını da biliyorum. İronik ve organik bir şekilde birleştiriyor hikayeleri. Format olması da ilgimi çekti.
- ’Avlu’nun hedef kitlesi kim? Kadın mı, erkek mi, çocuk mu?
Bizim dizide farklı bir şey söz konusu. Genelde erkeklerin kadınlara yaptığı şiddeti görüyorduk televizyonlarda, fakat kadının böyle bir şey yapıyor olması Türkiye için yeni. Her kesimin ilgisini çekeceğini düşünüyorum çocuklar hariç.
Bence insanlar çocuklara izletmesin. Kalbi dayanmayanlar da izlemesin.
- Kadına şiddet konusunda neler söylersin?
Bu büyük bir acı. Kanayan, ama müdahale edilmeyen bir yara. Dizide oynadığım karakter, kadınların uzak olmadığı biri. Severek evlendiği bir kocası var. Ancak evliliklerin çoğu, genelde erkeğin değişmesiyle başka bir aksa kayıyor. Kadın ise çocuk veya başka bir şey için kalıyor. Aslında bir nevi hapis hayatı yaşatıyor kendine. Burada hapse girdikten sonra kadının biraz da kendini keşfi var. Belki de bir nebze özgürleşiyor içeride...
- Yönetmeniniz Yüksel Aksu’nun kafasına uygun güzel bir ironi…
Hepimizin kafasına uygun olduğu için ‘Avlu’da buluştuk. (Gülüyor.)
CEREN MONAY
‘Efsun’ karakterine çok şey borçluyum’
- Bu dizinin neyi seni cezbetti?
Neyi çekmedi ki! Senaryosu, kadın hikayesi olması, olayları anlatma biçimi ve kadrosu tabii ki… ‘Daha başka ne olabilir ki!’ deyip atladım. Teklif edilen rol Azra’ydı, başka bir rol de gelseydi kabul ederdim. Çünkü bütün karakterler şahane. Komple projeye ‘Evet’ dedim aslında, Azra da işin nazarlığı oldu.
- Role nasıl hazırlandın? Dizinin orijinalini mi seyrettin?
Karaktere hazırlanırken dizinin orijinalini seyretmekten kaçındım, şimdi şimdi bakıyorum. Yüksel’le çalışmak büyük şans. Çünkü rolle ilgili komple done veriyor eline, “Bu kızda bu var, bunda bu var’ diye. Ayrıca hapis yatanlarla konuştum. İçeri her tokanın sokulmayacağından hapishanelerde gerçekten koğuş ağaları var mı ya kadar birçok şeyi öğrendim. Çünkü hayatın içinden bir şey yapıyoruz. Bir falso, inandırıcılığı yok edebilir.
- Ceren Moray, ‘O Hayat Benim’e ne borçlu?
Birincisi ‘O Hayat Benim’ dizisine, ikincisi orada canlandırdığım Efsun’a, üçüncüsü de Efsun’u üretmemdeki bütün bileşenlere, senaryosundan yapımcısına ve oyuncu arkadaşlarıma kadar çok şey borçluyum. Hayatım boyunca unutmayacağım, unutamayacağım bir karakter çıkarmama yardımcı olan o bütüne çok şey borçluyum.
Röportajın devamını okumak için TIKLAYIN