Berlinale'de neredeyse adettir, festivalin açılış filmi sinema sanatına dair çok büyük vaatlerle gelmez nedense. Son 10 yılda akıllarda kalan, iz bırakan açılış filmlerinin sadece 2015'te Amerikalı yönetmen Wes Anderson'un "The Grand Budapest Hotel” adlı yapımı ve geçen sene Coen Kardeşler'den "Hail, Caesar!” olduğunu bir kez daha hatırlatmakta yarar var.
Bu yıl da festival geleneği bozmadı. Fransız yönetmen Etienne Comar ilk filmi "Django” ile Berlinale'yi açma şerefine nail oldu, ama pek göz kamaştıramadı. Ancak film yine de Berlinale'nin en baskın özelliklerinden birine, siyasi kimliğine vurgu yapan bir yapım olarak kayda geçti denebilir. Film Nazi işgali altındaki Fransa'ya götürüyor izleyicileri. Roman caz gitaristi Django Reinhardt, takvimler 1943 yılını gösterirken ülke çapında üne sahip bir müzisyendir. Sinti ve Romanlar, Nazi rejiminde toplama kamplarına gönderilirken, Reinhardt popülaritesi sayesinde sahneye çıkmaya devam edebilmektedir. Ancak Nazi yetkililerin kendisini, ABD'den gelen ‘zenci müzigine' karşı alternatif sunması için Almanya'ya turneye göndermek istemesi ile bir yol ayrımına gelir. Yönetmen Comar, filmiyle Django Reinhardt'ın bir işbirlikçi mi, yoksa yaşanan dehşeti görmezden gelen biri mi olduğu sorusuna yanıt arıyor.
Haberin devamını okumak için TIKLAYIN...