Bilim Akademisi Yönetim Kurulu yayınladığı bir
açıklama ile ifade özgürlüğünün önemine dikkat çekti. İç hukuk ve
uluslararası hukukun konu hakkındaki düzenlemelerine de dikkat
çekilen açıklama şöyle:
Bilim Akademisi olarak, binin üzerinde akademisyenin imzalayarak
kamuoyuna sunduğu, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiri
üzerine son günlerde gelişen olayları büyük bir kaygı ve üzüntüyle
ile izliyoruz. Kuşkusuz toplumsal şiddet ve terör, başta insan
onuru ve yaşam hakkı olmak üzere insancıl değerler ile temel hak ve
özgürlüklere yönelik ağır bir saldırı biçimidir. Şiddet, kin ve
nefretin demokratik bir toplumda mazur gösterilmesi, savunulması,
övülmesi ya da teşviki söz konusu olamaz. Hem Anayasa hem de
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri bu
durumu teyit etmektedir. Ancak demokratik toplumların diğer bir
temel değeri de kamuoyunun özgürce biçimlenmesini sağlayan ve basit
ya da yansız düşünce açıklamaları dışında eleştirel nitelik
taşıyabilen ifade özgürlüğüdür. İnsani temel değerlere saldıran her
türlü şiddetin, kin ve nefretin övgüsünü ya da teşvikini içermediği
sürece eleştirel boyutta kalan düşünce açıklamalarının ifade
özgürlüğünden yararlanması asıldır. Anayasa Mahkemesi’nin 16 Nisan
2015 tarihli bireysel başvuru içtihadında belirttiği gibi:
“İfade özgürlüğüne ilişkin başvurularda, genel olarak, kullanılan
ifadelerin şiddeti övdüğü, kişileri terör yöntemlerini benimsemeye,
başka bir deyişle şiddet kullanmaya, nefrete, intikam almaya veya
silahlı direnişe tahrik ve teşvik edip etmediği
değerlendirilmelidir. (…) Kamu otoriteleri veya toplumun bir kesimi
için hoş olmayan düşüncelere, şiddeti teşvik etmediği, terör
eylemlerini haklı göstermediği ve nefret duygusunun oluşmasını
desteklemediği sürece sınırlama getirilemez.” (Behdar Ro Amed
Başvurusu, No. 2013/7363, 16.2.2015)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bu konuda verdiği
kararlar da aynı yöndedir:
“Bu bağlamda, AİHM politikacı veya sıradan kişiye göre Hükümet
hakkında kabul edilebilir eleştiri sınırlarının daha geniş olduğunu
hatırlatmaktadır. Demokratik bir sistemde, Hükümetin eksikliği veya
eylemleri, gerek yasama ve yargı erki gerekse kamuoyunun yakın
denetimi altında bulunmalarını gerektirmektedir. Dolayısıyla,
ihtilaf konusu yazıda özellikle bazı sert paragraflar, Türk
Devleti’nin en olumsuz tablolarından birini çizmişse ve yazıya
düşmanca bir anlam katmışsa da, bu paragraflar şiddete başvurmaya,
orduya direnişe veya başkaldırmaya teşvik etmemektedir ve kin
içeren bir söylem söz konusu değildir, AİHM nazarında dikkate
alınması gereken en önemli husus budur (Dicle v. Türkiye davası, N.
9858/04, 15.10. 2013).”
Her ne kadar rahatsız edici veya azınlıkta olsa da görüşlerini
ifade özgürlüğü her vatandaş için olduğu kadar bilim insanları için
de en temel özgürlüktür. Bunun ellerinden alınmasının er ya da geç,
Avrupa Konseyi’nin de tespit ettiği gibi, entelektüel gerileme,
sosyal ve ekonomik bir duraklama ile sonuçlanması kaçınılmazdır.
Bilim Akademisi bu kaygı verici gidişin tersine çevrilmesi ve
evrensel standartlarda bilim, sanat ve genel anlamda ifade
özgürlüğünün üniversitelerimizde tesisi için gerekli yasal
çalışmalar dahil her türlü desteği sağlamaya hazırdır.
Saygılarımızla bilgilerinize sunarız. Bilim Akademisi
adına Yönetim Kurulu...
Bilim Akademisi: 'İfade özgürlüğü en temel özgürlüktür!'
Akademisyenlere yönelik operasyonlara bir tepki de Bİlim Akademisi'nden geldi.
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin