Mehmet Ali Birand’ı tedavi eden doktoru onkolog Sualp Tansan,
“Bu hastalığa muhteşem şekilde cevap verdi. Mehmet Ali Bey
beklemediğimiz bir yerde tıkandı. Klinikten güle oynaya yolladık.
Stent değişimi sırasında hayatını kaybeden hiç hastam olmadı daha
önce. Ne oldu bilmiyorum” dedi.
Ünlü onkolog Sualp Tansan, hastası gazeteci Mehmet Ali Birand’la
ölmeden bir gün önce yaptıkları son görüşmeyi anlattı. Tansan,
“Birand’ı klinikten güle oynaya stent değişimine yolladım.
Hastalığında kötü bir bulgu yoktu. Mehmet Ali Bey bizi
beklemediğimiz bir yerden vurdu” dedi. Mehmet Ali Birand’ın bir ay
sonra kanser hastalığının ikinci yıl dönümüne gireceğini söyleyen
onkolog Tansan, şunları söyledi: “Pankreas kanseri hem kadın hem
erkeklerde son yıllarda görülen en önemli kanserlerden biri. En çok
ölüme yol açan neredeyse üçüncü kanser türü. Akciğer, kolon
kanserinden sonra geliyor. Erken teşhisi çok zor olan ve teşhis
edildiği zaman genellikle lenf bezlerine, karaciğere atlamış olan
bir kanser. Aynı zamanda pankreas bezinin yeri itibariyle hemen
arkasındaki damarlara yapışarak ameliyatı da yüzde 90 vakada
imkansız kılan bir kanser tipi. Pankreas kanseri özel bir risk
faktörü olmamakla beraber özellikle sigara içenlerde ve kontrolsüz
şeker haslarında çok önemli. En yüksek risk grubu kontrolsüz şeker
hastaları. Şeker hastalığının tedavisinde kullanılan metformin
içeren bir hap vardır. Bu hapı kullanmayan şeker hastalarında çok
yüksek olasılıkta gelişiyor pankreas kanseri. Bir insanda durduk
yere şeker hastalığı ortaya çıktığı zaman, bunun altında bazen 6 ay
1 yıl içerisinde pankreas kanserinin çıktığı görülür. Bu hastalıkta
yüzde 90 vakada tam iyiletirici bir cerrahi neredeyse imkansız
oluyor. Ameliyat yapıldığı zaman da tekrar nüksetmesi özellikle
karaciğere atlaması yüksek olan bir kanser.”
Tedavisiz 8 ile 12 hafta yaşardı
“Mehmet Ali Bey’in de karaciğerine atlamıştı kanser. Karaciğere
atlamış bir pankreas kanserinin ortalama yaşam beklentisi
(tedavisiz) 8 ile 12 hafta. Yani 3 ay. Eskiden pankreas kanserinin
doğru düzgün bir tedavisi yoktu. Ama öncelikle “cemistebin” diye
bir ilaç arkasından da son 2 yıl içinde güçlü bir kombinasyon
tedavi ile hastalarda önceden görmeye alışkın olmadığımız güzel
cevaplar görüyoruz. Mehmet Ali Bey’de 2 yıl önce bana geldiğinde
karaciğerinde tümörler vardı. Genel durumu iyiydi. Kendisiyle
ameliyattan bir gün önce görüştük. “Habere çıkacağım, şu stenti
şimdi taktırmayayım” diyordu. O gün stent takılmadan son MR’ını
çektik. Hastalıkla ilgili gerçek anlamda kötü bir bulgu yoktu.
Karaciğeri temizdi. Mehmet Ali Bey stentte tıkandı. Yani bizi
beklemediğimiz yerden vurdu. Mehmet Ali Bey’i klinikten güle oynaya
yolladık. Bu tür operasyonlarda böyle sonuçlar olabiliyor nadir de
olsa. Birand’ın kalbinde hiç bir problem yoktu normalde. Ayrıca
stenti takan arkadaşlar da Türkiye’nin bu konuda en iyileri. Aynı
ekip daha önce bir çok hastama stent taktılar. Hiç bir sorun
yaşanmadı. Stent değişimi sırasında hayatını kaybeden hiç hastam
olmadı daha önce. Ama bu tür operasyonlar sırasında beklenmedik
komplikasyonlar olabiliyor. Mehmet Ali Bey’de de ne oldu onu
bilemiyorum. Ama arkadaşlardan hiç şüphem yok”
“Bu stentler plastik olduğu için zaman zaman değişmeleri gerekiyor,
çünkü içine miktop oturuyor. Mehmet Ali Bey’de Amerika’da gemi
tatilindeyken biraz ateşlendi. Antibiyotiklerle ateşi düşürmüştük
ama stenti değiştirme zamanı gelmişti. Döndüğünde oyalanmamızı,
stente mikrop oturmuş olabileceğini söyledim ve stenti değiştirmeye
karar verdik. Stenti olan hastaların zaman zaman safralarında
enfeksiyon gelişebiliyor. Bunun için çeşitli koruyucu tedbirler
alıyoruz. Ama bir süre sonra bu tür enfeksiyonlar stent yabancı bir
cisim olduğu için stentin içinde gelişebiliyor. O durumda da
antibiyotiklerle tedavi ediyoruz. Daha önce de oldu bu Birand’da.
Ama bir haftalık antibiyotik tedavisi uyguladık ve geçti. Ama bu
son enfeksiyonlarda iki kere antibiyotik alması gerekti. Bunun
üzerine stente mikrop oturduğuna ve mevcut stenti değiştirmeye
karar verdik. Ama stent değişikliği zaman ne enfeksiyonu aktif
olarak vardı, ne ateşi vardı.”
(Öznur KARSLI / VATAN)