Ekonomim.com'dan Serhat GÜRLEYEN'in "Borsa İstanbul’da deprem sonrası yaşanan sert yükseliş devam eder mi?" başlıklı yazısı
Küresel risk iştahı bozulmaya başladı. Beklentilerden güçlü ekonomik veriler ve inatçı enfl asyon verisi sonrası hisse senedi, tahvil ve emtia piyasalarında eşanlı satışlar görüyoruz. Gelişmiş ülke merkez bankalarının politika faizlerini daha çok yükselteceği ve daha uzun süre indirmeyeceği endişesi sene başından beri süren olumlu havayı bozuyor.
Faiz seviyesi konusunda piyasa ve Fed arasındaki inatlaşma, piyasanın Fed’e yaklaşmasıyla sona eriyor. İnatçı enfl asyon verisi ile birlikte Fed vadeli piyasaları mart, mayıs, haziran aylarında 3 x 25 baz puan faiz artışı fiyatlamaya başladı. Uluslararası yatırım bankalarının çoğu Fed’in Mart 2024’e kadar faiz indirmesini beklemiyor.
Türkiye piyasaları dünyadan bağımsız kendi dinamikleriyle hareket etmeye devam ediyor. Deprem sonrasında piyasalardaki sert satışları anlamlı bulmuyorduk. Depremin Türkiye ekonomisinin fay hatlarında kırılma yaratmayacağını savunuyorduk. Açıklanan veriler öngördüğümüzden daha kötü olmasına rağmen halen aynı düşüncedeyiz.
Ancak ekonomi yönetiminin bireysel emeklilik devlet katkısında hisse ağırlığını artırması ve şirketlerin geri alım açıklaması sonrası borsadaki %10’un üstündeki yükselişi anlamlı ve rasyonel bulmadığımızı da belirtelim.
Türkiye, Cumhuriyet tarihindeki en büyük depremin yol açtığı yaralarını sarmaya çalışıyor. 41 bin vatandaşımız hayatını kaybetti. Yaralıları iyileştirmeye çalışıyoruz. 91 bin binada 345 bin bağımsız konut ağır hasarlı olarak tespit edildi. Daha iyisini, sağlamını yapmak için çalışıyoruz.
Erzincan ve İzmit depremlerinden daha geniş bir alana yayılan ve daha yıkıcı olan Maraş depreminde kayıpların daha fazla artacağından endişe ediyoruz. Yaptığımız ilk hesaplar Türkiye ekonomisinin 30 milyar dolarlık bir maliyetle karşılaşacağına işaret ediyor. Altından kalkılabilir bir rakam. Ama borsada pozitif fiyatlanacak bir gelişme değil.
Küresel risk iştahının bozulmaya başladığı ve ekonominin büyük bir şokla karşılaştığı bir ortamda hisse senedi piyasasının tavan yapmasını temel gerekçelerle açıklayamıyoruz. Devlet katkı fonlarındaki hisse ağırlığının artması nedeniyle oluşan yükselişi sürdürülebilir bulmuyoruz. Yaptığımız hesaplar %30 minimum hisse seviyesine ulaşmak için gereken tutarın büyük ölçüde kullanıldığını gösteriyor. Bu rakam minimum seviye olduğu için alım bir süre daha devam edebilir. Ama temel ve teknik analiz genele yaygın sert yükseliş döneminin sonuna geldiğimizi, geri çekilmelere karşı hazırlıklı olunması gerektiğini söylüyor.