Muhalafet partilerle tek tek görüşme gerçekleştiren HDP heyeti, sabah saatlerinde DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile bir araya geldi.
HDP heyeti, DEVA Partisi ziyaretinin ardından CHP Genel Merkezi'nin yolunu tuttu.
HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile beraberindeki heyet, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştü.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ziyaret sonrası açıklamalarda bulundu. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, basın mensuplarına ortak soru almama kararı alındığını belirtti.
Buldan'ın açıklamasının satır başları şöyle oldu:
Elbette Türkiye'nin temel sorunları konusunda her parti kendi görüşünü sunar biz de bugün bunu yaptık. Türkiye'nin acil çözülmesi gereken sorunları bellidir.
Muhalefet partileri olarak bunun sorumluluğunu taşıyarak bunların nasıl çözülebileceğini ve Türkiye'nin bir geçiş sürecinde yapılması gerekenleri konuştuk ve görüş alış verişinde bulunduk.
Bir kriz süreci yaşıyoruz. Bugün Türkiye'de çoklu krizleri yaşıyoruz. Her alanda krizin olduğu bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Ekonomik, sosyal, siyasal krizler başta olmak üzere adalet konusunda da hukuk konusunda da büyük bir kriz yaşandığını da özellikle belirtmek isterim.
Çünkü bugün aynı zamanda Roboski Katliamı'nın 10. yıl dönümü. Hepimiz çok yakından takip ediyoruz. Roboski Katliamı'nın gerçek failleri henüz ortaya çıkmadı ve yargılanmadı. Yine Emine Şenyaşar'ın bir adalet arayışı var. Dolayısıyla bütün bu meseleleri çözmek üzere Türkiye'nin yeni bir anlayışa ve yeni bir yönetime ihtiyacı var. Bu da tabii bir erken seçim kararıyla mutlaka Türkiye'nin gündemine gelecektir.
Erken seçim kararıyla birlikte Türkiye yeni bir yönetimi, anlayışı mutlaka görecektir. Biz görüşlerimizi sayın genel başkana ifade ettik. Bir ortak önerge ile bir erken seçim isteme talebini gündeme getirme teklifini sunduk sayın genel başkana. Bize en kısa zamanda bu konuyla ilgili görüşlerini iletecekler.
Mithat Sancar'ın açıklamaları şöyle oldu:
Türkiye'nin çoklu kriz sürecinde olduğu konusunda hem fikiriz. Bu krizlerden çıkış yollarını diyalog ve tartışma yoluyla bulabiliriz.
Eğer Türkiye'de her alan demokrasi yok ediliyorsa bizim toplumsal zeminde ve muhalefet partileri arasında bunu canlandıracak yolları kurmamız gibi bir görevimiz var. Biz ülkeye demokrasiyi getirmeyi vaat ediyorsak bunu öncelikle kendi ilişkilerimizde topluma göstermemiz gerekiyor.
Bu çoklu krizler bir yönetim krizidir ve aynı zamanda bir yönetim sistemi krizidir. Yönetim krizini birlikte aşmak gerekiyor. Bu yönetimin gitmesi yönetim sisteminin değişmesinin başlangıcı olacaktır.
Erken seçim talebimizin temelinde de bu yatıyor. Bugün halkın yaşadığı çok ağır sorunlar var. Yoksulluk, açlık, adaletsizlik... Bunlar da bizim halkı korumak için ortak davranma yükümlülüğümüzü yeniden gündeme getiriyor. Seçimlere kadar da yapmamız gereken de bir çok şey var.