Brezilya'da kongre baskını! Olaylar gerçekten bir darbe girişimi mi. Arkasında ABD mi var?

Brezilya’da eski başkan Bolsonaro yandaşları Brezilya başkanlık sarayını, kongreyi ve yüksek mahkeme binasını bastılar. Amerika’daki kongre baskınını andıran olaylarda çok sayıda gözaltı var. Protestoculara destek verdiği iddia edilen Brasilia bölgesi valisi Ibaneis Rocha görevden alındı. Peki olaylar gerçekten bir darbe girişimi mi? Arkasında ABD mi var? araştırmacı gazeteci Sinan Hacır, Medyatava için yazdı.

Google Haberlere Abone ol
Brezilya'da kongre baskını! Olaylar gerçekten bir darbe girişimi mi. Arkasında ABD mi var?

Brezilya’nın meşhur başkanı Lula 3. kez seçildiği başkanlık koltuğuna daha yeni oturmuşken büyük bir kaosla karşı karşıya kaldı. Seçim sonuçlarını protesto eden Bolsonaro yandaşları  başkanlık sarayı, kongre ve yüksek mahkeme binasına saldırdılar. Ancak başkan Lula Brasilia eyaletinde değildi. Fırtına sebebiyle Sao Paolo’da kalmıştı.

İddiaya göre Brasilia bölge polisi göstericilere müdahale etmemişti. Bazıları emirleri dinlemeyi bile reddediyordu. Lula gösterilerin kontrolden çıkmasından vali Rocha’yı sorumlu tuttu ve 90 günlüğüne görevden aldı. Brezilya ordusu da olayların büyümesi sonrası sokağa çıktı. Protestoculara ve hatta onları engellemeyen polislere ordu tarafından müdahale edildi.

Medyadaki ABD kıyası

ABD’de olacakların provası Güney Amerika’da gerçekleşir denirdi. Bu sefer tersi oldu. Brezilya’daki olaylar ABD’de gerçekleşen 6 Ocak kongre baskınını anımsattı. “Tropik Trump” denilen Bolsonaro’nun seçim sonuçlarına itiraz edip kavga çıkarması Trump’ın 6 Ocak’ta yaptığıyla eş değerdi. Dahası, devlet binalarına saldıranlar arasında ABD’den aşina olduğumuz Q Shaman benzeri figürler görülmüştü. 

İki olay arası benzerlikler olsa da farklılıklar daha bol. Öncelikle Güney Amerika’daki sağ liderlerin ABD tarafından desteklendiği ve ABD destekli darbelerde kullanıldıklarından bahsetmek gerekir. “School of Americas” darbeci komutanların Güney Amerika’da ABD çıkarlarını koruması için eğitildiği bir okuldu. 

Daha bir kaç yıl önce Bolivya’da, henüz bu ay ise Peru’da bu şekilde darbeler gerçekleşti. Lula’nın iki dönem başkanlığı sonrası tartışmaya açık gerekçelerle hapse atılması da benzer bir şekilde yorumlanmıştı. Onu içeri atan ( ve sonradan Bolsonaro’nun kabinesinde adalet bakanlığı yapan ) savcının Lula’yı içeri atabilmek için tezgah kurduğunu ortaya çıkaran ses kayıtları Brezilya’yı sallamış, Lula’nın özgür kalmasına ve başkan olmasına giden süreci başlatmıştı.

Bir kıyas sebebi iki ülkede de polisin protestocuları durdurmada yetersiz kalması oldu. Ancak iki ülkedeki durum aynı değil. ABD’de eylemlere katılanlar 400-500 civarı silahsız kişiyken Brezilya’da sayı çok daha fazlaydı. Birden fazla bina saldırıya uğradığı gibi Brezilya’nın ulusal güvenlik kurumları ve istihbarat birimleri ABD’yle boy ölçüşemezdi.  

6 Ocak baskını olduğu dönemde Demokratları destekleyen bir grup kongrenin kapısını “Trump’tan kurtulmak için” açık bıraktı iddiası konuşuluyordu. Polis protestoculara kongre binasına girmeleri için müsaade edecek, ortaya çıkan görüntülerden Trump sorumlu tutulacaktı. En azından bazı Trump destekçilerinin iddiası bu oldu.

ABD’de Biden hükümetin sahip olduğu politik kuvvet Amerikan müesses nizamını içeriyorken Lula’nın Brezilya içinde böyle bir gücü yoktu. Medya ve akademisyenler arasında nispeten popüler olsa da ABD nüfuzunun güçlü olduğu devlet yapısı içinde “seçimleri manipüle edecek kuvvete” sahip olması pek mümkün değil.

 

 

Aradaki en büyük fark ordunun tutumunda gizli. Bolsonaro destekçileri eylemler sırasında “ordudan müdahale “ beklediklerini belirten sloganlar attılar. Bolsonaro yanlısı medyada da benzer söylemler mevcuttu. Tabii bu sırada Bolsonaro’nun kendisi ABD’ye kaçmış Florida’daki villasında oturuyordu. Olaylar başladıktan sonra “şiddet eylemlerini kınadığı” tweetler attı. Brezilya ordusu ise emirleri dinlemeyen Brasilia bölgesi polislerine müdahalede bulundular.

Yani özetle, mevcut haliyle iki eylem de darbe olamayacak kadar zayıf duruyor. ABD’dekinin darbe girişimi olduğu iddiaları 2 yıldır konuşuluyor ancak ne bir planlama ne de Trump’la doğrudan bir bağlantı bulunabildi.

Brezilya’da kesin konuşmak için erken ancak doğal olarak tüm gözler ABD’ye döndü. Brezilya’nın farkı Güney Amerika’da sürekli devam eden bir darbe ortamının olmasıydı. Eylemler şimdilik durdurulmuş gözüküyor ancak kısa sürede Lula’nın vereceği tepkilerin ya da Brezilya ordusunun takınacağı tavrın belirleyici olacağını belirtmek gerekir.

Lula hükümetinin küresel ağırlığı

Kongre baskını haberi çıktıktan sonra başta Güney Amerika’nın ABD karşıtı ülkeleri tarafından Lula’ya destek mesajları yağdı. Venezüella’nın Maduro’su ve Bolivya’nın eski başkanı Evo Morales destek açıkladıkları gibi gerektiğinde ülkelerinin askeri ve emniyet desteği sağlayabileceğini bildirdiler.

Lula’nın Çin ve Rusya’yla yakın ilişkileri düşünüldüğünde ve yeni patlayan Twitter belgelerinde Lula destekçilerinin CIA tarafından sosyal medyada fişlendiği bilgisi de akla gelince ABD’nin neden Lula’dan rahatsız olabileceğini tahmin edebiliyoruz.

Ancak Bolsonaro da “Trumpgiller” ailesinin bir ferdi olarak Biden tarafından desteklenmesi zor görünüyor. Böyle bir durumda Güney Amerika’da sol liderlere darbeye alışkın Amerikancı unsurların çekingen kalması anlaşılabiliyor. AB ve ABD’nin “zoraki” destek mesajları da buna işaret ediyor.

Seçimde beklenilenin üstünde oy alarak Bolsonarismo ideolojisini hayatta tutan Brezilyalı sağcılar bu protestolarda ağır darbe yemiş oldular. Ordunun onlar lehine bir müdahalede bulunmaması halinde önümüzdeki aylarda Bolsonaro ekibine operasyon üstüne operasyon yapılacağını söyleyebiliriz.

Yine de seçimde yasama organlarından birini kaptırmış Lula, diğer tüm solcu başkanlar gibi pamuk ipliğine bağlı.

Kaynak: Medyatava Özel
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin