CHP milletvekilleri, Gezi olaylarında polisin orantısız güç
kullanmalarının ardından Meclis’e ilginç bir kanun teklifi getirdi.
CHP’liler, güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanması veya kanuna
aykırı emirleri yerine getirmesi nedeniyle yaralanan, hastalanan,
engelli hale gelen veya ölenler ile yakınlarının, Nakdi Tazminat ve
Aylık Bağlanması Hakkında Kanun'un kapsamına alınmasını öngören
kanun teklifi verdi.
CHP İzmir Milletvekilleri Hülya Güven, Alaattin Yüksel ve Mustafa
Moroğlu ile CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun TBMM
Başkanlığı'na sunduğu teklif, Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması
Hakkında Kanun'da değişiklik yapıyor. Teklifle, Nakdi Tazminat ve
Aylık Bağlanması Hakkında Kanun'un amacına, güvenlik güçlerinin
sadece maruz kaldıkları değil, orantısız güç kullanmak veya kanuna
aykırı emirleri yerine getirmek suretiyle neden oldukları ölme,
yaralanma ve engelli hale gelme de ekleniyor.
Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun'un kapsamına,
Anayasa Mahkemesi veya AİHM kararıyla güvenlik güçlerinin orantısız
güç kullanması veya kanuna aykırı emirleri yerine getirmesi
nedeniyle yaralandığı, hastalandığı, engelli hale geldiği veya
öldüğü tespit edilen kişiler ve yakınları da alınıyor.
“TERÖRDEN ZARAR GÖRENLERLE AYNI HAKLAR
VERİLSİN”
Bu kişiler, Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki, konut kredisi,
yurt içinde ücretsiz seyahat, yurt dışında tedavi, ücretsiz yurt,
huzurevi, özel rehabilitasyon ve bakım merkezi hizmetleri gibi hak
ve olanaklardan yararlanacak. Bu durumda olan kişilerden ölenlerin
iki yakınına, engelli hale gelip de çalışabilir durumda olanların
kendilerine, çalışamayacak durumda olanların ise eş veya
çocuklarından birisine, eşi ve çocuğu yoksa kardeşlerinden birisine
kamuda istihdam hakkı sağlanacak.
“TEKLİFTEN ÖNCE MADUR OLANLAR DA KANUNDAN
FAYDALANSIN”
Kanunun yürürlük tarihinden önce yaşanan orantısız güç kullanma
veya kanuna aykırı emirlerin yerine getirme olaylarında
yaralandıkları, hastalandıkları, engelli hale geldikleri veya
öldükleri AİHM kararlarıyla tespit edilenler de kanun kapsamına
alınacak.
Teklifin gerekçesinde, Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nde, "Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur. Hiç
kimsenin yaşamına kasten son verilemez", BM Medeni ve Siyasi Haklar
Sözleşmesi'nde, "Her insan doğuştan yaşama hakkına sahiptir. Bu
hak, hukuk tarafından korunur. Hiç kimse yaşama hakkından keyfi
olarak yoksun bırakılamaz" yazıldığı anımsatıldı.
Türkiye'de, güvenlik güçlerinin haksız ve orantısız kuvvet
kullandığı veya kanuna aykırı emirleri yerine getirmek suretiyle
meydana gelen olaylar nedeniyle her yıl onlarca kişinin, yaşama
hakkından yoksun bırakıldığı belirtilen gerekçede, şunlar
kaydedildi:
“6 YILDA 129 KİŞİ ÖLDÜ”
"2007'den bugüne kadar sadece polis şiddeti nedeniyle ölenlerin sayısı 129'a yükselmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2000-2011 yılları arasındaki dönemde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Yaşam Hakkı" ve "İşkence Yasağı" başlıklı maddelerinin esas yönünden ihlal edildiğine ilişkin 64 karar vermiştir. Verilen ihlal kararları sonucunda Türkiye, başvuru sahiplerine 4 milyon 573 bin 976 Avro tazminat ödemiştir. Devletin güvenlik güçlerinin neden olduğu haksız ve orantısız güç kullanımı nedeniyle ortaya çıkan can kayıplarının, yaralanmaların ve engelli hale gelmelerin hiçbir şekilde telafisi mümkün değildir. Devletin en başta gelen görevi yurttaşlarının can güvenliğini sağlamak olduğuna göre bizzat kendi güvenlik güçlerinin haksız ve orantısız güç kullanarak ölmelerine yol açtığı kişilerin yakınları ile yaralanan veya engelli hale gelen kişilere karşı yükümlülüklerini kabul etmesi ve yasal düzenlemelerle üstlenmesi gerekir." (aa)