Bir dönem spor yazarı iken futbol ile magazini birleştirme kararıyla yapımcılık dünyasına adım atan, Televole’nin yapımcısı Can Tanrıyar, Samanyolu TV’nin medya ve magazin dergisi Kehkeşan’a televizyon ve magazin dünyasına dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
İşte o röportaj;
Öncelikle Can Tanrıyar’ı sizden dinleyebilir
miyiz?
Can Tanrıyar, hayatını renkli yaşamayı seven biri öncelikle. O
yüzden gazetecilikten televizyonculuktan, spor muhabirliğinden, ud
çalmaktan, şarkı söylemekten, spor yapmaktan ve hepsini bir arada
yürütmekten keyif alan biri. Aynı zamanda da insanların kendi işini
yapması gerektiğini düşünen biri.
Bir dönem spor muhabirliği yaptınız. Gazetecilik mezunu
musunuz?
Hayır, ben işletme mezunuyum ama bir hobi olarak spor muhabirliği
yaptım. Bunu bir ruh temizleme aracı olarak görüyorum. Çünkü
yaşadığımız dünya, içinde bulunduğumuz magazin dünyası insanı
bozabilecek bir dünya. Yanlışlarım tabi ki olmuştur ama geriye
dönüp baktığımda büyük olarak adlandırabileceğim hatalarımın
olmadığını görmek bana huzur veriyor.
Müziğe adım atma hikayeniz nasıl başladı?
Müzikle ilgilenen yönümü insanlar yeni yeni öğreniyor aslında ama
ben üniversite çağlarımdan beri ud çalarım. Bugüne kadar asla
kendim söylemeyi düşünmemiştim. Aslında arkadaş ortamımda keyifle
şarkılar söylüyordum. Son dönemde bu özelliğimi daha geniş
kitlelerle de paylaşma ihtiyacı duydum. Bunu çok olumlu tepkiler
alayım diye yapmadım, bu bir duygu paylaşımıydı diyelim. Benim bu
konuda bir iddiam veya bir yarışım yok. Bu güne kadar da hep dertli
şarkılar yaptım. Demek ki ülkemizde dertli insan çokmuş.
FENERBAHÇE MUHABİRLİĞİM EN MUTLU OLDUĞUM YILLARDI
Hem gazeteci, hem de yapımcı kimliğiniz var. Şimdi bir de
sanatçı kimliği eklendi. Hayalinizdeki meslek hangisiydi?
Öncelikle ben kendimi sanatçı olarak görmüyorum, ben bunu bir hobi
olarak gördüğüm için yapıyorum. Üniversitede işletme okuduğum için
işletme üzerine bir şeyler yapmak istiyordum. Fakat bir yandan da
hentbol, futbol ve basketbol oynuyordum. Hentbolda daha başarılı
olmaya başlayınca Milliyet Gazetesi’nde hentbol yazarı olarak
çalışmaya başladım. En son kendimi Fenerbahçe’de spor yazarlığı
yaparken buldum. Fenerbahçe muhabirliğim de yıllarca sürdü, o
yıllar benim en mutlu olduğum zamanlardı.
Bestelerinizi büyük isimler de seslendirdi. Çalışmaktan
en çok keyif aldığınız sanatçılar arasında kimleri
sayabilirsiniz?
Bu güne kadar otuza yakın beste yaptım, birçok isimle çalıştım.
Fakat Bülent Ersoy’la çalışmak çok farklıydı diyebilirim. Şarkıyı
hiç bilmemesine rağmen gelip, şarkıyı dinleyip on dakika sonra
okumaya başladı. “Alışmak İstemiyorum” isimli şarkım son kasetinde
de yer alıyor.
Medya ve magazin sektörünün duayenlerindensiniz. Peki sektörü
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bence televizyonculuk sektöründe rating sistemindeki duraksama
nedeniyle 1,5 yıllık bir kayıp var. Bundan sonra televizyon
kanallarının çok daha kaliteli yapımlara yöneleceğini, böylelikle
de büyük kanal, küçük kanal ayrımının ortadan kalkacağını
düşünüyorum. Artık çok fazla alternatif var ve rekabet artık
zirveye ulaşmış durumda.
YARIŞMALARDAN ÇOK DEĞERLİ YETENEKLER ÇIKARIYOR. AMA TOPLUMUN GÖZÜNDE YARIŞMACI STATÜSÜNDEN ÇIKAMIYORLAR
Ekranlardaki yetenek ve magazin programlarını nasıl
buluyorsunuz?
Bu konuda üzüntü veren tek nokta müzik ya da yetenek
yarışmalarından kalıcı isimlerin çıkmaması. Aslına bakarsanız şu
anda süper sanatçı olarak bilinen isimlerin birçoğu ses
yarışmalarından çıktı. Fakat bu yarışmalar, o dönemlerde bu kadar
göz önünde değildi. Ama toplumdaki yarışmacı imajını kolayca
silmeyi başardı. Bu yarışmalardan da hakikaten çok değerli
çocukları çıkarıyor. Ama toplumun gözünde o yarışmacı statüsünden
çıkamıyorlar.
Magazin programlarında ise bir anlam kargaşası var. Magazin
kelimesinin paparazzi gibi kullanılması magazinin de yıpratılmasına
neden oldu. Magazin, mekanların önlerinde birilerini yakalayıp
çekmek değildir. Ben magazini siyasetçisinden ekonomistine her
kesimden insanın özel yaşamlarından kesitlerin gösterildiği,
müzikle çok iç içe olan bir kavram olarak görüyorum.
Spor ile magazini bileştirdiniz, bunu gerçekleştirmek
nereden geldi aklınıza?
Bu aslında tamamen doğal gelişen bir olaydı ve Kanal 6 döneminde
başladı. Pazartesi akşamları bir spor programı yapmamız
istendiğinde, bu programın Pazar akşamı yayınlananın tekrarı
olmasın dedik. Pazar günü futbolcuları attığı gol için haber
yaptık. Pazartesi günü içinse o futbolcunun özel hayatını, evini ve
çocuklarını görüntüledik. Evinde yemek yapan bir futbolcuyu
izleyiciler bir hafta keyifle izlerken ertesi hafta kötü futbolunu
izlediklerinde tribünlerde “sen git yemek yap” şeklinde tezahüratta
bulunmaya başladılar. Bu durum kulüp yönetimlerini rahatsız etti ve
kapılarını kapattılar. Ardından piyasada Televole’ler türemeye
başladı. Bizim dikkat ettiğimiz ahlaki noktalar göz ardı
ediliyordu. Ayrıca faturası da bize kesilir oldu. O nedenle
Televole’yi bitirdik. Uzunca bir süre Uçankuş programını
yaptık.
ÇOK KONUŞULACAK VE BÜTÜN SIRLARIN ORTAYA ÇIKACAĞI BİR KİTAP YAZIYORUM
Bir dönem magazin kanalı kurma isteğinizi duymuştuk. Bu
konuda çalışmalarınız var mı?
O kanal çalışması hep aklımızda aslında, henüz gerçekleştiremedik
ama beş yıldır bunun üzerinde çalışıyoruz. Fakat bu kanalı
kurabiliyorsak belli kriterler çerçevesinde kuracağız.
Gelecekte ne tür projeleriniz olacak?
Sinema alanında bir projem var. Filmden sonra da bir kitap yazmayı
düşünüyorum. Kitabımın içeriği de ünlüler dünyasında yaşananlar
olacak. Çok konuşulacak ve bütün sırların ortaya çıkacağı bir kitap
olacak.
HOCASI OLARAK ACUN’LA GURUR DUYUYORUM
Bir dönem beraber çalıştığınız Acun Ilıcalı şu an
televizyonda çok iyi işler çıkarıyor. Bu konuda neler söylemek
istersiniz?
Ben Acun’un yaptığı işlerle gurur duyuyorum. Bizim ekipte yetişen
birkaç isimden biri ama aralarındaki en başarılısı diyebilirim.
Ekipteki herkes kurgu işini çok iyi bilirdi. Ama Acun’un farkı
şuydu; gittiği ülkelerin bilgisini, görgüsünü ve kültürünü çok iyi
değerlendirirdi. Buraya da çok iyi uyarladı. Meslekte birçok isme
hocalık yapmış biriyim. Hocalar öğrencileri kendisini geçtiğinde
gurur duymalı. Ben de o gurur duyan hocalardan biriyim.
Kumandayı elinize aldığında Can Tanrıyar neler
izler?
İyi bir haber izleyicisiyimdir. Onun dışında da diziden çok film
izlemeyi seviyorum.
Genel olarak Can Tanrıyar denildiğinde Show TV’de yaptığınız
işler akla geliyor. Kanalın şu günlerdeki konumu hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Show TV şu sıralar bir buhran geçiriyor ama temelinde çok iyi
elemanları var. Şu an bir kriz döneminden geçiyorlar bence. Her
televizyon kanalı böyle dönemler yaşayabilir. Eminim ki Show TV
ekip olarak bunun altından da kalkacaktır.