Aralarında; BİROY (Sinema Oyuncuları Meslek Birliği), ÇASOD (Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği), FST (Film ve Sahne Tasarım Ekipleri Derneği), POSTPRODER (Post Prodüksiyon Çalışanları Derneği), RFYP (Reklam Filmi Yönetmenleri Platformu), SENARİSTBİR (Senaryo ve Diyalog Yazarı Sinema Eseri Sahipleri Meslek Birliği), Sinema TV Sendikası, SİNESEN (Sinema Emekçileri Sendikası), Oyuncular Sendikası ve Yönetmenler Birliği Platformu'nun bulunduğu 10 meslek birliği ve sendikadan hem Bergen filminin Kozan'da sansürlenmesine hem de cinayet failinin ekrana çıkarılmasına tepki geldi.
KAMUOYUNA YAPILAN AÇIKLAMADA ŞU İFADELERE YER VERİLDİ;
“Bergen” adlı sinema filmi Kozan Belediye Sinemasının gösterim planında olduğu ve filmle ilgili her türlü materyal ellerine ulaştırıldığı halde belediye başkanı tarafından son anda gösterimden kaldırılmıştır. Bir sanatçı kadına yönelik ölümle sonuçlanan şiddeti anlatan ve bu şiddeti mahkum etmeyi amaçlayan “Bergen” filmi, belediye başkanı tarafından şiddet içeriyor gerekçesiyle sansüre uğratılmıştır. “5244 sayılı Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun”a göre filmle ilgili bir uygulama sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı kontrolü altında uzman ve psikologların bulunduğu bir kurulun kararıyla yapılabilir. Bu kurul da “Bergen filmi için 10 yaşından 13 yaşına kadar olan çocukların ailesiyle filmi izleyebileceği kararını almıştır. Devletin resmi kurulu bahsi geçen filmi çocukların bile izleyebileceği bir film olarak sınıflandırmıştır. Bir belediye başkanının kişisel yargısıyla filmin gösterimden kaldırmasının yasal hiçbir dayanağı yoktur.
Bu fiili sansür uygulamasının ülkemize bir anlayış olarak yerleşmemesi adına karşı adımlar atılması gerektiğini düşünüyoruz. Biz film sektörü bileşenleri olarak bu fiili sansür uygulamasını ve mağdur yerine failin yanında saf tutan Kozan Belediye Başkanı'nı güçlü bir şekilde kınıyoruz.
Basın yayın organlarına yansıyan bilgilere göre; Kozan Belediye Başkanı'nın bu kararı Bergen'i öldüren erkeğin baskıları sonucu alınmıştır. Filmin hazırlıkları sırasında cinayet hükümlüsü elini silah gibi objektife uzatarak “Ben yapmasam da aileme mani olamam.” diyerek ulusal bir kanaldan yapımcı ve senaryo yazarlarını açıkça ölümle tehdit etmiştir. Çekimler olağanüstü gizlilik koşullarında yapılabilmiştir. Gala, film ekibinin talebi üzerine çevik kuvvet koruması altında gerçekleştirilebilmiştir.
Yapım ekibi tarafından tehditin gerçekleştirildiği TV kanalına yazılı olarak başvurulduğu halde, cinayet failinin hala aynı TV kanalında kendini özgürce ifade edebilmesi üzücüdür. Basın yayın organlarından sorumlu yayıncılık örneği göstererek kadına karşı uygulanan şiddetin karşısında durmaya ve reyting uğruna cinayet failini ekranlara taşımaya son vermeye çağırıyoruz.
Yüksek sesle;
“FAİLİN SESİNİ KISIN, KADININ SESİ OLUN!” diyoruz.
Özgür sinemanın ve özgür kadının yanındayız.