Dün akşam Beyoğlu Belediyesi tarafından düzenlenen ve Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'ın davetlisi olarak iftar yemeğine katılan Hürriyet köşe yazarı Ahmet Hakan, Taksim iftarından notları kaleme aldı. Davete başka hangi gazetecilerin katıldığını ve davette neler yaşandığını köşesine taşıyan Hakan'ın bugünkü yazısı şu şekilde:
"Taksim iftarından notlar
-ÖNCE Gezi Parkı’nı şöyle bir dolaştım, ardından da Gezi
Parkı’nın bir köşesinden baktım iftar davetinin verildiği alana:
Beyaz örtülü masalar, cicili bicili konuklar, görkemli sahne, dev
ekranlar falan... Her şey ama her şey hazırdı.
-Gezi’den yavaşça indim aşağı ve kimselere çaktırmadan daldım iftar
alanına...
-Bir görevlinin yardımıyla yerimi buldum: Yerim koskocaman protokol
masasında, ‘Ruhani’ liderlerin tam karşısında, Fehmi Abi’nin tam
yanındaydı.
-Yerime oturur oturmaz başladım etrafı kesmeye: Ali Rıza Demircan
Hoca ile Abdülaziz Bayındır Hoca yan yana... İstanbul Müftüsü ile
Fener Rum Patriği yan yana... Kadir Abi ile Vali Mutlu yan
yana...
-Candaş Tolga’yı gördüm, kapkara sakallarıyla yaşından büyük
gösteriyordu... Nazlı Ilıcak’ı gördüm, Bodrum işi açık renk keten
kıyafetiyle yaşından küçük gösteriyordu...
-CNN Türk’ün Genel Müdürü Barış Tünay ile göz göze gelmemeye özen
gösterdim... “Nasıl olsa boş geziyorsun, gel programlara başla”
demesin diye...
-Ezanı beklerken Abdülaziz Bayındır Hoca, bana dönüp “İftar başladı
aslında” dedi... Şöyle karşılık verdim kendisine: “Ben iftar ve
imsak saatlerinde Ali Rıza Demircan Hoca’ya uyarım”... Ses
etmedi.
-Bizim dini kültür ve geleneğimizde yemekten sonra dua edilir...
Amerikan filmlerinin etkisi midir bilmiyorum ama son zamanlarda
yemekten önce de yemek duası yapma modası başladı... Taksim
İftarı’nda da bu yeni âdete uyuldu, yemekten önce de dua edildi...
Baktım bizim namlı hocalar, bu duaya iştirak etmeyip yemeklerini
yediler, sadece yemekten sonra edilen duaya iştirak ettiler.
-Dua edilirken “Ruhaniler” ellerini açmamışlardı. Ama “Amin” demeyi
ihmal etmiyorlardı.
-Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan davet sahibi olarak
organizasyonda bir aksaklık çıkmasın diye doğru dürüst yemek
yiyemeden heyecanla koşturup durdu ortada...
-Şu açıdan çok takdir ettim bu iftar davetini: Uzun nutuklar
atılmadı, protokol konuşmalarına yer verilmedi. Sadece Ahmet Misbah
Demircan, davet sahibi olarak kısa bir konuşma yaptı.
-Ve davetin sürprizi: Ara Güler, sahneye çıkıp iftar alanının
fotoğraflarını çekti...
-Bir ara İlber Hoca’yı gördüm, telaşlıydı ve bir yerlere yetişmeye
çalışıyordu. “Hayrola? Teravihe mi?” dedim. Güldü.
-Yemekten sonra The Marmara Oteli’ne çaya davet edildik...
Ruhaniler ile falan...
-Çay sohbetinde Vali Mutlu, konuyu Gezi olaylarına getirdi... İlk
günkü heyecanını koruyarak anlatıyordu olup bitenleri... Arada
“çıkıntılık” yapıp aykırı şeyler söyledim, sorular sordum. Biraz
kızdı bana galiba ama pek renk vermedi.
-Şu ana kadar üç iftar davetine katıldım: “Yeryüzü İftarı”, “CHP
iftarı” ve “Taksim iftarı”... Üçünün de tadı ayrıydı... Aralarında
bir ayrım yapamayacağım."
Ahmet Hakan'ın köşe yazısının tamamını okumak için tıklayınız.