Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bazı emekli amirallerin açıklamasına ilişkin soruşturması kapsamında 10 şüpheli gözaltına alındı. Gözaltına alınan emekli amirallerin Ergun Mengi, Atilla Kezek, Alaettin Sevim, Ramazan Cem Gürdeniz, Nadir Hakan Eraydın, Bülent Olcay, Kadir Sağdıç, Türker Ertürk, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünsal olduğu belirlendi.
Atilla Kıyat, Engin Baykal, Cemil Şükrü Bozoğlu ve Mustafa Özbey'in ise 3 gün içinde emniyete müracaat etmeleri için tebligat yapıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan soruşturmayla ilgili açıklama yapıldı:
"04/04/2021 tarihinde bazı internet sitelerinde ve sosyal medya mecralarında paylaşılan "103 amiralden montrö bildirisi" başlığı altında yayımlandığı belirtilen bildiri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 316/1 maddesinde yazılı "Devletin Güvenliğine ve Anayasal Düzene Karşı Suç İşlemek için Anlaşma" suçundan re'sen soruşturma başlatılmıştır.
Cumhuriyet Başsavcılığımızca 04.04.2021 tarih ve 2021/74463 soruşturma sayılı dosya üzerinden Ankara İl Emniyet Müdürlüğü'ne yazılan talimata istinaden, bildiriyi hazırlayan ve yayımlanma sürecinde aktif olarak faaliyet göstererek imza listesinde yer alan diğer kişiler tarafından imzalanmasını sağlayan kişilerin açık kimlik ve adres bilgilerinin tespit edilerek bildirilmesi üzerine 10 şüphelinin, üzerilerine atılı suçun niteliği ile delillerin yok edilmesinin önüne geçmek ve varsa başka şüphelilerin de ivedilikle tespit edilmesini sağlamak amacıyla gecikmesinde sakınca bulunması nedeniyle, 05.04.2021 tarihinde eş zamanlı olarak gözaltına alınmalarına / gözaltına alınmalarına yönelik talimat yazılmasına, arama / el koyma işlemi yapılmasına, 4 şüphelinin ise belirlenen adreslerindeki arama / el koyma işlemlerinin icrasından sonra yaş durumları göz önüne alınarak gözaltına alınmaksızın 3 gün içerisinde Ankara İl Emniyet Müdürlüğüne müracaat etmelerinin kendilerine tebliğine karar verilmiştir.
Gözaltına alınmasına karar verilen şüphelilerin tamamı yakalanarak gözaltına alınmış, tüm şüphelilere ilişkin arama ve el koyma işlemleri usulünce icra edilmiştir."
NE OLMUŞTU?
Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili tartışmalara ve bir tarikatta görüntülenen cübbeli-sarıklı tuğamirale tepki gösteren 104 emekli amiralin gece yarısı bildirisi, Ankara’da tansiyonu yükseltti. Bildiride kullanılan ifadeler, muhtıra çağrışımı ve demokrasi dışı arayış olarak yorumlandı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açıklamayı hazırlayanlar ile varsa irtibatlıoldukları kişilerin tespiti ve yasal gereğinin takdir ve ifası amacıyla re’sen soruşturma başlatılmıştı.
BİLDİRİDE NELER VAR?
104 emekli amiralin tartışmalara yol açan bildirisinde özetle şu ifadeler yer aldı:
“Yüce Türk Milletine, son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse uluslararası antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır...Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazları’ndan geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşmasını tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir.
Montrö, Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı’nda tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesi’nin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz. Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nın, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.
Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk’ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.”