Türkiye'nin en beğenilen şarkıcıları arasında yer alan Bergen'i 1989 yılında öldüren Halis Serbest, Bergen'in hayatının beyaz perdeye taşınmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Magazinkolik.com'dan Ayça Öztorun'a konuşan Serbest, film çekimi için kendisinden izin alınması gerektiğini ancak böyle bir şeyin olmadığını söyledi.
'YAPIMCILARA SESLENİYORUM, FİLMDEN VAZGEÇSİNLER'
Filmin yalan ve yanlış bilgilerle süsleneceğini söyleyen Serbest, "Gerek medyada, gerek sosyal ağlarda hakkımızda birçok şey yazıldı. Bu zamana kadar evliliğim ve çirkin sonucun nedenini niyesini detayıyla kimseye konuşmamaya özen gösterdim. Zaten karşılıklı acılar çektik. Daha fazla konuşulmasını hiçbir zaman istemedim. Kimse bilmez evin içinde neler yaşandığını. Kimse bilemez kapalı kapılar ardında psikolojik şiddetin en alasını kimin görüp kimin görmediğini! Bu nedenle filmcilere şu tavsiyede bulunuyorum; yalan yanlış bilgilerle ve ajitasyonla süsleyeceğiniz filmden vazgeçin. Siz kimden icazet aldınız? Kime sordunuz? Rahmetli Belgin, Bergen olmazdan evvel neredeydiniz filmciler?" dedi.
'GEÇMİŞİ ISITIP ISITIP GÜNDEME GETİRİYORLAR'
Serbest, geçmişi ısıtıp önüne koyan insanlara müsaade etmeyeceğini belirterek, "Bergen'in bir küçük kız yeğeni vardı onunla mı sözleşme yaptınız? Evliyken kardeşlerinin kalbini mi kırmışım? Evimin içinde neler yaşadığımızı biliyorlar mı? Burada ben bu olayları bizzat yaşamış bir insanken kafanıza göre tüm Türkiye'ye beni nasıl lanse etmeyi düşünüyorsunuz? Bergen'in ve benim yaşadığım sancılı ilişkiye bu filmi çekmek isteyen Mine Şengöz şahit mi olmuş? Sebeplerini, niçin ve nedenlerini anlatsın da kendimi tanıyayım. Benim en küçük oğlum lise öğrencisi. Parmakla sayamayacağım kadar çok kardeşlerim var. Ben kefaretimi ödedim ve daha fazla onların yıpranmalarına ve tahrik edilmelerine asla izin vermeyeceğim. Geçmişi ısıtıp ısıtıp gündeme getiren insanlara müsaade etmem söz konusu değil. Bu konuda hiç şüpheniz olmasın" diye konuştu.
Halis Serbest'in açıklamalarının devamı şu şekilde:
"Ben mahkemede hakim ve savcı tarafından sorgulandım ve cezamı yattım Bu nedenle kimse beni sorgulayamaz! Kafanıza göre yazdığınız ve oynadığınız filmle toplum nezdinde kimseyi alaşağı edemeyeceksiniz. Keşke yaşanmasaydı böyle bir ilişki. İlk başta konuştuğumuz gibi keşke aile olma kavramına uyacağına dair bana söz vermeseydi.
'KEŞKE EVLİLİĞE ADIM ATMASAYDI'
Baştan kestiremedim başıma gelecekleri. Onu tanıdığım ve bir türlü söz verip de vazgeçemediği neon ışıklı yerden çıkıp evliliğe açılan kapıya keşke adım atmasaydı. Fakat zamanı geri getirmek söz konusu olamayacağı için keşkelerle yaşamanın da bir anlamı yok.
'HAKSIZ TAHRİKTE BULUNDULAR'
Hukukta bile tahrik indirimi var. Beni defalarca kimsenin kaldıramayacağı durumlarla tahrik eden kişi ve kişiler yüzünden yapmayacağım bir eylem içinde bulundum. Kefaretimi de ödedim. Filmciler; şimdi bana 83 milyon kişiye yalanla dolu senaryoyu filmleştirip çocuklarınla birlikte bedelini "tekrar mı öde!" diyorsunuz? Kim verdi size bu hakkı? Ben gülüyorum size!
'TÜRKİYE'DE KATLEDİLEN BİRÇOK KADIN VAR'
'Müslüm' filmiyle ciro yapıp para hevesine düşen yapımcılara, senaristlere, yönetmene ve oyunculara buradan sesleniyorum; evinde, işinde hanımefendiliğiyle örnek olmuş, sabah akşam alkolün dibine vurup, eşine ve ailesine ana avrat küfretmemiş, evden canı istediğinde kaçıp, canı istediğinde geri dönmemiş ne mazlum kadınlar var katledilen! (Snob Magazin)"