İlke Haber Ajansı muhabiri Ali Adıyaman, dün öğle saatlerinde akraba ziyareti için geldiği Diyarbakır'da PKK'lılar tarafından kaçırılmıştı.
Basın Konseyi, Adıyaman'ın kaçırımasıyla ilgili bir basın açıklamsı yayınlayarak, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün konuyla ilgilenerek gazetecinin serbest kalması için girişimlerde bulunmasını talep etti.
Basın Konseyi açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Her geçen gün, gazeteciler ayrımcılığa uğruyor, örseleniyor, ötekileştiriliyor, hedef seçiliyor.
Bu kez Diyarbakır’da İlke Haber Ajansı Muhabiri Ali Adıyaman’ın, yaptığı haberler nedeniyle, PKK örgütü tarafından kaçırıldığını öğrendik.
Ülkenin neresinde olursa olsun, gazetecilerin görevlerini özgürce yapabilmelerini istiyoruz.
Kamu yararı için çalışan gazetecilerin, güvence altına alınmasını bir daha talep ediyoruz.
Kaçırılan muhabir Ali Adıyaman’ın bir an önce serbest bırakılması için, başta İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, istihbarat servisleri ile ilgili tüm birimlerin konuya hassasiyetle eğilmelerini, Basın Konseyi olarak gazetecinin ivedilikle bulunması ve kurtarılması için, herkesi göreve çağırıyoruz.
DİMED de (Diyarbakır Medya Mensupları Derneği) Adıyaman'ın kaçırımasıyla ilgili şu mesajı yayınladı.
Dün (27 Ağustos 2014 Çarşamba günü) saat 13.00 sıralarında DİMED
Üyesi, İlke Haber Ajansı muhabiri Ali Adiyaman ziyaret amaçlı
gittiği Silvan ilçesine bağlı bulunan kendi köyü Dağlıca köyü
Kürdçe ismiyle Gundé Şao köyünde bir grup silahlı Pkk’li
tarafından kaçırılmıştır.
Adiyaman, dün kaçırıldığından bu yana 24 Saat geçmesine rağmen
kendisinden hiçbir haber alınamamış, ailesi ve sevenleri olarak
meslektaşımızın hayatından endişe etmekteyiz.
Yıllar yılı bu bölgeyi kan gölüne çeviren karanlık yapıların ortaya
koyduğu uygulamalardan en fazla bu bölgenin mazlum Kürd halkı
mağdur edilmiş ve halen mağdur edilmeye de devam ediliyor.
Bu mağduriyetlerin bir şekilde giderilmesi ve bölge halkının insani
bir hak olarak toprakları üzerinde güven içerisinde yaşamaya
başlaması umulan şu günlerde, yol keserek, kepenk kapatarak, işçi
ve gazeteci kaçırarak, cinayet işleyerek halka zarar veren pkk’nin
tekrardan bölgeyi bir kaosa sürükleme çabası olarak
değerlendirilmektedir.
Bölgemizde yıllardır halka her türlü zulüm ve baskıyı yapmaktan
geri durmayan karanlık güçlerin güdümündeki PKK’nin, gazetecilere
yönelik bu tarz saldırılarını şiddet ve nefretle kınıyoruz.
PKK’nin, İlke Haber Ajansı (İLKHA) Diyarbakır muhabirlerinden Ali
Adıyaman’ı, ziyaret amaçlı gittiği köydeki kendi evinde muhabirlik
ekipmanları ve aracı ile “Sen İlke Haber Ajansı’nın muhabirisin,
bizimle geleceksin” diyerek basın mensubu olduğunu bile bile
kaçırması kabul edilebilir bir durum değildir.
Basın özgürlüğü, Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesi'nde ilan edilen ve birçok ülke tarafından
kabul edilen bir haktır. Savaşlarda bile dokunulmayan basın
mensuplarına yönelik bu saldırılar kabul edilemez. Herhangi bir
çatışma ortamının olmadığı bölgemizde gazeteci meslektaşımızın
kaçırılmış olmasını, basın hürriyetine, halkın bilgi edinme hakkına
ve tüm gazetecilere karşı yapılmış bir saldırı olarak kabul
ediyoruz.
“Kürdistan sınırları içerisinde her şey bizden sorulur” mantığıyla
bölge medyasını kendi tekellerine almaya çalışan PKK’nin,
kendisinin hoşuna gitmeyen, objektif ve ilkeli habercilik yapan
gazetecileri cezalandırmaya kalkması, bölgede, 90’lı dönemlerde
yaşanan karanlık günlerinin geri gelmesine ve tekçi zihniyetin Kürd
versiyonunun bölgemizde hortlaması anlamına gelecektir ki, tüm
basın mensuplarının bu dayatmacı zihniyet karşısında daha dik ve
daha onurlu bir duruş sergilemesi gerekmektedir.
Zira bu gün dindar ve mütedeyyin bir aileden olan bir gazeteciyi
hedef tahtasına oturtanlar, yarın bir basın kuruluşu, bir
sonraki gün ise kendisi gibi düşünmeyen tüm toplumu hedef tahtasına
oturtmaktan geri durmayacaktır.
Başta Kürdistan'da görev yapan tüm olmak üzere bütün basın
mensubu ve kuruluşlarını meslektaşlarına yönelik girişilen bu
çirkin saldırıyı kınamaya ve gazeteciliğin kimsenin tekelinde
olmadığını haykırmaya davet ediyoruz.
Medya çalışanları Gazeteci Ali Adıyaman'ı sahiplenmelidir.
Evet, bugün meslektaşlarından Ali Adiyaman’a yapılan bu çirkin ve
menfur kaçırma eyleminin bir benzerinin, farklı düşündüğü için
toplumda bir başkasına yapılmayacağının garantisi yoktur.
Düşünce özgürlüğü ve özgür yaşam iddiaları ile avutulan toplumumuz
gerçekte bunun tam zıddı ile karşı karşıya kalmış, gayri insani ve
gayri ahlaki bir tavır ile gözü korkutulmaya, sindirilmeye, tehdit
ve baskılarla insanlık dışı muamelelere maruz bırakılmaya devam
edilmektedir.
Çözüm süreci diye başlatılan ve Kürd halkının PKK’nin silahlı
kadrolarının insafına terk edilmesi anlamına gelen süreçte devletin
tüm bu yaşananlara karşı kayıtsız kalmasını ise ibretle izliyoruz.
Üyemiz Ali Adiyaman ile birlikte köye giden babası ve annesini
mahsur kaldıkları köyden alma girişiminde bulunmayan ve bu
insanları ölüme terk edecek kadar aymazlığa düşen bir güvenlik
anlayışının bu bölge insanına güven vermediği ve bundan sonra da
güven vermeyeceği aşikârdır.
Halkı bölgedeki çetelerden koruma iktidarını kaybetmiş devletin
sözde güvenlik güçleri, bu tavırlarının ve davranışlarının bölge
için ağır bir travmaya sebep olacağını bilmek durumundadırlar.
Devletin kendilerini korumaktan aciz olduğunu gören halk, bu
saldırı ve tehditler karşısında kendisini savunmaya mecbur
bırakılmaktadır ki böylesi bir durumda kaybeden yine bölge halkı
olacaktır.
Devletin, PKK’nin halka yönelik saldırıları karşısındaki bu tavrı,
halka kendini savunmaktan başka bir yol bırakmamaktadır.
İnançlarından ve inandığı değerleri yaşamaktan dolayı hedef haline
getirilen insanlar bu tehditler karşısında ne dün boyun eğdiler ne
de bundan sonra boyun eğme zilleti göstermeyeceklerdir.
Bölgede faaliyet yürüten güçlü basın ve STK’lar, meslek örgütleri
başta olmak üzere, tüm akil insanlar, vicdan sahipleri, yetkili ve
toplumda sözü geçen kanaat önderleri bu fitne ve saldırıların önüne
geçmek için elini taşın altına koymalı.
Bu fitneye artık dur demenin ve bölgede milli şef olma hevesinde
olanları durdurmanın vakti gelmiştir.
Tüm halkımızı yaşanan bu hukuksuzluklar ve toplumun vicdanı olan
basını susturmaya çalışanlara karşı birlik olmaya davet
ediyoruz.
Son olarak, PKK’nin elinde olan gazeteci meslektaşımız Ali
Adiyaman’ın sağ salim bir şekilde derhal bırakılmasını bekliyor,
saldırıya maruz kalan ailesine geçmiş olsun dileğimizi
iletiyoruz.