MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, medyada iktidara yönelik tenkitlerin yer aldığı haberlerin öteden beri Başbakan Erdoğan'ın emriyle engellendiğini belirterek, "Hangi gazete veya televizyonda hangi haberin nasıl yayınlanacağını genel yayın yönetmenleri değil, hükümet tayin etmektedir. Bu haliyle Başbakan, Türk medyasının "umum yayın yönetmeni'dir" dedi.
Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, "Önceki günden itibaren arka arkaya internet sitelerine düşen üç ses kaydı, medyada iktidara yönelik tenkitlerin yer aldığı haberlerin öteden beri Başbakan Erdoğan'ın emriyle engellendiğini ortaya koymuştur. Erdoğan'ın yurt dışı gezilerinde bile yemeyip içmeyip Türk televizyonlarını izleyerek bizzat denetlediği, yayın politikalarını kendisinin belirlediği böylece anlaşılmıştır" ifadelerini kullandı.
Ses kayıtlarına göre Başbakan Erdoğan'ın, Fas'tan ettiği telefonda Habertürk yöneticisi Fatih Saraç'ı uyararak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle ilgili bir haberin kaldırılması talimatını verdiğini, Saraç'ın da "Emriniz olur efendim" diyerek haberi derhal kaldırttığını hatırlatan Yalçın, şunları dile getirdi:
"Bir diğer müdahalesinde ise aynı şahsı arayarak Devlet
Bahçeli'nin 14 Temmuz 2013 tarihinde yapmış olduğu basın
toplantısını yayından kaldırtma kepazeliğini sergilemiştir. Bununla
da yetinmeyen Başbakan'ın medya değnekçileri, anketlerdeki MHP
oylarını kasıtlı olarak düşük göstererek milli irade
dolandırıcılığı yapmışlardır. Bir Başbakan'ın gazete yönetimini
arayıp emirler yağdırdığı ve haber politikasına müdahale ettiği
hangi demokratik ülkede görülmüştür? Başbakan Erdoğan, Hitler
Almanya'sı ile Mussolini İtalya'sına bile rahmet okutmaktadır. Bu
tam anlamıyla bir rezalettir. Hiçbir eleştiriye farklı sese
tahammülü olmayan Başbakan Erdoğan, özellikle de MHP ile ilgili
haberlerden rahatsız olduğunu zaten her vesileyle belli etmektedir.
MHP ile yatıp kalkan, partimiz ve mensuplarımızla ilgili kâbuslar
görmekten uykularını yitiren Erdoğan'ın gözlerinin altı
torbalanmıştır. Bu son olay, Başbakan Erdoğan'ın hem MHP
paranoyasının hem de sansürcülüğünün tescili olmuştur. Demek ki
şimdiye kadar MHP ile ilgili haberlere yasak konması talimatı
doğrudan Başbakan'dan gelmiştir."
"AKP, ARKASINA HALKI DEĞİL, SERMAYEDARLARI
ALMIŞTIR"
Hangi gazete veya televizyonda hangi haberin nasıl yayınlanacağını
genel yayın yönetmenlerinin değil, Hükümetin tayin ettiğini
vurgulayan Yalçın, şunları ekledi:
"Bu haliyle Başbakan, Türk medyasının "umum yayın yönetmeni'dir. Sahibi bulundukları yayın kuruluşlarının çıkarlarını, toplumun çıkarlarını gözetmeye ve halkın sesi olmaya yeğleyen medya patronlarının ikiyüzlülüğü Başbakan'ın ses kayıtlarıyla bir kez daha ortaya çıkmıştır. Türk medyası hür değildir, tamamen hükümetin denetimi altına girmiştir. Hükümetin vesayeti altındadır. Basının özgürce görevini yerine getiremediği bir ülkede halk da susturulmuş demektir. Her ağzını açtığında milli iradeden söz eden Başbakan'ın, bununla aslında parti iradesini, hatta kendi iradesini kast ettiği anlaşılmıştır. Köşesinden "Ne zaman adam oluruz' diyen F. Altaylı'nın adam olma tekniklerini içeren ses kaydı, Bilal oğlanın F. Saraç'la MHP'yi engelleme manüplasyonları milli irade hırsızlığının ta kendisidir. Bu zihniyet, "AKP'yi yüksek göster, ihale verelim' pazarlığına hizmet etmektedir. Bugün anketlerden oy çalan Erdoğan'ın eşik bekçileri yarın için sandıklara kara çalmaya hazırlanmaktadır. Bütün bu rezilliklere rağmen sürekli olarak ileri demokrasiye vurgu yapan Erdoğan'ın, ya ağzından çıkanı kulağı duymamakta, ya da tedaviye ihtiyaç duyacak kadar ne söylediğini bilmemektedir. Aslında Başbakan, dilinden düşürmediği ileri demokrasiyle; muhalefetin olmadığı, kimsenin hükümeti eleştirmediği, kargadan başka kuşun ötmediği tek sesli bir sistemi kast etmektedir. Başbakan, tam bir diktatörlük ve tek adamlık heveslesidir. Medyayı Tayyip Baba'nın çiftliği haline getirmek isteyen AKP hükümeti, meclisten geçirdiği İnternet Yasası ile internet ve sosyal medyayı da doğrudan tasarruf ve keyfi idaresine almıştır. Başbakanın internet yasası ile uyguladığı basın sansürünün amacı iddia ettiği gibi özel hayatın gizliliğini korumak değildir. Asıl amaç seçimlere kadar kendi rezilliklerinin yayılmasını engellemektir. AKP, arkasına halkı değil sermayedarları, para babalarını almıştır. Büyük paralarla oynayan bir takım sermaye grupları, Başbakan'a gazete ve televizyon satın alarak destek vermekte, buna karşılık Başbakan da onlara devletin imkanlarını sunmaktadır. Basın mensuplarını ve kuruluşlarını Başbakan Erdoğan'ın gazetecilik mesleğinin onurunu çiğneyen tutumuna ve medyayı Hükümetin dümen suyuna sokma çabalarına karşı direnmeye çağırıyoruz. Eminiz ki, namuslu ve haysiyetli gazeteciler ve basın mensupları adına Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üzerine düşen görevi yerine getirecektir. Türk basını bu gidişe dur demediği takdirde Demokles Erdoğan'ın kılıcı Türkiye'de basın özgürlüğünün başını tamamen uçuracaktır."(ANKA)