CHP Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel, Deniz Gürel’in hazırladığı Ankarada Neler Oluyor programına konuk oldu.
Adıgüzel'in açıklamalarından açıklamalar şöyle:
Bu kadar gergin bir seçim sürecinin yürümesi bizi de üzüyor. Çünkü seçimler 14 Mayıs, bizim için demokrasi sınavı olacak. Orada gerçekten düzgün bir seçimi atlatmış olmamız dünyadaki itibarımız için çok önemli. Türkiye demokrasisi için bir dönemeç bu. Görüyoruz ki hem dijital medyada çok belaltı oynayan ve alçakça saldırılar yapanlar var. Aynı zamanda sahayı germeye çalışanlar var. Adaylara siyasetçileri hedef alan, hatta tehditlere varacak kadar saldırılar var. Ekrem İmamoğlu'nun Erzurum'da yaşadığını, çocuklarının kafalarından kan akması, Türkiye'yi derinden üzdü. Türkiye'de düğün bayram havasında, ki deprem yaşadığımız için seçim süreci de daha sakin gidiyor, pazar gününün de böyle geçmesini umuyoruz.
Görüyoruz ki demokrasiyi hala hazmedemeyenler var. Çeşitli oyunlarla, alçakça saldırılarla siyasetçileri yolundan döndürmeye çalışıyorlar. Bir siyasetçi yola çıkmışsa birçok şeyi göze almıştır. Üzüldüm Ata İttifakı adına. Ve böyle bir şeye karşı biz her zaman demokrasinin yanındayız.
İnce'nin çekilmesinden önce Türkiye siyasetinin neden bu kadar gerildiğini ve çirkinleştiğini iyice bir incelemek gerekiyor. Biraz geriye gidin genel başkanımıza Artvin'de bir saldırı oldu hatırlıyorsunuz. Biraz daha devam edelim 2019'da seçimleri kazandık; İstanbul'u Ankara'yı, Adana'yı CHP kazandı. Bir normalleşme beklerken Çubuk'ta akılalmaz saldırılar oldu. Yine sosyal medyada çeşitli yerlerde itibar suikastları oldu. Mafyaların siyasete bulaştığını gördük, genel başkanları tehdit ettiğini gördük.
Muharrem İnce'ye yapılan tam bir alçaklıktır. Bunun arkasında hangi yapılar varsa ortaya çıkarılmalıdır. Çünkü Muharrem İnce bizim de tanıdığımız, genel başkanımızın 'gel Halil İbrahim soframıza' otur dediği bir CHP'de yetişmiş bir siyasetçidir. Çok üzüldüm.
Bunların kaynağının da çeşitli odaklar olduğunu her fırsatta söylüyoruz. Ama genel başkanımız net bir tavır koymuştur. Muharrem İnce'yi masaya davet etmiştir. Şunu da söylemiştir; Bunun arkasında hangi odaklar varsa biz bunlara karşı gerekeni yaparız. Bu karalama propagandasını yapanları da 14 Mayıs'tan sonra da ortaya çıkarırız.
"İNCE'NİN OYLARINA TALİBİZ"
Biz, Türkiye ve yurt dışındaki 64 milyonun oylarına talibiz. Onun için biz İnce'ye destek veren seçmenlerimizin de oylarına talibiz. Orada da bizim projelerimizin, Türkiye'yi getirmek istediğimiz noktanın onları mutlu edeceğini, daha huzurlu, büyüyen bir Türkiye de yaşayacaklarını ikna edeceğini düşünüyoruz. Onun için sizin aracılığınızla da İnce'ye destek veren seçmenlerimizin de desteğini istiyorum. Gelin bu işi ilk turda bitirelim.
Pazar günü çok umutluyuz. Aslında bu bir maraton. Maratonun son düzlüklerine gelindi. Çok büyük bir fark var. Sayın genel başkanımız 13. cumhurbaşkanı adayımız Kılıçdaroğlu önde. Biraz daha devam ettirirse bu temposunu ilk turda kazanıyor. Bunu böyle görün. Kazanma sınırını geçtiğini düşünüyorum. İlk turda kazanma şansı olan tek bir kişi var o da Kılıçdaroğlu. Diğerlerinin ilk turda kazanma şansı yok. Bu da şunu gösteriyor ki; eğer seçmenimiz bu iş tek turda bitsin diyorsa pazar günü sandığa gidecek, pazar günü bu işi bitirecek. Ben güçlü bir oranla da bu işi bitireceğimizi düşünüyorum.
İlk turda kazanacağımıza inanıyoruz. Ama takvimi hazır 2. tur süreci de var. Birçok planlarımız hazır.
SEÇİM GÜVENLİĞİ ENDİŞESİ VAR MI?
Hepimizin beklentisi ve isteği 14 Mayıs'ın bir demokrasi bayramı olması. Herkes oyunu kullansın, huzur içinde geçsin o gün. Hiçbir sorun yaşamayalım. Özellikle muhalefet seçmenin aklında soru işaretleri olması da çok doğal. 2017 referandumunu yaşamış seçmenimiz. 2019 İstanbul seçimlerinin haksız, hukuksuz yere hala da neden iptal edildi belli olmadan iptal edildiğini yaşamış. Böyle olunca kurumlara olan inanç azalmış durumda. YSK'ya karşı bir inançsızlık var. Anadolu ajansını hatırlayın 31 Mart akşamı. 1 seviye kadar getirdi 3 saat içerisinde. Doğru olmayan sonuçlarla sonradan ortadan kayboldu. Seçmen diyor ki yine bunlar aynsıını yapar. Binali Yıldırım çıktı ne dedi? "Ben kazandım." dedi. Yetmedi Bayram Şenocak çıktı, 3 bin küsür oyla kazandık dedi. Halbuki o saatlerde biz 27, 28 bin oyla kazandığımızı görüyorduk. Buna rağmen yetmedi bilboardları donattılar. Böyle olunca sonrada 17 gün oy saydırıp, kaybettiği seçimi erteeyince vatandaşta diyor ki, bunlar maç oynanırken kural değiştiriyor, bunlar kaybedince mızıkçılık yapıyor. Böyle olunca da bir hassasiyet var. Seçim gecesi neler yaparlar. Kaybedince 21 yıllık iktidarları bitiyor, bunu da hazmedemezler diye bir düşünce var vatandaşlarda. Bizde buna karşı diyoruz ki, biz siyasi partiler olarak elimizden gelen önlemleri alıyoruz. İnşallah hiçbir sorun olmaz. Bu ülkede sağduyulu vatandaşlarımız bu süreci hiçbir sorun olmadan aşar. Birsorun olacaksa da hemen oraya gider müdahale eder. AK Parti'nin 8 yıllık Meclis deneyimimde gördüğüm en büyük varlığı da aslında o sandıktan çıkmış olmak. Yani Milli iradeye dayanmak. Eğer sandıktan çıkmamışsanız, Milli İradeye dayanmıyorsanız bir karşılığınız olmaz.
Fakat zor bir gece olabilmek ihtimalini gören seçmenlerimizde kaygılanıyorlar. Ancak bizim bir seçim güvenliği komisyonumuz var. Örgütten Sorumlu Oğuz Kaan Salıcı, Seçim ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Muharrem Erkek, Yurt Dışı Birliklerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Bülent Tezcan, Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Sorumlu ben ve Parti Okulu'ndan Sorumlu Koordinatörümüz Aytuğ Atıcı'nın olduğu bir komisyon var. Bu komisyon 1-1,5 yıldır çalışıyor. Parti okulumuzun 4 bin eğitmeni var, 2 bini aktif.