Türkiye'yi derinden sarsan ve 10 ilde büyük hasara neden olan Kahramanmaraş merkezli iki depremin ardından seçim tartışmaları da gündeme gelmeye başladı.
Konuya ilişkin AK Parti kurucularından ve Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'tan dikkat çeken bir paylaşım geldi.
Seçim tarihinin ertelenmesi çağrısında bulunan Arınç, Twitter hesabından yaptığı açıklamasında depremin etkileri için şu ifadeleri kullanı:
"Tarih kitaplarına belki de Büyük Güneydoğu Anadolu depremi olarak geçecek, etkisi yıllara yayılacak, gönlümüzde ve ruhumuzda onulmaz yaralar açan devasa bir felaket yaşadık. Bu depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve büyük milletimize başsağlığı diliyorum. Afetin acı bilançosu zaman geçtikçe daha da gün yüzüne çıkıyor. Binlerce kaybımız var, on binlerce yaralımız var. Artık kayıplarımızın rakamlarını vermekten, duymaktan korkar hale geldik. Birçok işyeri ve ev enkaz halinde. Depremden etkilenen on şehrimizin büyük bir kısmı yıkılmış durumda. Acısını yüreğinin en derinlerinde hisseden milletimizin ağzını bıçak açmıyor."
VATANDAŞLARIMIZ SEÇİM DEĞİL, YAŞAM MÜCADELESİ VERİYOR
"Vatandaşlarımız şu an seçim değil yaşam mücadelesi veriyor" diye Arınç, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Ahval bu iken bazı siyasetçilerin ve gazetecilerin seçimin mayısta mı haziranda mı yapılacağını tartıştığını görüyoruz. Allah'tan korkun, hala enkaz altında cesetler var. Seçmenden bahsedilemezken seçimden bahsetmek nasıl mümkün oluyor? Böyle bir dönemde acılarıyla yüzleşen vatandaşlarımıza karşı seçim propagandası mı yapacaksınız, oy mu isteyeceksiniz? Aday mı olacaksınız, miting mi yapacaksınız? Bunları hangi yüzle yapacaksınız? Seçmen yok, sandık yok. Bunların yanı sıra bölgede adli ve idari bürokrasi yok.
Halk size demez mi: "Vatandaş can derdinde, siz ne derdindesiniz?" diye. Ortalama 15 milyon vatandaşımızın etkilendiği bu felakete maruz kalan şehirlerimiz TBMM'de toplam 85 milletvekili ile temsil ediliyor. Manzara o kadar acı ki; buralarda seçmen kalmamış. Hem seçmen kütükleri geçersizleşmiş hem de seçim yapmak hukuken ve fiilen imkânsız hale gelmiş. Belki de seçime gidilirken Yüksek Seçim Kurulu nüfus sayımı ile bu illerin kaç milletvekili ile temsil edileceğini yeniden hesaplayacaktır.
ÜLKE BİR AN EVVEL SEÇİM STRESİNDEN KURTULMALI
Belki de tarihimizin en acı felaketini yaşadığımız bugünlerde, ülke bir an evvel seçim stresinden kurtulmalıdır. Buna vatandaşımızın da bürokrasinin de siyasetin de ihtiyacı var. Devlet bürokrasisinin vatandaşlarımızın yaralama merhem olmasına odaklanması için seçimlerin ivedilikle ertelenmesi lazım. Bu bir tercih değil zarurettir. Anayasanın 78. maddesini ileri sürerek seçimlerin sadece savaş sebebiyle ertelenmesinin mümkün olduğunu söyleyenlere tek cevap yeterli olacaktır: Evet, bu hüküm var ama anayasalar kutsal metinler değillerdir, hukuki metinlerdir. Yasama organı her zaman anayasa maddesini ilga edebilir, değiştirebilir ve yenisini koyabilir.
Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat, mecliste grubu bulunan siyasi partilerin genel başkanlarıyla bir araya gelmeli ve bu zaruretin nasıl aşılacağı konusunda onlarla istişare etmelidir. Anayasanın 78. maddesine konulacak bir fıkra, mevcut hükme ilaveten, adeta olağanüstü hal ilanındaki gerekçeye benzer şekilde deprem benzeri afetlerde de seçimlerin ertelenmesini hükme bağlayabilir. Şüphesiz anayasa hükmü olacağı için tüm partilerin ve milletvekillerinin nitelikli çoğunlukta uzlaşmaları gerekmektedir. Ayrıca anayasanın 79. maddesi seçimle ilgili YSK'yı görevlendirmiştir. 7062 Sayılı Yüksek Seçim Kurulu'nun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'unun 6. maddesine göre YSK toplanarak mevcut durum karşısında seçimlerin 2023 Mayıs veya Haziran aylarında yapılmasının mümkün olmadığına karar verebilir ve bu kararı gereği yapılmak üzere yasama organına bildirebilir. Ben tüm siyasi partilerin bu büyük felaket karşısında büyük üzüntü duyduklarına, ellerindeki bütün imkânları depremzedeler yararına kullandıklarına, hepsinin yurtseverliklerine ve samimiyetlerine gönülden inanıyorum. Tıpkı milletimizin farklı kesimlerinin el ele verdiği gibi iktidar ve muhalefetin de el ele vererek milletimizin tüm yaralarını saracaklarını ve elbette demokrasi gereği seçimlerin de gönül huzuruyla yapılacağını düşünüyorum.
Arınç, seçimleri erteleme konusundaki önerilerini ise şöyle sıraladı:
- Birinci tercihim; Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ile 2024 yılı Mahalli İdareler Seçimleri birleştirilebilir. Bunun geçmişte örnekleri vardır. Bu yöntemle halka fazladan tercih hakkı verilecektir.
- İkinci tercihim Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilli Seçimleri'nin ötelenerek Kasım 2023'de yapılmasıdır.
- Üçüncü tercihim ise ilk iki seçenekte anlaşılamadığı takdirde tüm siyasi partilerin mutabık kalacağı başka bir tarih üzerinde anlaşma sağlanmasıdır.
İYİ PARTİ: YSK SEÇİMİ ERTELEYEMEZ, YETKİ MECLİS'TE
Öte yadan İYİ Parti YSK Temsilcisi Mustafa Tolga Öztürk de açıklama yaptı. Seçimin ertelenmesi yönündeki senaryolar hakkında açıklama yapan Öztürk, "YSK seçim erteleyemez, anayasaya göre yetki yalnızca Meclis’te" dedi.
T24'e konuşan Öztürk, seçimlerin ertelenmesi durumunun anayasada çok açık bir şekilde yazıldığına dikkati çekti. “Sadece savaş durumunda seçimler ertelenebiliyor ve o da cumhurbaşkanı kararıyla olamıyor. Tamamen Meclis’in yetkisine bırakılmış. Yani 400 milletvekilinin oyu gerekiyor. Bu konuda anayasanın 2012/30 sayılı bir kararı var, ‘savaş ya da başka bir nedenden kaynaklanan bir zaruret halinde’ diyor. Ancak, bu kararın da seçimin ertelenebileceği şeklinde değerlendirilmesi mümkün değildir, anayasaya aykırıdır. İstisnalar da yorumlanır.
"ANAYASAYA GEÇİCİ MADDE EKLENMELİ"
Diğer yandan seçime ilişkin yapılan düzenlemelerin bir yıl içinde yapılacak seçimlere uygulanamayacağına dair kanuni hüküm de var. Dolayısıyla seçimleri ertelemek için tek bir seçenek var, o da Meclis’te 400 milletvekilinin oyuyla, seçimin ertelenme kararının geçici madde ile anayasaya eklenebilir.
Deprem bölgesinde sıkıntı olduğu düşünülüyorsa büyük illerde Kahramanmaraş, Hatay, Antep gibi depremden etkilenen iller için özel sandıklar kurulabilir. Çünkü 1.5 milyonluk şehirde 300 bin kişiyle vekil seçmek çok hakkaniyetli olmayabilir.”