Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, Sedat Peker hakkında 'Blöf yapıyor, elinde belge falan yok' ifadelerini kullanmıştı.
Suç örgütü lideri Sedat Peker ise, Cem Küçük'ün kendisini hedef alması üzerine kendisine yakın hesaplardan bir video paylaşmış ve sosyal medyada dün ve bugün gün boyunca en çok konuşulanlar arasında girmişti.
Cem Küçük'en ne konuşacağı, ne yazacağı merak edilirken, Küçük'ten bugün dikkat çeken bir yazı geldi..
İşte Cem Küçük'ün Türkiye gazetesindeki "Kendinizi iyi hissetmek için..." başlıklı yazısı
Bugün siyaset dışında bir şeyler yazmak istiyorum. İç politika, dış politika derken bazen kendimizi unutuyoruz.
Gene bir yaz geldi. Sıcaklar bastırdı. Vakit geçiyor. Hazreti Ali’ye atfedilen güzel bir söz var: “Hayat öyle bir geçer ki, hiç yaşamamışa dönersin.”
Gerçekten de öyle. Yaşı ilerlemiş insanlara sorun, o yaşa nasıl geldiler hatırlamıyorlar bile. 40, 50, 60, 70 derken ömür bitiyor. Kimin ne zaman öleceği de belli değil...
O yüzden bu hayatı iyi yaşamak lazım. Tabii iyi yaşamaktan kasıt ne? Yüz sene önce insanların şimdiki şart ve teknolojileri yoktu. Bundan yüz sene sonra nasıl bir imkân olacak bilmiyoruz...
Eflatun’un dediği gibi; hayata fazla hazırlanmaktan insanlar onu yaşayamıyorlar... Bugün yaparım, yarın yaparım diye diye vakit gelmiyor...
Bazı kariyeristler çocuklarının büyüdüğünü bile anlamıyor. İşine fazla odaklananlar önündekini göremiyor.
Bazen insanlar ne zaman bırakacağını bilmiyorlar. Batı’da görüyorsunuz, zirvedeyken bırakanlar oluyor. Ya da emekli oluyor.
Bizde de aslında böyleleri yok değil. Haksızlık yapmayayım. Ünlüyken köye yerleşen, her şeyi bırakıp gözden uzaklaşanlar var. Bir kısmı da çok mutlu. Pişman olan ya da şehre geri dönen az...
Yaş geçmeye başlayınca insan içinden hesap yapmaya, düşünmeye başlıyor. Hayatınızı ve ilerisini düşünüyorsun. Neticede hepimiz öleceğiz. Er ya da geç, kimse kalıcı değil. Kariyer, güzellik, para, sağlık hepsi geçici...
Bazen sevdiğiniz ya da tanıdığınız birinin öldüğünü duyuyorsunuz. “Kansere yakalanmış” diye haber geliyor. Hâlbuki ne ağır süreçler.
Hayatta en unutulmaz dediğiniz şey bile unutuluyor. En büyük acılar unutuluyor. Zaman her şeyin ilacı mı bilmiyorum ama yaraların kabuk bağladığı muhakkak.
Bugünlerde böyle sorgulama yapan çok kişi var. Ağır hayat şartları, yaşananlar insanları böyle sorgulamalara itiyor.
Mutluluk da daimî değil, üzüntü de. Rudyard Kipling’in dediği gibi; ne çok fazla sevinmek ne de çok fazla üzülmek lazım...
Netflix’te iki güzel dizi var. Biri daha önce yazdığım, After Life. Karısını kanserden kaybeden bir adamın hayatta kalma mücadelesi. Üç sezonluk dizi çok iyi ve öğretici. Son sezonu ise ayrıca umut verici.
Diğer dizi The Kominsky Method... Michael Douglas ve Alan Arkin’li dizi iki yaşlı insanın gözünden dünyayı anlatıyor. Birbirleriyle dalga geçmeleri, gelip geçen zamanları, hastalıklarla mücadele ve tabii ki ölüm... Mutlaka izlemenizi öneririm.
Kendinizi iyi hissettiren şeyler yapın. Herkese göre bu değişir. Siz onu bulun...