Fırat, Baattin ve Faik tiplemeleriyle milyonlarca hayran edinen
çizer Uğur Gürsoy, karakterleri ve mizah dünyasıyla ilgili olarak
Hürriyet’ten Sebla Koçan’ın sorularını yanıtladı.
Diş hekimi ve 2.5 yaşındaki kız çocuk babası Gürsoy ile yapılan
söyleşiden bazı bölümler:
O DA BİR CAPS YORGUNU
“İnternet aslında mizahın tekelini kırdı biraz. Artık senin
söyleyecek komik bir tane şeyin bile olsa bunu yazacak yerin var.
Mizah dergileri bakımından da, Twitter gündemde sıkıntı yaratıyor.
O konu çok yorulmuş oluyor. Bir konudan sonra “caps”ler falan, çok
yorum yapılıyor ve konuyu eskitiyor. Gece bulduğun espri sabah
matbaaya giderken bitiyor, çoktan başka bir konuya geçmiş oluyor
insanlar. Mesela kelime esprisi buluyorsan önce bir Google’a bakmak
gerekiyor. Çok moral bozucu… Zaten büyük çoğunlukla o espri
yapılmış oluyor çünkü binlerce kişi kendi arkadaşlarından “like”
alabilmek için kafa yoruyor.”
Siz Facebook’a Twitter’a mesafelisiniz ama daha yeni Instagram
açtınız.
Eşin dostun gazına geldik bakalım... O da ayrıca bir enerji
gerektiriyor “Bugün Instagram’ıma ne koysam” diye... Profesyonel
mizahçısın, iş yapıyorsun ve karşılığında maaş alıyorsun ya...
Burada kuru kuru “like” almak çok kötü! Maaş yok bişey yok... Ona
alışık değiliz herhalde. Yaşlı gibi de kalıyorsun bir yandan, hiç
bulaşmazsak da olmuyor.
Duygusal Fırat’ın Facebook’ta 1 milyon 200 bin, fırlama Baattin’in
ise 4 milyon takipçisi var… Yapanları tanıyorum ve hepsi benim
kontrolümde artık. Mesela Fırat’ta artık balon yazılmıyor.
Baattin’de şiddet içerikli, ırkçı ve cinsiyetçi şeyler yazılıyordu.
Ama artık bitti bu. Sonra onları toplamaya karar verdim çünkü başa
çıkamazdım. Diğerlerini kapattım ve bunlar “resmi” oldu. Böylece
konu tatlıya bağlandı.
EVLİ, DİŞ HEKİMİ VE 2.5 YAŞINDA KIZ BABASI
Neden en başta diş hekimi oldunuz?
Karikatürcü olacağım belli değildi. Yiğit Hacettepe Güzel
Sanatlar’daydı ben diş hekimliği okuyordum. Ankara’da böyle bir
ortam yoktu. İstanbul’a geldim, yedi sene diş hekimliği yaptım
sonra bıraktım. 30 senelik diş hekimlerini görünce, en fazla o
olabileceğimi gördüm ve onu istemedim. Muayenehanemin olduğu yerde
yaşlı bir diş hekimi vardı, kahverengi kalın perdelerin arkasından
sokağa bakıyordu her gün. Ben de öyle ölmek istemiyorum diye birden
korku geldi.
Evlisiniz değil mi?
Evliyim ve iki buçuk yaşında bir kızım var. Adı Elif…
Kız babası olmak Fırat’ı etkiliyor mu?
Yoo. Bakalım biraz daha büyüsün. Ama ben erkek çocuk istemezdim.
Nasip tabii… Erkek çocuk bana biraz itici geliyordu, ergenlikte
özellikle kendimden biliyorum. Kendim gibi bir çocuğum olsun
istemezdim, evin içinde bağırıyor, kapı çarpıyor falan çirkin bir
şey. Kız çocuk en azından alımlı, şirin falan. Kız daha güzel
geçiriyor hayatını, erkek çok bocalıyor ve sosyal zekâsını bir
türlü oturtamıyor.
Fırat’ın yaşı hiç büyüyecek mi?
Hiçbir çizgi karakterin büyüdüğünü görmeyiz. Fırat da büyümez. Bir
de Fırat’ın hangi zamanda olduğunu bilmeyiz. 80’lerde de olur şimdi
de. Bazen onu bilgisayarla da çiziyorum, bir keresinde Tahsin’le
Google’dan “külotsuzluk” diye arama yapmışlardı!
'GEZİ MİZAHINDAN DAHA KOMİĞİ YAŞLININ GENCE TUTUNMASIYDI
Geçen sene Gezi Direnişi döneminde yapılan mizah anlayışı çok
iyiydi ve mizahçılar da gaza gelmişti. Mizah dergilerinin bu
anlayışı beslediğini düşünüyor musunuz?
Gezi’de iyi bir mizah anlayışı vardı ama daha komik olan, gençlere
tutunmaya çalışan yaşlı aydının “artık her şeyi gençler biliyor,
atın bütün sosyolojiyi siyaset kitaplarını çöpe!” diye her şeyi de
bitirmesiydi! Onla ülke nasıl yöneteceğiz, sokaktaki yazı bu yani!
Duayen gitti gençlerin peşine takıldı. Yıllardır “Ortadoğu
politikası” derken birden “gençler bir harika” demeye başladı. Abi,
sen de vardın? Onlar da var tamam da, sen de devam et yani… Neden
geldin yanımıza? O dönem Taksim’de Vendetta maskelerine yüksek
belli kotuyla bakan da vardı, Testere maskesi de var onun yanında.
Vendetta’yı yeni öğrenmiş, Testere’yi hiç bilmiyor. Ama alıp takan
oldu “heyo” diye. “Gençler biliyor doğrusunu” diye
sırf! Tarihin hiçbir döneminde yaşlı gencin ağzına böyle
bakmamıştı.
UĞUR GÜRSOY’UN ÜNLÜ KARAKTERLERİ
Fırat: “Enneeeeeem”, “En birinci ben oldum”, “ repliklerini
gençliğin diline dolamış olan sevimli karakter. Uğur Gürsoy’un en
ünlü tiplemesi.
Baattin: Fırat’ın mahalle arkadaşı. Hayat onu erken büyütmüş,
kendisine büyük gelen ayakkabıları, ani arızaya bağlaması ve
“pıçaklarım” repliğiyle Uykusuz’un sosyal medyaya
armağanı.
Faik: Darboğazdan hiç çıkamayan, hep “1 yetele” ile yaşayan
sakallı ve naif, herdaim fakir. “Pardon, geçen ay bir topkek
ayırtmıştım, onu bekletebilir miyiz, başka yere ödemelerim çıktı
da…” diyor.