Boğaziçi Üniversitesi'nde neler oluyor? Boğaziçi Üniversitesi 2021’in ilk günlerinden itibaren bir yönetim krizi yaşıyor. Prof. Dr. Melih Bulu’nun 2 Ocak 2021’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından rektörlüğe atanmasıyla başlayan süreç, halen devam etmekte. Gelinen noktada yaşanan son gelişmeleri üniversitedeki görevinden uzaklaştırılan Prof. Dr. Cem Say Medyatava TV’ye değerlendirdi.
Prof. Dr. Cem Say’ın açıklamalarından öne çıkan ifadeler şöyle:
‘BÖYLE OLMAZ’ DİYEREK MAHKEME İPTAL EDİYOR
“Üniversitemiz, kelimenin tam anlamıyla yıkılıyor. Dünyada tek diyebileceğimiz özelliklere sahip bir süreç yaşanıyor. Hocalarımızın derslere girmesi engelleniyor. Hiçbir gerekçe gösterilmeden vetolar geliyor. Öğrenciler ders seçmek için geçen dönemlere göre bu dönem daha az derslerle karşılaştılar. Sadece görevini iyi yaptığı için, hakkında soruşturma açılıp, hiç akıl almayan şekilde ders vermesi, araştırma yapması, ofisinden içeri girmesi, resmi elektronik posta adresini kullanarak uluslararası araştırma projelerindeki partnerleriyle yazışması filan engellenen hocalarımız var. İsimleri, Tuna Tunca, Ünal Zenginobuz. Gerekçesiz şekilde işten atılan, bu durumu derse giderken öğrenen, dersin ortasında öğrenen hocalarımız var. Can Candan hocamızın işten atılmasını, ‘Böyle olmaz’ diyerek mahkeme iptal ediyor. Ama bir ay sonra yine aynı şekilde işten atılıyor.”
“REKTÖRÜN KENDİ ÖĞRENCİLERİ ALINDI”
“Boğaziçi Üniversitesi’nin nasıl bir üniversite olduğu, akademik performansı, dünyadaki tanınırlığı, mezunlarının nerelerde çalıştığı ve akademik hayatlarına devam ettiği, Türkiye’deki itibarı gibi konular bildiğimiz şeyler. ‘Türkiye’de bozuk olmayan bir kurum gösterin’ deseniz, büyük ihtimalle Boğaziçi üniversitesi çıkacaktı zaten. 2021’in başında, okulumuzda, anayasa aykırı bir işlem yapılarak, ‘Burası da bizim olsun. Bizim kadrolar buraya da daha güzel bir şekilde yerleşsin’ denilerek, başka bir açıklamasını bulamadığım bir sebepten dolayı hamle yapıldı. Mesela Hukuk Fakültesi açıldı. A’dan Z’ye açılışı, verilen ilanları hep anayasaya aykırı… Ben yapay zekayla ilgili bir profesörüm. Bir sabah uyanıyorum; bizim okula yapay zekâ enstitüsü açılmış. Oraya hoca almak için ilan çıkılıyor ancak bilgisayar mühendisi o ilana başvuramıyor. Ama alınan 2 kişiden biri rektörün doktora öğrencisiymiş… Üsküdar, Sancaktepe Belediyelerinden kişilerin ataması yapılıyor. Atanan kişileri bizzat tanımıyorum. Ama özellikle bazı konularla ilgili süreçlerin nasıl işlemesi gerektiğini biliyorum. Yapay zeka enstitüsüne Bilgisayar mühendisi, matematikçi başvuramaz. Sadece nano fotonik konusunda araştırma yapmış fizikçi başvurabilir. Ancak böyle yapılmadığı için tüm bu operasyonun sebebi çok net anlaşılıyor.”
EYLEM KELİMESİ YANLIŞ ANLAŞILIYOR
“Türkiye’de bir grup ‘eylem’ kelimesini yanlış anlıyor. Kanuna aykırı olduğu belli olan bir değil iki değil… Çok sayıda şeye itiraz etmek vatandaşların görevidir. Bir okulun mensubuysanız, o okulun yıkılmasına itiraz etmek, herhalde sizin görevinizdir yani… Bunun tam tersi tuhaftır… İtiraz nasıl olur? Boğaziçi bunun en güzel örneğini vermiş kurumdur. Başka yerlerde görüş ayrılıkları yaşayanların arasında şiddet olurken, Boğaziçi’nde farklı görüşlerin insanları, Boğaziçi kültürü çerçevesinde yıllardır barış içinde yaşamıştır. Bu anlayış öğrenciler için de geçerli olmuştur”
ÖĞRENCİLERİN ULAŞIM SORUNU
“Geçtiğimiz seneye kadar Boğaziçi Üniversitesi, başka şehirlerden gelen öğrenciler, bahsedilen, cemaat, tarikat yurtlarına mecbur bırakmayacak şekilde, kendi bünyesinde yurt imkânı sağlardı. Şu an açıkta kalan öğrenci haberleri duyuyoruz. Bunlar, bu sene çıkmış şeyler. Yüzlerce öğrencinin Kilyos’tan Rumeli Hisarüstü’ne belediye otobüsüyle gelmesi isteniyor. ‘Otobüs kaçarsa başka bir olanak yok. Ekonomik felaket durumumuz, bir konserin bile verilmesinin yasak olması nedeniyle gençler yurt dışına gitmek istiyor. Bu olayları da gördüklerinde, ‘Burada kaldığınızda başınıza bunlar gelecek’ gibi mesajlar verilmiş oluyor gençlere. Psikolojileri haliyle etkileniyordur.”
70’LERDE TÜRK OKULU DİRENİŞİ
“Boğaziçi Üniversitesi’nin mühendislik fakültesi, ülkenin en yüksek puanla öğrenci alan, pamuklara sarılıp, gözbebeği gibi korunması gereken bir kurumdur. Bu fakültenin dekanı seçilmişti. YÖK, 2021’den bu yana ‘Vekaleten şu kişiyi atadım’ diyerek, bir atama yaptılar. Adı üstünde geçici bir şey… Ancak YÖK’ün görevini savsaklaması nedeniyle, fakültemiz şu an dekansız… Acaba niye? Boğaziçi Üniversitesi’nin Amerikan Koleji olan Robert Koleji’nden gelme bir kökeni var. 70’lerin öğrencileri, ‘Biz Türk okulu olmak istiyoruz’ deyip, gösteriler yapmışlar ve kanun çıkmış, o tarihten beri devlet üniversitelerinin en iyilerinden biri olarak yaşıyor. Ama bu üniversite için uydurma söylemler var; bunlar Amerikan ajanı vs. gibi… Bu üniversiteye bilek hakkıyla girilebilir ancak. Görevden alınan Tuna Tunca hocamız ve ben, bazı konularda bilirkişilik yapmış insanlarız. Bu yüzden ‘duyarsızlar’ başlıklı haberlerin hepsi asılsızdır. Mesela 28 Şubat türban meseleleri bizim üniversitemizde yaşanmamıştır.”