Haberde Türk hükümetinin Gezi protestolarına tavrının Washington'da "ciddi rahatsızlığı" yarattığı, Hakan Fidan'ın önceki MİT müsteşarlarından "çok daha farklı ve olağanüstü konumunun altını çizdiği", "Olağanüstü bir figür" olduğu, "MİT'in darbe yediği", "Yazıların kampanya görüntüsü verdiği", gibi savlar dile getiriliyor.
Washington Post'ta yer verilen iddiaları kaleme alan David Ignatius ise, Türkiye'de gösterilen tepkilere karşılık, "Köşe yazım kendi kendisini savunması için yeterlidir" derken, Türk hükümetinden gelen eleştirilerin karşısında yazısının arkasında durduğunu söyledi.
ABD basınında yayınlanan MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile ilgili iddialar, kamuoyunu meşgul etmeyi sürdürürken "İstihbarat dünyasının gizemli iklimi, dünya basınına yapılan sızmalar ile daha da çekici hale gelir" diyen BBC, "Hakan Fidan Washington'da nasıl görülüyor?" sorusunu yanıt aradı.
BBC, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a ilişkin yazıların "oldukça büyük yankılar uyandırdığını" belirttiği geniş haberinde değerlendirmelerine yer verdiği Henri Barkey, Türk hükümetinin Gezi Parkı protestolarında takındığı tavrın ve kullandığı söylemin Washington'da "ciddi bir rahatsızlık" yarattığını savundu. Haberde şöyle denildi:
"BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Barkey'e göre,
Washington'da eğer bir güvensizlikten söz edilecekse, o güvensizlik
Hakan Fidan'dan ziyade bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a karşı
var: "Ignatius'un bahsettiği, 2012 başlarında Türk istihbarat
kaynaklarının İsrail'in İran'daki 10 ajanını ele vermesi, eğer
doğruysa, zaten Fidan tarafından tek başına alınabilecek bir karar
değil."
"HAKAN FİDAN OLAĞANÜSTÜ BİR FİGÜR"
Haberde Washington'da ABD yönetimine yakın ve Türkiye-ABD
ilişkilerini çok yakından izleyen bir başka kaynağın ise, Hakan
Fidan'ın "önceki MİT müsteşarlarından çok daha farklı ve olağanüstü
konumunun" altını çizdiği belirtildikten sonra şu savlar dile
getiriliyor:
"Fidan, ABD kavramlarıyla konuştuğumuzda, hem Türkiye'nin CIA
Başkanı, hem de FBI ve Milli Güvenlik Ajansı'nı yöneten olağanüstü
bir figür. Ama bunların üstüne, Türkiye dış politikasında Başbakan
Erdoğan'a danışmanlık yapmış ve tarihi Kürt barış görüşmelerini
üstlenmiş bir müzakereci. Daha Mayıs ayında Beyaz Saray'da,
'Kırmızı Oda görüşmesi' olarak tarihe geçen ve Başkan Obama ile
yapılan özel akşam yemeğine giren üç figürden birisi olmuş.
Fidan'ın hakkındaki yayınlar bu çerçevede değerlendirilmeli."
"MİT DARBE YEDİ"
Carnegie Endowment for International Peace'de yakın zamana kadar
uzman olan ve 1998-2000 yıllarında ABD Dışişleri Bakanlığı'da Orta
Doğu, Doğu Akdeniz ve istihbarat alanlarında çalışmış olan Barkey'e
göre, konunun pek üzerinde durulmayan çok önemli açılarından biri
ise "MİT'in kurumsal olarak aldığı ciddi darbe".
Barkey "Bu olayın olduğuna inanılsa veya inanılmasa da, İsrail ajanlarının Türkiye tarafından ele verildiği hikayesi akıllarda kalacaktır. Örneğin bir Çek Cumhuriyeti istihbarat teşkilatı MİT ile iş yapacaksa bu olayı düşünerek tedbirini alacaktır" iddiasında bulundu.
Habere göre, Washington'da devlet güvenlik kurumlarında daha
önce çalışmış ve şimdi özel bir şirkette çalışan bir başka kaynak
da, Türkiye ile ilgili bu tartışmaların, sadece İsrail ve ABD ile
sınırlı kalmadığını, Almanya başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri
ve Rus istihbarat kurumlarının da "rahatsızlık duyduğunu" öne
sürdü.
DAVİG İGNATİUS: "YAZIMIN KENDİSİ YETERLİ"
BBC Türkçe'nin, büyük yankı koparan köşe yazısıyla ilgili olarak
ulaştığı David Ignatius ise, Türkiye'de gösterilen tepkilere
karşılık, "Köşe yazım kendi kendisini savunması için yeterlidir"
diyor ve Türk hükümetinden gelen eleştirilerin karşısında yazısının
arkasında durduğunu dile getiriyor.
Haberde Washington Post'ta 17 Ekim günü yayımlanan yazı, Orta Doğu uzmanlarınca da sosyal medyada yoğun bir şekilde tartışıldığı belirtildikten sonra ABD eski Başkanı George W. Bush zamanında Beyaz Saray Milli Güvenlik Konseyi Direktörü olan Mike Doran, Twitter mesajlarında, bu konunun "CIA'in Hakan Fidan'a bir operasyonu olabileceğini" savundu.
Brooking Enstitüsü uzmanı Mike Doran, BBC Türkçe'ye yaptığı
açıklamada, sızıntının İsrailli, Amerikan veya Türk taraflarından
olabileceği gibi, sadece bir istihbaratçının "konuşmak istediği
için konuşmasından" ibaret olabileceğini söyledi.
"MISIR, SURİYE, İRAN POLİTİKASINDA AYRIŞMA"
Washington'daki Brookings Enstitüsü'nde Orta Doğu uzmanı olan
Doran, ayrıca, son bir haftada Amerikan basınında MİT ile ilgili
çıkan yazıların bir "kampanya görüntüsü" verdiğini kabul ediyor ve
bunun nedeni olarak da, tartışılan konuların Türkiye-İsrail
ilişkileri, ihanet, ajanlık gibi okuyucuların ilgisini çeken
konular olmasını gösteriyor.
Washington'da Türkiye ile ABD ilişkileri üzerine çalışan bir başka Amerikalı uzman ise, "Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde gerginleşmenin Erdoğan'ın Mayıs ayındaki Beyaz Saray ziyaretinden itibaren artarak devam ettiğini" düşünüyor. Bu uzman, "Suriye'deki politikalardaki ayrışma arttı, Mısır'da tam bir kopuş yaşandı.
Şimdi de ABD'nin İran'a yaklaşımdan Ankara, tam olarak bilgilendirilmediği için, endişe duyuyor. Bundan dolayı, Erdoğan ve Fidan hakkındaki negatif yayınlar bu gerginliğin basına yayılması da olabilir" görüşünü dile getirdi.
"İDDİA İSPAT EDİLİRSE TEHLİKELİ DÖNEMEÇ
OLUR"
BBC haberinde ABD'de Cumhuriyetçi kanada yakın Demokrasileri
Savunma Vakfı adlı düşünce kuruluşunun Orta Doğu uzmanı Jonathan
Schanzer'in "Şimdiye kadar Türkiye'den gelen resmi yalanlamalar
bulunmasına rağmen, ne İsrailliler ne de Amerikalılar (2012 yılında
olduğu iddia edilen ele verme olayını) yalanladı. Eğer ispat
edilirse, bu Türkiye'nin Orta Doğu'daki dış politikası adına
tehlikeli bir dönemeç olur" sözlerini kullandı.
BBC, haberinde Türkiye-İsrail istihbarat ilişkileri de üzerinde duruluyor. Haberde Henri Barkey'nin ağzından bu savları da yansıtılıyor:
"Türkiye ve İsrail arasındaki istihbarat ilişkisi çok yakındı.
Bu Davos Zirvesi'ndeki o ünlü 'one minute' olayına kadar sürmüştü.
Türk tarafı ABD'lilere istihbarat konularında hiçbir zaman
güvenmedi. Bu iki ülke arasındaki istihbarat ilişkisi
alacak-verecek ilişkisine benzer. Zaten ABD'li istihbarat
kurumları, Türklere çok hayati bilgiler vermez. Türk-İsrail
istihbarat ilişkilerinde ise çok yakın ilişki mevcuttu."
"FİDAN'IN ÖNÜ DAHA DA AÇILABİLİR"
Barkey, Fidan'ın dışişleri bakanlığı da dahil olmak üzere, farklı şekillerde önünün daha da açılabileceğini düşünüyor. Fidan'ın "İran'a çok yakın olduğu" iddiaları ile ilgili Barkey, 2009 yılında özellikle PKK ve sınır konularında İranlılarla istihbarat paylaşıldığını ve beraber operasyonlar yapıldığını hatırlatarak, bu gibi politikaların devlet politikaları olduğuna ve kişilere bağlanamayacağına inanıyor.(ANKA)