Pınar Türenç, Basın Konseyi üyeleriyle birlikte Silivri
Cezaevi'nde gazeteciler Tuncay Özkan ve Deniz Yıldırım ile eski
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve Doğu Perinçek'i ziyaret etti.
Ziyaretin ardından açıklamalarda bulunan Pınar Türenç görüştükleri
kişilerin verilen cezaların sonuna kadar yaşanmayacağına dair bir
beklentileri olduğunu söyledi. 5 Ağustos'taki Ergenekon davası
kararlarından sonra gazetecileri ikinci kez ziyaret ettiklerini
ifade eden Türenç, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u ilk defa
ziyaret ettiklerini belirtti. Başbuğ'un kendilerine ziyaretle
ilgili olarak ilk defa bir basın kuruluşundan heyetin ziyaret
etmesinin çok mutlu ettiğini söylediğini kaydeden Türenç, Başbuğ
ile yaptıkları görüşmede uzun uzun konuştuklarını söyledi. Türenç,
Başbuğ'a cezaevindeki durumunu sorduklarında Başbuğ'un "Burası bir
cezaevi ve buradaki koşulları kabul ettim. Fazla bir beklentim yok.
Cezaevinin koşullarını içselleştirince daha fazlasını
beklemiyorsunuz" şeklinde cevap verdiğini ifade etti. Türenç,
"İlker Başbuğ'u iyi ve moralli gördük. Kendisi sevdiklerinden,
ailesinden ve arkadaşlarından uzak kaldığı için mutsuz olduğunu
söyleyerek bize 'Ancak beni burada rahatlatan şey suçsuz yere içeri
giren arkadaşlarımdan ayrı dışarıda yaşamakta beni rahatsız
ediyordu. Bu teselliyle bende onların yanında cezaevi koşullarını
çekmekteyim. Mutlaka bir gün bu yanlışlıktan dönülecek.' dedi" diye
konuştu.
"GAZETECİLİK YAPARAK CEZAEVİNE GİREN İNSANLAR TÜRKİYE'NİN
AYIBIDIR"
Basın Konseyi'nin bir basın meslek kuruluşu olarak gazetecileri
yalnız bırakmayacaklarının altını çizen Türenç, "Basın özgürlüğü ve
ifade özgürlüğünü savunan, düşünce suçlusu olmadığına inanan biz
gazetecileri meslektaşlarımızı bu durumda görmek kahrediyor" dedi.
Türenç konuşmasını şu şekilde sürdürdü: "Gazetecilerin gazeteci
kimliğiyle düşünce özgürlüğü savundukları bu yaşamsal çizgilerinden
ötürü cezalandırılmalarını içimize sindiremiyoruz. Bizim tek
isteğimiz Türk Adalet sisteminin bunu kabul etmesi ve basın
özgürlüğünün sağlanmasıdır. Düşünce suçu olamaz, ifade özgürlüğüne
gem vurulamaz. Bu nedenle cezaevindeki arkadaşlarımızı yalnız
bırakmıyoruz bunun görevimiz olduğunu düşünüyorum. Umarım ki hepsi
en yakın zamanda özgürlüklerine kavuşacaklar ve basın ve ifade
özgürlüğünün yaşandığı düşünce suçunun olmadığı bir ülke konumuna
gelecek. Bizim itirazımız, sarı basın kartı olsun olmasın
gazetecilik yapan herkes gazetecidir ve gazeteci olarak kabul
edilmesidir. 6 kişi değil aynı suçtan dolayı 64 gazeteci
cezaevlerindedir. Gazetecilik yaparak içeri giren insanlar
Türkiye'nin ayıbıdır ve Türkiye bu ayıp ile daha fazla
yaşayamaz."
EGEMEN BAĞIŞ'A YANIT
Pınar Türenç, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen
Bağış'ın "Medya bugün en özgür dönemini yaşıyor" şeklindeki
açıklamalarına da katılmadığını belirterek, "Avrupa Parlementosu
tarafından Türkiye hakkında yeni bir rapor hazırlanıyor. O raporun
içinde Türkiye'de yaşanmayan, çiğnenen ve kısıtlanan basın
özgürlüğü en başında olacak. Özgürlüklerin en önemlisi basın
özgürlüğü yani haber alma ve ifade özgürlüğüdür. Bunun olmadığı bir
yerde özgürlüklerden dem vuramazsınız. Çok sayıda gazeteci
içerdeyken '6 gazeteci içeride' deniyor. Mesela az önce ziyaret
ettiğimiz Deniz Yıldırım sarı basın kartı olmadığı için gazeteci
kabul edilmiyor. 5 Ağustos'ta 16 yıl hapis cezasına çarptırılan
Deniz Yıldırım'ın suçu haber yapmaktır. Haber yaptığı için için
cezaevine giren bir kişi gazetecidir. Sarı basın kartı yok diye bu
arkadaşımızı gazeteci kabul etmiyorlar" şeklinde konuştu.
Öte yandan Türenç, Tuncay Özkan ile yaptıkları görüşmede "Kaç
yaşında çıkacaksın cezaevinden" diye sorduklarında,Özkan'ın
kendilerine "Herhalde 800 yaşında" şeklinde yanıt vermesine
birlikte güldüklerini ancak cezasının 90 yaşında biteceğini
öğrendiklerinde ise çok üzüldüklerini anlattı.
DHA
Basın Konseyi'nden tutuklu gazetecilere ziyaret
Pınar Türenç, Ergenekon davası hükümlüsü gazetecileri cezaevi'nde ziyaret etti.
Sıradaki Haber İçin Sürükleyin