Canan Kaya / Medyatava
Poyraz ve Karayel dizisinin fenomen karakterlerinden “Zülfikar”la gönüllere taht kuran Celil Nalçakan, 2 yıl aradan sonra FOX’un yeni dizisi “Bir Aile Hikâyesi”yle karşımızda artık…
Amerikan yapımı “This is Us”tan uyarlanan dizide “Cem” karakterine hayat veren Nalçakan, Zülfikar’ın aksine bu kez daha sakin bir adamı canlandırıyor.
Nalçakan’la, hem yeni dizisi “Bir Aile Hikâyesi”ni, hem de Zeki Alasya ile yaşadığı değerli anıyı konuştuk. Ara ara Zülfikar’ın kulağını da çınlattığımız röportajda, kitap müjdesi de aldık…
Neden 2 yıl ara verdiniz televizyona?
Aslında ara vermedim. Fakat her iş çok uzun soluklu olamayabiliyor. Bir de her işin başrolü senaryo bence. Doğru senaryo olduğu vakit devam da ediyor haliyle. Bu işte bir hayır varmış diye düşünüyorum. Çünkü ben de izleyen herkes gibi çok seviyordum bu diziyi.
Dizinin orjinali “This is Us”ı izlemiş miydiniz?
Uyarlanmadan önce izlememiştim. Aslında yapımcımız Fatih Aksoy’la başka bir sebepten dolayı görüşmeye gitmiştim. O da ‘Bir de böyle bir dizi var’ dedi. Ama bu durum için biraz fazla iri olduğumu söyledi. (Gülüyor)
Çok mu kilo almıştınız?
Bir hayli kiloluydum. Sonra 19 kilo vermem gerektiğini söyledi Fatih Aksoy. Birinci bölümü izledikten sonra gittiğim toplantıda “Hemen veriyorum bu kiloları” dedim. Çünkü çok güzel işti.
Hikâyenin en çok hangi bölümü etkiledi sizi?
Şevkat kısmı… Çünkü net bir şekilde hepsi hayatın içindeki tipler. Hepsinin zaafları, hataları var. Bizim işte şöyle bir durum var: Her iyi hata yapabilir ya da her kötü iyilik yapabilir… O yüzden çok gerçek. Öte yandan bu işte en büyük şanslarımdan biri de Songül Öden’le partner olmak…
Paslaşmalar oluyor mu aranızda?
Çok iyi bir meslektaş. İkimiz de gol atmayı çok sevmiyoruz. Paslaşmak daha güzel. Seyirci de o paslaşmayı izlediği için gerçek buluyor diziyi.
Poyraz Karayel dizisinde canlandırdığınız “Zülfikar” karakteri çok sevildi. Hâlâ o karakterle anılmaya devam ediyorsunuz. Bir Aile Hikâyesi’nde canlandırdığınız “ Cem” karakteri “Zülfikar”ı tahtından eder mi?
İkisi farklı süper kahramanlar. Biri Batman ise diğeri Superman. Batman’i izlediğimizde Superman’i unutuyor muyuz? Tabii ki hayır. O nedenle ikisinin farklı kulvarları var.
Benzer yanları yok mu?
Tek bir benzerlikleri var.
Nedir?
Poyraz Karayel’in final bölümünde Zülfikar’la Meltem’in üçüzleri oluyordu. Yani ben artık korkmaya başladım. (Kahkahalar)
Kaldığınız yerden devam ediyorsunuz yeni dizide de sanırım…
Korkmaya başladım çünkü bizim ailede ikizler de var. Aslında ilk başlarda fark etmemiştim bu durumu. Annem söyledi. “Nedir bu üçüz üçüz” dedi. Öyle farkına vardım. Oynadığım karakterlerin vicdan hallerini çok seviyorum. Zülfikar’da da o vardı. Ama baktığınız zaman Zülfikar adam öldürmüş biriydi. Bunun yanı sıra bir köpek için de ağlayabiliyordu. “Cem” karakterinde de böyle bir durum var. Her şeyden önce çok vicdanlı ve çok aşık bir adam. Reyhan’a olan aşkı “Böyle şeyler ancak filmlerde olur” dedirtebiliyor.
Hani çok gerçekti dizi?
Gerçek işte. Film kadar gerçek.
‘Aşk’ kısmı pek de öyle değilmiş ama…
Zaten aşk da öyle bir hal ya… Hakikaten bir salaklaşma hali.
Siz nasıl oluyorsunuz aşık olduğunuzda?
Bilmiyorum, olduğum zaman bir daha röportaj yapalım o zaman söylerim. (Kahkahalar)
Bir röportajınızda “Zeki Alasya’nın babamı ikna etmesiyle oyuncu oldum” demişsiniz. Kısaca anlatır mısınız hikâyesini?
Önceden şimdiki kadar muteber değildi bizim mesleğimiz. Haliyle babam da 'çocuğun geleceği kurtulsun, yine hobi olarak yapar oyunculuğu' duygusuyla Jeoloji Mühendisliği okumamı istedi. 7 yıl okudum ve bitiremedim. Hayalimde hep oyuncu olmak vardı. Sonrasında Türker İnanoğlu’nun okulu TÜRVAK’ın sınavlarına girdim ve kazandım. Babam yine istemiyordu. Mühim de bir sınavdı, 3 kişiyi aldılar zaten. Rahmetli Zeki Alasya o dönem babama “Feridun Bey bu çocuk oyuncu. Siz hayatınızı kaybettiğinizde yapacak belki. Ama illa ki yapacak. Bu bir zehirdir, girmiş kanına. Bari siz yaşarken yapsın da en azından övünürsünüz” dedi. Benim 15 yıl da yapamadığımı Zeki Alasya 15 saniyede yaptı o gün.
Son dönemde dijital platformlardaki yapımlar çok ilgi görmeye başladı. Netflix’i takip ediyor musunuz? Hangi diziler favoriniz?
Netflix izliyorum evet. Takip ettiğim birkaç iş de var orada. Ama iki tür oyuncu var bizde. Birincisi, o dizileri izleyip evde oturup hayıflanan. Kötü kalp yani. Çünkü iş gelmiyor ne yapsın. O kadar kötü kalpli olursan çalışabilir misin… Bir de çalışmaktan diziye bakamayan tayfa var. Çok fazla vakit bulamıyorum ama bir Amerikan ya da İspanyol dizisi izlerken, ‘bizden kim oynardı bu rolü acaba’ diye düşünüyorum.
İzlerken kendinize rol verdiğiniz diziler var mı?
Ben daha çok arkadaşlarıma iş buluyorum. (Kahkahalar)
Yazarlık yönünüz de var tabii…
Evet Kafa Dergisi’ne yazıyorum bir süredir. Dördüncü yıla girdik.
Şiir de yazıyor muşsunuz?
Şiir diye nitelendirmek çok doğru olur mu bilemiyorum…
Serbest şiir mi?
Serbest şiir mantıklı. Galiba önümüzdeki günlerde de Kafa’da yazdığım yazıların tamamından oluşan bir kitap çıkacak. Şu anda baskıda olsa gerek.
Hangi yayınevinden çıkıyor?
İnkılap Yayınevi.
Adı ne?
“Elveda Diyorsun Eyvallah Diyorum…”
Okuru bol olsun diyelim o halde…
Teşekkür ederim.