CHP'li Haluç Koç: Taraf Gazetesi'ne yapılan suç duyurusunu kınıyoruz

Haluk Koç, Taraf Gazetesi ve yazarları hakkında yapılan suç duyurusunu protesto ettiklerini söyledi.

Google Haberlere Abone ol
CHP'li Haluç Koç: Taraf Gazetesi'ne yapılan suç duyurusunu kınıyoruz

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, Taraf Gazetesi ve yazarları hakkında yapılan suç duyurusunu protesto ettiklerini belirterek, "Yayın politikası, izlediği çizgi ne olursa olsun, bir basın organına ve yazarlarına, Başbakan ve talimatıyla altındaki bir takım kurumların suç duyurusunda bulunulması kabul edilemez, şiddetle kınıyoruz" dedi.



CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkalığında Genel Merkezde toplandı. Gündemdeki gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenleyen Koç, gazetelerdeki "yazar kıyımının" son sürat devam ettiğini ifade ederek, "Belirli grupların Başbakan'ın vesayeti ve AKP karargahının bilgisi dahilinde yayın yapan gazetelerinde, yazar kıyımı devam ediyor. Son olarak Vatan Gazetesi'nde Ruhat Mengi, Güngör Mengi'nin işlerine son verildi, Vatan'ın içi boşalmaya devam ediyor. Demek ki ileri demokrasimizde, sadece Başbakan methiyesi yapan, yapıcı ve yol gösterici eleştirilere tahammül edilemeyen bir iklim ne yazık ki sürmeye devam ediyor" dedi. Tüm haberlerin Başbakan ve icraatlarına odaklanmak zorunda olduğunu ve tek sesli medya oluşturulmaya çalışıldığını belirten Koç, "Günde iki saat canlı yayın konuşması artık Başbakanı kesmiyor, yakında günde 24 saate çıkacak" diye konuştu.



"13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BİR GÜN DAHİ GECİKTİRMEDEN KARARIN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMELİ"



Anayasa Mahkemesi'nin CHP Milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal kararına da değerlendiren Koç, kararın oy birliği ile alındığını vurgulayarak, "Daha önce üçüncü yargı paketi çıkartıldığında, "tutuklama hiçbir zaman bir mahkumiyete dönüşmemelidir' sözlerini hükümete yakın birçok çevreden duymuştuk. Adli kontrol mekanizması getirilmesine rağmen, mahkemeler siyasi intikam kokan davalarda, tutuklu vekiller için bu yöntemi ne yazık ki uygulamadılar" dedi. 



Anayasa Mahkemesi'nin kararı ilgili mahkemeye, yani İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne muhatap olarak gönderdiğini de belirten Koç, "Dünden beri bu mahkeme mi yoksa Yargıtay mı değerlendirme yapacak tartışmaları yürüyor. Bu tartışmalar abestir, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın muhatabı ilk kademe mahkemedir, gerekçeli karar yazılmamıştır. 13. Ağır Ceza Mahkemesi bir gün dahi geciktirmeden Anayasa Mahkemesi'nin kararının gereğini yerine getirmek zorundadır. Bir gün dahi geciktirilmesi ihlal suçunun devam ettiğini gösterecektir. Bu karar, uzun tutukluluk halinin Anayasa'nın 19. maddesine ve seçilme hakkını düzenleyen 67. maddeye aykırı olduğu tespitini yapmaktadır. Umuyoruz açık, hukuki netlik karşısında gecikmeden Balbay ve diğer tutuklu milletvekilleri tahliye edilirler" diye konuştu.



TARAF GAZETESİ'NE YAPILAN SUÇ DUYURUSU



Taraf Gazetesi ve yazarları hakkında yapılan suç duyurusunu ise protesto ettiklerini belirten Koç, "Yayın politikası, izlediği çizgi ne olursa olsun, bir basın organına ve yazarlarına, Başbakan ve talimatıyla altındaki bir takım kurumların suç duyurusunda bulunulması kabul edilemez, şiddetle kınıyoruz" dedi.



Taraf Gazetesi deyince "demokrasi ve bavul" arasında da bir geçiş yapılmak zorunda olduğunu belirten Koç, "Bavul anlayacağınız Türkiye'de demokrasi aksesuarı oldu" dedi. "Bavul"dan 2004 yılında ki MGK kararlarına ait ıslak imzalı belgeler çıktığını anımsatan Koç, şunları dedi:



"Bu belgelerle, deyim yerindeyse takke düştü, kel göründü. Burada sormak lazım, delikanlıyım diye afra tafra atanlar, dönemin Jandarma Genel Komutanına "kes sesini' diye haykırdığını tefrika yapıp, ortalığa satanlar, rahmetli Erbakan'a "dik duramadı' diye arkasından söylenmedik laf bırakmayanlar... Tam takım olarak ofsayta düşmüş durumdalar. Benzer belgelere dayanarak müebbet hapse mahkum ettirdikleri İlker Başbuğ ve ona isnat edilen suçun benzerinin işlenmiş olduğu ortaya çıkıyor. Tablo çok vahim. Şimdi bu belgede belirtilen gerekçelere göre, kendilerine komşu gördükleri bahçedekileri de fişlemişler, takip ettirmişler, vesika çıkarmışlar ve gereğini de yapmışlar."



"RÖGARLARDAN PİSLİK FIŞKIRIYOR"



Başbakan'a kendi ifadeleriyle yüklenen Koç, şöyle devam etti: "Bavulun başka bölmelerinde başka belgeler ortaya çıkarsa, mesela İmralı'daki görüşmelerin tutanakları ortaya çıkarsa ne olacak? Bu ülkede yurt severler üniversite öğretim üyeleri, aydınlar, gazeteciler, mahkum edilirken, o zaman ki MGK kararlı neden mahkemelerden gizlendi? Özel yetkili dikta mahkemeleri neden bu soruyu sorgulamadı, artık mızrak çuvala sığmıyor, rögarlardan pislik fışkırtıyor. Ortak bavullarla seyahat edenler şimdi artık bavulları ayırmaya başladı. Başbakan çok sevdiği bir söz var, "Men dakka dukka' der. Yani eden bulur. Yani bavulda da bulur, belgede de bulur, kasette de bulur, yargıda da bulur, sandıkta da bulur, kul karşısında da Allah karşısında da vebalini bulur."



"TÜRKİYE'DE "KÜRDİSTAN' ADLI BİR BÖLGE YOKTUR"



Koç, TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek bütçe tasarısıyla ilgili BDP'li komisyon üyelerinin yazdığı ve Doğu-Güneydoğu bölgelerinin "Kürdistan" olarak tanımladığı muhalefet şerhine ilişkin, "Şunu açıkça ifade edelim, Türkiye'de "Kürdistan' adlı bir bölge yoktur. Türkiye'nin bütünlüğü artık seçim hesaplarında da kurban edilir duruma gelmiştir. Bunlar Meclis'teki resmi belgelerde yer almaktadır. Şimdi ota kuşa, havaya suya konuşan Meclis Başkanına, Meclis'i yöneten kişiye bir görev düşüyor, buna bir yorum getirmesi lazım" dedi. 



Bu durumun asıl sorumlusunun doğrudan Başbakan Erdoğan olduğunu söyleyen Koç, "Bu yolun taşlarını döşeyen, bu yolun siyasette açılmasını sağlayan, bu terminolojiyi siyasete sokan, sokturan, sokulmasına göz yuman, zemin hazırlayan bizzat Başbakan Erdoğan'dır" diye konuştu.



"AÇIK HAVA HAPİSHANESİNE DÖNDÜRÜLEN BİR TÜRKİYE VAR"



Koç, hükümetin açıkladığı Demokratikleşme Paketiyle ilgili de eleştirilerde bulundu. Pakette bir demokratikleşmeden bahsetmenin mümkün olmadığını ifade eden Koç, "İsmiyle orantılı, ismiyle uyumlu olmayan bir paket" değerlendirmesinde bulundu.



Koç, yüzde 10 seçim barajını kaldırmaya cesaret edemeyenlerin, seçimlerde yüzde 3 oy oranını geçen siyasi partilere Hazine yardımı yapılmasıyla durumu kurtarmaya çalıştıklarını ifade etti.



Toplantı ve gösterilerde katılımcıların ve konuşmacıların ses ve görüntüleri kolluk tarafından kaydedilmesini öngören ve "Göstericilerin fişlenmesi" olarak yorumlanan düzenlemeyle ise fişlemenin artık yasal bir çerçeveye büründüğünü belirten Koç, pakette Gezi Parkı, ODTÜ ya da HES gibi gerçekleştirilen eylemlere yönelik cezai önlemler alınmasının da yer aldığını kaydetti. En meşru, demokratik, anayasal gösteri yapma hakkının kısıtlandığını savunan Koç, "Neresi demokratikleşme? Tam tersine açık hava hapishanesine döndürülen bir Türkiye var. Gezi Parkı ve ODTÜ'de olduğu gibi kamu kurumu tarafından yürütülen bir proje, bu faaliyetleri engelleyenlere 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilebilmesinin yasaya zerk ediyor. Yani Ali İsmail'de çalışan sopalar, atılan dayaklar, öldürülen canlar yetmedi, şimdi hapisle bir tahdit getirmeye çalışıyorlar" diye konuştu.



SİYASİ PARTİLERE ÜYELİKLE İLGİLİ ANAYASA VURGUSU



Siyasi Partilere üyeliği yasaklayan hükümlerin arasından "terörden eyleminden mahkum olma" kriterinin de kaldırıldığını belirten Koç, "Seçme hakkı noktasında hükümlü de olsa bir kısıtlama getirilmesi düşünülemez. Fakat seçilme noktası Anayasamızın 76. maddesinde ve ilgili mevzuatta belirtilmiş durumda. 



Seçilme hakkı Anayasa değişikliği olmadan ve bağlantılı olarak ilgili kanunda değişlik yapılamadan mümkün değil olarak gözüküyor. Fakat yolu bir kere açmaya gör. "Sen hangi pazarlık noktasında, kimlerle ne konuştun, ne pişirdin, açıkla' demiştik. Oradaki verilen sözlerden, bu açılan kapıdan daha sonra Anayasa'nın 76. maddesi değişikliğe uğratılabilir mi, bu zaman içerisinde netleşecek bir durum" dedi.



"CHP'NİN SÜREÇLE İLGİSİ YOK"



Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Koç, "Hükümetle cemaat kavgasında, CHP nerede?" sorusuna, "Biz kim olursa olsun hakkın, hukukun yanındayız. CHP kurumlarının vesayet altında olmadığı bir özgürlükçü demokrasiden yana. CHP'nin sizin kavga olarak yorumladığınız süreçle hiçbir ilgisi yok.



Rotamız, çerçevemiz, pusulamız demokrasi, özgürlükler, kurumları çalışan kurallı bir demokrasi" yanıtını verdi. 

Koç, "Yerel seçimler için CHP'nin adaylarını ne zaman göreceğiz?" sorusu üzerine de birçok yerde adaylarının belirlenmiş durumda olduğunu ancak tüzüğe göre belli olan adayları PM'nin oylaması gerektiğini, sürecin de bu yönde işlediğini belirtti. (ANKA)


Sıradaki Haber İçin Sürükleyin