Büyükada'da 5 Temmuz 2017'de yapılan toplantıya ilişkin dönemin Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç'ın da aralarında bulunduğu 4 sanık, Yargıtay'ın bozma ilamı sonrası yeniden yargılandıkları davada beraat etti.
İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya sanıklar Uluslararası Af Örgütünün Türkiye Onursal Başkanı Taner Kılıç ve Günal Kurşun ile avukatları katıldı. Tutuksuz sanıklar Özlem Dalkıran ile İdil Eser'in avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasını 1 Haziran'da dava dosyasına sunduğu bildirildi.
Mütalaada, 5 Temmuz 2017'de İstanbul'un Adalar ilçesinde, insan hakları alanında faaliyet gösteren muhtelif sivil toplum kuruluşlarının mensubu olan kişilerin önceden herhangi bir duyuru yapılmaksızın "çalışma atölyesi" adı altında bir toplantı organizasyonu gerçekleştirdikleri, sanık Taner Kılıç'ın ise toplantıda yer almadığı anlatıldı.
Toplantı sırasında katılımcıların, mensubu oldukları kuruluşların çalışma alanlarıyla ilgisi olmayan, terör örgütlerinin gizlilik kurallarına riayet ederek faaliyetlerde bulunduğuna yönelik bilgiler elde edildiği belirtilen mütalaada, yapılan yargılamada sanıklar İdil Eser, Özlem Dalkıran ve Günal Kurşun hakkında "silahlı terör örgütüne yardım etme", Taner Kılıç hakkında ise "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan mahkumiyetlerine karar verildiği hatırlatıldı.
Mütalaada, Yargıtay bozma kararı sonrası dosyanın yeniden ele alındığı bilgisine yer verilerek, sanıklar İdil Eser ve Özlem Dalkıran'ın PKK/KCK ve DHKP/C silahlı terör örgütlerine, sanık Günal Kurşun'un FETÖ silahlı terör örgütüne yardım ettiğine dair dosyada her türlü şüpheden uzak kesin delil bulunmadığı kaydedildi.
Bu sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi istenen mütalaada, sanık Taner Kılıç hakkındaki iletişim kayıtlarında ByLock IP adreslerine erişim sağlandığına ilişkin tespitin bulunduğu, söz konusu uygulamanın örgütün gizli haberleşme uygulaması olarak kullanıldığının yargı kararıyla sabit olduğu vurgulandı.
Mütalaada, bunlar değerlendirildiğinde sanık Kılıç'ın FETÖ kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan cezalandırılması istendi.
Sanık Taner Kılıç, mütalaaya karşı hazırladığı yazılı savunmasını mahkemeye sunarak "Gecikmiş de olsa beraat kararı verilmesini talep ediyorum. Bugün benim gözaltına alınışım 6. yıl dönümü. Artık bitmesini istiyorum" dedi.
Sanık Günal Kurşun ise davanın kamuoyunda "Büyükada" davası olarak bilindiğini belirterek, "Bu davada el çok yüksekten açılmıştı. Biz vatan hainiydik, ajandık. Hakkımızdaki dava terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım suçundan açıldı. Geçen hafta sunulan mütalaada beraatimiz istendi. Eski bir ceza hukuku hocası olarak maşallah demek istiyorum. Benim fiilim insan hakları savunuculuğudur. Aynı açıklamaları bugün de yaparım, yapıyorum da. Hakkımızda delil yok. İnsan hakları savunuculuğunun suç olmadığını biliyorum. KHK'li bir akademisyenim. Hakkımda delil yetersizliğinden değil 'Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması' maddesi gereğince beraat kararı verilmesini istiyorum." diye konuştu.
Sanık avukatları da söz alarak beraat talebinde bulundu.
"Geç de olsa bu kararı almaktan memnunum"
Davayı karara bağlayan mahkeme, "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçlarından yargılanan 4 sanığın delil yetersizliğinden beraatine hükmetti.
Kararın ardından sanıklar, izleyiciler ve avukatlar duruşma salonu çıkışında birbirlerine sarıldı.
Adliye önünde basın açıklaması yapan Taner Kılıç, ByLock kullandığı iddialarına ilişkin,"Defalarca ByLock kullanmadığım ispat edildi. Bunun aleyhinde hiçbir somut bilgi ve belge dosyada yok. Ama bu itham ve suçlamayla esir gibi tutulmaya çalışıldım. Bugün itibarıyla beraatle tescil edilmiş oldu. 6 yıl sonra gelen adalet adalet değil. Geç de olsa bu kararı almaktan memnunum." diye konuştu.
Günal Kurşun ise "Uzun bir süreçti. Bu dava için adliyeye 18. gelişim. Maddi manevi çok şeyler götürdü. Hiçbir şeyden ötürü korkmuyoruz. İnsan haklarını talep etmeye devam edeceğiz." dedi.
NE OLMUŞTU?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Ali Ghravi, Günal Kurşun, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, İlknur Üstün, Muhammet Şeyhmus Özbekli, Nalan Erkem, Nejat Taştan, Özlem Dalkıran, Peter Frank Steudtner, Taner Kılıç ile Veli Acu "sanık" sıfatıyla yer alıyordu.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi yöneticilerinden Taner Kılıç hakkında "silahlı terör örgütü FETÖ üyesi olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenen iddianamede, diğer sanıkların "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti.
İddianamede, Kılıç'ın Büyükada'daki toplantıyı organize ettiği ancak FETÖ'nün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullandığı gerekçesiyle İzmir'de gözaltına alınınca toplantıya katılamadığı ifade edilmişti.
İddianamede, söz konusu dokümanlardan ülkedeki mevcut siyasi ortamın, terör örgütlerinin başrol oynadığı, sivil toplum örgütleri görünümü altında organize edilen Gezi Parkı olayları benzeri ayaklanma olaylarına ne şekilde evrileceğinin tartışıldığı belirtilerek, "Bu amaçla faaliyetlerde bulunan sanıkların yakalanması sırasında, düzenleyicilerin verdiği 'Adalet' ismiyle gerçekleşmekte olan yürüyüşün, Gezi Parkı olayları benzeri şiddet içeren ve toplumda kaos oluşturacak olaylara dönüştürülmesinin amaçlandığı tespit edilmiştir." ifadeleri yer almıştı.
İLK KARAR 2020'DE VERİLMİŞTİ
Davaya bakan İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 Temmuz 2020'deki kararında dönemin Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç'ı, FETÖ kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 6 yıl 3 ay, sanıklar Günal Kurşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran'ı ise "silahlı terör örgütüne bilerek veya isteyerek yardım etme" suçundan ikişer yıl birer ay hapis cezasına çarptırmıştı. Mahkemenin bu kararı oy çokluğuyla alınmıştı.
Heyet, sanıklar Ali Ghravi, Nejat Taştan, Veli Acu, İlknur Üstün, Nalan Erkem, Peter Frank Steudtner ve Muhammed Şeyhmus Özbekli'nin üzerlerine atılı "silahlı terör örgütüne bilerek veya isteyerek yardım etme" suçunu işledikleri sabit olmadığından ayrı ayrı beraatlerine karar vermişti.
Üye hakim, hapis cezasına çarptırılan 4 sanık hakkında beraatlerine yönelik karar verilmesi görüşünde olduğundan çoğunluğun kararına iştirak etmeyerek, muhalefet şerhi koymuştu.
Temyiz başvurularını inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Taner Kılıç ile ilgili verilen kararı eksik araştırma, Günal Kuşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran hakkındaki mahkumiyet kararını delil yetersizliği gerekçesiyle bozmuştu.