Suriye'de görevi sırasında tutuklanan Milliyet Gazetesi Foto Muhabiri Bünyamin Aygün, gazetedeki yazı dizisinde bugün 'karanlıktaki' 40 gününü anlattı. Aygün'ün yazısı şu şekilde:
Savaşın devam ettiği bir yerde alacağınız kararlar her zaman sağlıklı olmayabilir... Adrenalin sürekli üst seviyelerdedir. Benim son Suriye yolculuğum da böyle oldu. Hiç yaşamamış olmayı istesem de değişik bir tecrübe olduğunu kabul etmek zorundayım.
Yayladağ’dan Suriye topraklarına girdim. Amacım burada yaşayan Suriyeli Türkmenlerin 3 yıldır süren savaştan nasıl etkilendiklerini haberleştirmekti. Pazartesi günü akşam saatlerinde Hatay’a uçakla geldim. Geceyi otelde geçirip sabah yöresel kahvaltının tadını çıkarırken ertesi gün aynı saatlerde Suriye topraklarında tutsak edileceğim aklımın ucuna gelmemişti.
Evdeki hesap çarşıya uymadı
Bölgeyi çok iyi bilen çeşitli ajansların foto muhabirleri bana hep,
“Sakın içerde kalma haberini yap ve çık” telkininde bulunuyorlardı
ama ben yine de Suriye topraklarında başına bu anlamda olumsuz bir
şey geleceğini düşünmemiştim. Karşıya birlikte geçeceğimiz Ömer
isimli Suriyeli’den haber gelince Hatay merkezden Yayladağ’a doğru
yola çıktım. Yaklaşık bir saatlik kara yolculuğunun ardından
Yayladağ’a vardığımda gökyüzü kapkara olmuştu adeta. Yağmur gelmek
üzereydi, acele etmeliydik. Türkmen köylerine vardığımızda saat
14.00 civarıydı. Röportajları hızlıca yapıp bu kasvetli havadan ve
savaş ortamından uzaklaşmalıydım. Ancak evdeki hesap çarşıya
uymadı.
‘Acelen ne, buralar sağlam’
Mihmandarım beni yerel gazeteci Tarık’ın yanına bırakıp, “Ağabey
benim görev buraya kadar artık Tarık’a emanetsin” diyerek gitti.
Tarık’a haber görüşmelerini yapıp dönmem gerektiğini söylediğimde,
“Acelen ne abi, bizim buralar çok sağlam rahat ol” diye cevap
verdi. Esad’a bağlı güçleri ve diğer muhalif grupları kastederek,
“Buraya hiç kimse gelemez. Bak yanımda çok sayıda silahlı adam var”
şeklinde ısrarı üzerine ormanın derinliklerindeki, eskiden villa
olarak kullanılan karargâhlarına gittik. Burayı aynı zamanda basın
merkezi olarak da kullanıyorlardı.
O gece bazı aileleri dolaştık. Türkmen çocuklara öğretmenlik yapan
54 yaşında Mısırlı Ebu Enes adında biriyle de tanıştım. Naif bir
insandı. Söylediğine göre ülkesindeki askeri darbeyi yapanlar da
öncekiler de aynıydı. Enes’e göre, İhvan, aslında Mısır’da İslam
devleti kurmak yerine kadrolaşıyordu. Enes, buraya Türkiye
üzerinden El Kaide bağlantısıyla geldiğini anlattı. Yaptığı görevi
kutsal buluyor ve bu görevi birilerinin yapması gerektiğine
inanıyordu.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.