Canan Kaftancıoğlu Erdoğan'a hakaretten ifade verdi. Kaftancıoğlu'nun savcılık ifadesinde en dikkat çeken cümle: Ben hâlihazırda CHP İstanbul İl Başkanlığı görevini icra etmekteyim

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret iddiasıyla açılan soruşturma kapsamında ifade verdi. Kaftancıoğlu'nun savcılığa verdiği ifadede "Ben hâlihazırda Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul İl Başkanlığı görevini icra etmekteyim" cümlesi dikkat çekti. Kaftancıoğlu'nun 5 ayrı suçlamadan mahkumiyeti onaylanmış, Mayıs ayında siyasi yasak getirilmişti.

Google Haberlere Abone ol
Canan Kaftancıoğlu Erdoğan'a hakaretten ifade verdi. Kaftancıoğlu'nun savcılık ifadesinde en dikkat çeken cümle: Ben hâlihazırda CHP İstanbul İl Başkanlığı görevini icra etmekteyim

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına giderek hakkında başlatılan Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla resen ve şikayet üzerine ifade verdi.

Kaftancıoğlu'nun savcıya verdiği ifadede kullandığı sözler ise dikkat çekti. Kaftancıoğlu ifadesine "Ben hâlihazırda Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul İl Başkanlığı görevini icra etmekteyim. Türkiye’deki politik ve siyasi olguları takip etmek ve bu olgulardaki tespit ettiğim olumsuzlukların düzeltilebilmesi için gerekli çabayı ve tepkiyi göstermek bir siyasetçi olarak kaynağını Anayasadan alan asli vazifemdir" sözleriyle başladı.

Oysa Kaftancıoğlu hakkında Yargıtay 3. Dairesi Mayıs 2022'de 5 ayrı suçlamadan verilen mahkumiyet kararının üçünü onaylamış, 4 yıl 11 ay 20 günlük hapis cezası kesinleşmişti. Kaftancıoğlu'na ayrıca siyasi yasak da getirilmişti. 

Canan Kaftancıoğlu Erdoğan'a hakaretten ifade verdi. Kaftancıoğlu'nun savcılık ifadesinde en dikkat çeken cümle: Ben hâlihazırda CHP İstanbul İl Başkanlığı görevini icra etmekteyim

SİYASİ YASAK NE ANLAMA GELİYOR?

Kaftancıoğlu'na yönelik siyasi yasak kararının dayanağı ise yargılandığı yerel mahkemenin bu yönde verdiği karardan kaynaklanıyor.
İlk derece mahkemesi olan İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Kaftancıoğlu hakkındaki kararında, mahkumiyet kararlarının yanı sıra, Türk Ceza Yasası'nın 53. maddesine göre "parti yöneticiliği" yapmasına da kısıtlama getirdi.
Yargıtay'ın bu kısıtlamayı da onaması nedeniyle Kaftancıoğlu, "siyasi yasaklı" hale geldi.
Kaftancıoğlu'na siyasi yasak getiren ve kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkum olanlar hakkında uygulanabilecek kısıtlamaları düzenleyen 53. Maddenin "d" fıkrası, "Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi" olmaktan yoksun bırakılabileceği hükmünü içeriyor. 

CHP: GÖREVİNE DEVAM EDECEK

Bazı CHP'li hukukçulara göre il başkanlığının düşmesine ilişkin karara uyulmaması halinde uygulanacak yaptırım da net olmadığı için Kaftancıoğlu görevine devam edebilir.
CHP'de de genel eğilim, il başkanlığından düşürülse bile "fiilen" görevini devam ettirmesi yönünde. CHP'nin hukukçu milletvekillerinden, TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Zeynel Emre de "siyasi yasak" kararının tartışmalı olduğunu görüşünde.

Canan Kaftancıoğlu Erdoğan'a hakaretten ifade verdi. Kaftancıoğlu'nun savcılık ifadesinde en dikkat çeken cümle: Ben hâlihazırda CHP İstanbul İl Başkanlığı görevini icra etmekteyim - Resim : 2

KAFTANCIOĞLU İFADESİNDE NE SÖYLEDİ?

Canan Kaftancıoğlu savcılık ifadesinde şunları söyledi: 

"Ben hâlihazırda Cumhuriyet Halk Partisi, İstanbul İl Başkanlığı görevini icra etmekteyim. Türkiye’deki politik ve siyasi olguları takip etmek ve bu olgulardaki tespit ettiğim olumsuzlukların düzeltilebilmesi için gerekli çabayı ve tepkiyi göstermek bir siyasetçi olarak kaynağını Anayasadan alan asli vazifemdir.

Ana Muhalefet Partisi’ne mensup bir siyasetçi olarak icra ettiğim görev yukarıda da izah ettiğim üzere kamusal bir görevdir. Yürütmeyi oluşturan siyasilerin, Cumhuriyetin temel ilkelerine aykırı şekilde iktidar alanını genişletme gayretlerini eleştirmek benim için bir hak değil zorunluluktur.

Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan Güncel Türkçe Sözlükte “Diktatör” kelimesi “Bütün siyasi yetkileri kendinde toplamış bulunan kimse” olarak tarif edilmiştir. Görüldüğü üzere siyasi terminolojiye ait bir kelime olan diktatör ifadesinin siyasi tartışma içinde eleştirel mahiyette kullanılması gayet tabiidir.

Ülkemizde özellikle 2017 Anayasa değişikliği ile yürürlüğe giren “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yasama, yürütme ve yargı erklerini tek bir kişi veya parti uhdesinde toplamış olması sonucunda artık kuvvetler ayrılığından ve bunun tabii bir sonucu olarak demokratik bir cumhuriyetten bahsedilemeyeceği kesin olgularla ortaya çıkmıştır.

Referandum sonuçlarına dikkat çekerek halk iradesinin bu yönde tezahür ettiğinden bahisle elde edilen sınırsız yetkiye meşruluk kazandırmaya çalışmanın Anayasa’nın Başlangıç, 1 ila 4. maddeleri karşısında hiçbir hükmü bulunmamaktadır.  Zira yönetim şeklinin Cumhuriyetten uzaklaşıp, tek başlı bir sisteme doğru evrilmesi karşısında, mevcut sistemin toplum tarafından talep edilmiş olmasının veya sahip olunan yetkilerin demokratik yollarla elde edilmiş olmasının bir kıymeti yoktur.

Soruşturmaya konu edilen 12 Ağustos 2022 tarihinde düzenlenen Cumhuriyet Halk Partisi, Gençlik Kolları İl Başkanları Toplantısında yaptığım konuşmanın geneline bakıldığında, söylemlerimin partimizde görev alan genç arkadaşlarıma, hiçbir koşulda umutlarını kaybetmemeleri, Türkiye Cumhuriyeti’ni içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi buhrandan çıkarmak için her zamankinden daha cesur ve daha gayretli olmaları konusunda telkinde bulunmaktan ibaret olduğu görülecektir. Bu minvaldeki bir konuşmanın içeriğinden suç unsuru çıkarmak mümkün değildir. Bununla birlikte konuşma içerisinde Cumhurbaşkanı’ndan açıkça bahsedilmiş veya şahsı ile ilgili herhangi bir konuya değinilmiş değildir. Bütünüyle sisteme yönelik eleştiriler içeren bir açıklamanın Cumhurbaşkanı’nın kişilik haklarına saldırı teşkil etme imkanı yoktur. Bu bağlamda matufiyet şartı gerçekleşmemiş ifadelerden dolayı hakaret suçunun oluştuğundan bahsedilemez.

Öte yandan metin içinde kullandığım diktatör ifadesi küçük düşürme, aşağılama kastıyla kullanılmamıştır. Bu ifadeyi kullanmaktaki amaç, işlemeyen bir sistemi gerekçeleriyle tanımlamak, cumhuriyetin temel kazanımlarını yok sayan bir sistemin demokratik yollarla değiştirilebileceğini ve cumhuriyete işlerlik kazandırılabileceğini vurgulamaktır.

En basit şekilde, yasama yürütme yargı yetkilerini, doğrudan veya dolaylı olarak tek başına kullanan kişi olarak tanımlanan “Diktatör” kelimesinin konuşma içinde kullanılması bir hitap değil, benzetmedir. Cumhurbaşkanı’nın, hükümet sıfatıyla yürütme, meclis çoğunluğuna sahip olan siyasi partinin genel başkanı sıfatıyla yasama ve Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerinin tamamının seçiminde etkili olma imkanıyla yargı yetkilerine tek başına sahip olmasına yöneltilmiş bir eleştiridir.

Nitekim, Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları’nın düzenlediği bir toplantıda yaptığım siyasi konuşma içinde kullandığım suç oluşturmadığı aklı selim her yurttaş tarafından kolaylıkla tespit edilebilecek  ifadeler nedeniyle hakkımda derhal soruşturma başlatılmış olması dahi tek başına, kullandığım tanımlamanın ne denli gerçeklerle örtüştüğünün kesin ve açık kanıtıdır.

Sıradaki Haber İçin Sürükleyin